'İncirlik'in açılması Türkiye'yi IŞİD'in hedefi yapar'

ABD Başkanı Barack Obama'nın IŞİD'e karşı kurulan uluslararası koalisyonda özel temsilci olarak atadığı emekli general John Allen ve ABD Savunma Müsteşarı Christine Wormouth'un da aralarında bulunduğu ABD heyeti dün Dışişleri Bakanlığı'nda Müsteşar Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki Türk heyetiyle 8 saati aşan bir görüşme gerçekleştirdi. Heyetler sürpriz bir şekilde bugün de tekrar bir araya geldi. Dünkü görüşmede İncirlik Üssü'nün IŞİD'le mücadele kapsamındaki hava saldırılarında kullanılması konusunun görüşüldüğü kulislere sızarken Türkiye'nin ABD'ye operasyon yapılacak noktalarla ilgili koordinat paylaşımı ile PYD'nin sınırda "Kürt kuşağı" oluşturmasının önlenmesi şartlarını ileri sürdüğü kaydedildi.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı Mehmet Yegin, İncirlik'in kullanımı meselesinin IŞİD'e karşı uluslararası koalisyon bombardımanı başladığından bu yana gündemde olduğunu, Türkiye'nin ise böyle bir adımı IŞİD'le toptan bir savaşı beraberinde getirebilecek bir adım olarak değerlendirdiğini belirtti.

'TÜRKİYE IŞİD İLE KARŞI KARŞIYA KALMAYA HAZIR MI?'

İncirlik'in açılması için asıl meselenin, sahadaki tablonun değişmesi olduğunu vurgulayan Yegin, "Türkiye IŞİD'le doğrudan doğruya karşı karşıya gelmeye hazır mı, mesele bu. Bu, Türkiye'nin doğrudan doğruya IŞİD hedefi olmasını da beraberinde getirecektir ki Amerikan yönetimi hızlı bir şekilde yok edilebileceğini düşünmüyor. Türkiye IŞİD'le sınıra sahip bir ülke, dolayısıyla bu açık kapı politikasıyla birlikte Türkiye'de IŞİD birçok uyuyan hücresi olabilir. Türkiye bunu da göz önünde bulunduruyor. Burada Türkiye gemileri yakıyorum, IŞİD'le toptan savaşacağım demediği sürece ben İncirlik'in açılmayacağını düşünüyorum" diye konuştu.

Konuyla ilgili Sputnik'e değerlendirmelerde bulunan emekli büyükelçi Osman Korutürk de, yakın zamana kadar Türkiye'nin sınır güvenliğinin geri plana itildiğini dile getirerek "Mülteci kılığı altında çeşitli terör örgütlerinin adamları da vardır buraya girmiş, bekleyen. Dolayısıyla IŞİD'in Türkiye'de eylem koyabilecek bir alt yapısı vardır. Hükümetin birinci yapması gereken şey sınırlarını güvenlik altına almak, ikinci yapması gereken, Türkiye'de bunları araştırıp bulmak, nedir, kimdir, nerededir bu uyuyan dediğiniz hücreler. Bunları tespit etmeden dışarıya müdahale etmek doğru değil, mümkün olan bir şey de değil, memleketin başını daha da belaya sokacak bir şeydir" diye konuştu.
 
TÜRKİYE İLE ABD'NİN 'ÖNCELİK UYUŞMAZLIĞI'

Mehmet Yegin, Türkiye ile ABD'nin Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler konusunda bir "öncelik uyuşmazlığı" olduğuna dikkat çekti. "ABD'nin burada temel derdi şu. Burada IŞİD'le doğrudan savaşabilecek sahada bir unsur olsun. Bunun kim olduğu çok da umurunda değil ABD'nin Fakat Türkiye'nin belirli çekinceleri var" diyen Yegin, "Türkiye çözüm sürecini tamamlanmış değil. Çözüm sürecini olumsuz olarak etkiler mi endişesi var. Bir diğer mesele Türkiye özellikle PYD'nin Suriye'de normalde olan Kürt nüfusunun ötesinde bir alana hakim olması meselesinin daha sonrasında bu alanda bulunan Araplar ve diğer unsurlar arasında çatışma endişesini taşıyor" diye konuştu. Ankara'nın, Suriye'nin kuzeyinde uzun vadede çatışmaları tetikleyebilecek gelişmeler yaşandığı endişesi taşıdığını ifade eden Yegin, "Türkiye bununla ilgili endişeli bir yaklaşıma sahipken ABD bölgesel endişeleri önceleyen bir yaklaşıma sahip değil çünkü o küresel bir aktör, küresel olarak sorunun çözümüyle ilgili yaklaşım geliştiriyor" dedi.

