AĞUSTOS'TA YÜRÜRLÜKTE
Suruç saldırısından sonra Suriye sınırındaki güvenlik önlemlerini bir kez daha gözden geçirip, önlemlerin artırılmasına ilişkin kararları güncelleyen hükümetin, sınıra yeni bir fiziki güvenlik modeli oluşturmaya başlaması da dikkat çekiyor. Bu modelin 110 kilometrelik bir bölüme kurulması ve bu bölümde çift duvarların inşa edilmesi öngörülüyor. Yeni modele göre bu alanda beton gözü diye adlandırılan kameralar, aydınlatma sistemleri ve gözetleme kuleleri olacak. Duvarların etrafı tellerle çevrilecek ve insansız hava araçları hep devriye gezecek. Zeplin sistemi de aktif olacak.
BEYAZ SARAY'DAN YORUM YOK
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama'nın görüşmesine ilişkin Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada ise İncirlik Üssü'nün kullanımına ilişkin yeni bir anlaşmaya varılıp varılmadığı konusunda yorumda bulunulmadı.
Açıklamada, iki liderin IŞİD'e karşı mücadelede koordinasyonu derinleştirme konusunu görüştüğü aktarıldı.
'TÜRKİYE'NİN POZİSYONU DEĞİŞİYOR'
Peki, ABD ile Ankara'nın İncirlik'in kullanımı konusunda anlaşması ve sınırdaki yeni güvenlik önlemleri ne anlama geliyor? IŞİD'le mücadele açısından Türkiye için yeni bir dönem mi başlıyor?
Deutsche Welle Türkçe'den Hilal Köylü'ye sorularını yanıtlayan terör uzmanı Nihat Ali Özcan'a göre bu anlaşmayla IŞİD karşısında Türkiye'nin pozisyonu değişiyor ve müttefiklerle işbirliği öne çıkıyor. "PKK-IŞİD çatışması içeriye taşınmıştı. Türkiye'de devlet de yeni bir pozisyon almak durumundaydı. IŞİD'in Türkiye'yi de hedef tahtasına koyduğu artık iyice gözlendiğinden Türkiye bugün gerekeni yapmaktadır. Ancak çok dikkatli olması gerekmektedir" diyen Özcan, IŞİD'in sadece sivil halkı değil devleti de, hükümeti de taciz edecek hedeflere yönelebileceğine dikkat çekiyor.
'KÜRTLERLE DİYALOG ŞART'
Türkiye'nin İncirlik'i koalisyon uçaklarına açmasıyla, sınır güvenliğini artırmasıyla birlikte artık resmen IŞİD'le savaşın içinde olduğu anlamına geldiğini anlatan Bağcı'ya göre de olası IŞİD saldırılarına karşı hükümetin çok ama çok dikkatli olması gerekiyor. PKK'nın son eylemleriyle birlikte yıllardır gündemden düşmeyen çözüm sürecinin de ‘ortadan yok olduğunu' öne süren Bağcı, "Sürecin belirsizliği, ne olduğuna ilişkin karmaşası da ortaya çıktı. Süreç devlet mi, otonomi mi yoksa Öcalan'a serbestlik mi sorularını koruyor. Eğer Kürtler de Öcalan'a serbestlik peşindeyse böylesi bir hayalcilikten vazgeçmeli. Türk hükümeti de sürecin çerçevesini kamuoyuyla paylaşmalı. Sonuçta tüm yollar hem IŞİD'e karşı, hem de PKK'ya karşı topyekün mücadele etmekten geçiyor" diyor.