'ABD'nin amacı küresel güvenlik değil küresel hakimiyet'

İran'ın nükleer programı konusunda, P5+1 ülkeleri ve Tahran yönetimi arasında nihai anlaşma imzalanmasına rağmen, ABD Avrupa'da füze kalkanı oluşturma projesinden vazgeçmiyor. ABD Başkanı Barack Obama, daha önce İran ile anlaşmaya varılması halinde Avrupa'da böyle bir sisteme gerek kalmayacağını açıklamıştı. Fakat ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John Heffern, İran'la varılan nükleer anlaşmanın, Polonya'ya füze savunma sistemleri yerleştirme planlarında bir değişikliğe neden olmayacağını söyledi.
Polonya'nın Rzeczpospolita gazetesine konuşan Heffern "Tahran'la varılan anlaşma füzeleri kapsamıyor. Bu yüzden füze tehdidi hala devam ediyor. Diğer bir deyişle İran hala nükleer başlıklı olmayan roketler kullanabilir" dedi. Polonya'nın kuzeyindeki Redzikowo kasabasında inşa edilecek füze savunma sistemlerinin 2018'e kadar tamamlanması planlanıyor.

Öte yandan Moskova yönetimi, bu duruma tepkili. Washington'ın tutumunun Moskova'nın kaygılarını haklı çıkardığını vurgulayan Rusya'nın Avrupa Birliği (AB) Temsilcisi Vladimir Çijov, "İran, artık tehdit teşkil etmiyorsa, füze savunma sistemi neden ve kime karşı kuruluyor? ABD'nin bu konudaki manidar tutumu, kaygılarımızı haklı çıkarıyor" ifadelerini kullandı. Moskova, İran tehdidi ortadan kalktığı halde, sınırları yakınlarına konuşlandırılacak füze savunma sistemlerini ulusal güvenliğine tehdit olarak görüyor.

ABD NEDEN RUSYA'NIN ÖNERİLERİNİ KABUL ETMİYOR?

Polonyalı siyaset bilimi uzmanı ve barış aktivisti Tomasz Jankowski, ABD'nin Avrupa füze kalkanı projesinden geri adım atmamasını ve Rusya'nın NATO'nun yerini alacak yeni bir ortak güvenlik sistemi kurma önerisini reddetmesini Sputnik'e yorumladı.

"ABD, küresel güvenliğin sağlanmasındansa, küresel hakimiyetinin güçlenmesiyle ilgileniyor" diyen Jankowski, sözlerini söyle sürdürdü:

"ABD, kendisine tabi olmayacak bir güvenlik sistemini kabul etmez. Bu nedenle Rusya'nın önerisine yanıtı olumlu değil. Bunun dışında Washington, Avrupa'yı söylemde stratejik ortağı olarak tanımlarken, esasında askeri açıdan kendine tabi ve ekonomik açıdan da rakibi olarak görüyor. Şunu hatırlamakta yarar var, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD, Rusya'nın aksine Avrupa'daki askerlerini geri çekmedi. Şu anda Avrupa'da yaklaşık 80 bin Amerikan askeri var ve ABD, bunu bölgedeki etki alanını genişletmek için yapıyor."

'ABD'YE GÖRE ASKERİ HEGEMONYASI, BARIŞIN GARANTİSİ'

Jankowski'ye göre Washington yönetiminin Rusya'nın sunduğu füze kalkanı projesinin iptali ve ortak güvenlik sistemi oluşturulması tekliflerini reddetmesinin bir diğer nedeni şu:
"Moskova'nın önerileri, ABD yönetimi ve lobileri tarafından Amerikan askeri hegemonyasına bir tehdit olarak da algılanıyor. Bu nedenle, küresel barışa hizmet edebilecek bu önerilere şiddetle karşı çıkıyorlar. Bildiğimiz gibi ABD'nin ulusal askeri doktrini, barışın Amerikan askeri hegemonyasının tesisiyle sağlanacağını varsayıyor."

'UKRAYNA KRİZİ, YENİ BİR SOĞUK SAVAŞ'IN BAŞLANGICI OLABİLİR'

Ukrayna krizi nedeniyle Rusya ve NATO arasında gerilimin tırmanmasını ve her iki tarafın askeri önlemlerini artırmasını da değerlendiren Polonyalı uzman, "Eğer kısa vadede hiçbir şey değişmezse, Ukrayna krizi dünyayı yeniden kutuplaştıracak yeni bir Soğuk Savaş'ın başlangıcı haline gelecek. Dünyanın en tahrike açık noktalarındaki silahlanma yarışı, küresel güvenliği muhakkak ki olumsuz etkileyecektir" tespitini yaptı.