'KÜRTLER'İN KAZANIMLARI TÜRKİYE'NİN KAYBI GÖRÜLMEMELİ'

Türkiye'de Hükümet, Suriye'nin kuzeyinde PYD ilerleyişiyle demografik yapının değiştirilmesine yönelik girişimler olduğu gerekçesiyle çekincelerini dile getiriyor. Yegin'e göre ise bu konuda karşılıklı adımlar atılabilir. "Kürtlerin Suriye'de elde ettiği kazanımlar doğrudan Türkiye'nin kaybı olarak görülmemeli. Bazı medya kuruluşları Türkiye Kuzey Suriye ile ilgili endişeli, Türkiye'nin korkuları var yorumları yapıyor. Bunlar bence çok anlamlı değil, gerçekten böyle sinyaller varsa da değiştirilmesi gereken şeyler" diyen Yegin, Türkiye'nin PYD lideri Salih Müslim'le temas halinde olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

"Burada bir demografik değişim varsa bunu söyleyebilir, bu konuda bir uzlaşıya varılabilir. Sonuç itibariyle PYD şunu söylüyor, ‘biz burada Kürtler, Araplar, Hıristiyanları mutluluk içinde yaşatan yapıyız' diyor. Bunu söylüyorsa, Türkiye'yle de teması varsa Türkiye bu konuda PYD'yi ikna edebilmeli diye beklerim ben" dedi. PYD'nin de Türkiye'nin endişelerini giderecek bir şeyler yapabileceğini anlatan Yegin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buradaki nüfus hareketleriyle ilgili adım atabilir. Ayrıca PYD'nin sonuç itibariyle aç gözlülük ortaya koymaması gerekir. Alan boş diye PYD ilerleyebilir ama bu ne kadar gerçekçi, istikrarı beraberinde getirecek bir adım olacak, bunu göz önünde bulundurması gerekiyor. Karşılıklı iletişim varsa bu endişelerin aşılması beklenir. Çünkü PYD mensuplarının ciddi bir kısmı Türk vatandaşı, bunu da göz önünde bulundurmamız gerekiyor."
 
'EĞİT-DONAT'IN ASIL SORUNU EĞİTİLECEK KİŞİ OLMAMASI

Suriye'deki "ılımlı" muhaliflerin IŞİD'e karşı savaşmaları için eğitilmeleri ve silahlandırılmalarını öngören eğit-donat programı da Türkiye ile ABD arasındaki öncelikli konulardan birisini oluşturuyor.

Eğit-donat konusunun ABD ve Türkiye'nin üzerinde anlaştığı nadir konulardan bir tanesi olduğunu belirten Yegin, eğit-donat programının sorunlarını şöyle anlattı: "Eğit donat konusunda asıl problem eğitilip donatılacak kişilerin olmaması. Şu ana kadar 60 kişi eğitilmiş, uzun vadede bu nereye ulaştırılır bilemiyorum. Fakat 60 kişi sınırlı bir rakam, yavaş ilerleyen bir süreci anlatıyor. Eğit donatın problemi bu, Türkiye ve ABD arasında ciddi anlaşmazlık bulunmuyor aslında. Bununla ilgili problem, eğitilip donatılacak kişilerin olmaması. Bununla ilgili gönüllülüğün veya heyecanın yüksek olmaması belki." Katılımın beklenen düzeyde olmaması durumunda programın etkisiz kalacağını ifade eden Yegin, "Suriye'deki ılımlı muhalefet de bu meselenin ne anlama geldiğini iyi kavrayabildi mi çok emin değilim. Fakat sahada bazı şeyler değişecekse bu rakamın değişmesi gerekiyor" diye konuştu.
 
'SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN ÖZEN GÖSTERİLMELİYDİ'

Önceki dönem CHP Genel Başkanlığı da yapan emekli büyükelçi Korutürk ise Suriye konusunda başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğü savunulmayarak hata yapıldığını söyledi. AK Parti'nin ilk dönemlerinde Irak'ın toprak bütünlüğüne öncelik verdiğini ve bunu savunmak için bir mekanizma kurduğunu anımsatan Korutürk, Suriye için aynı şeyin yapılmadığını ifade etti.

Korutürk, "Suriye'nin toprak bütünlüğü için eğer başlangıçta özen gösterseydi, Suriye rejiminin yumuşaması için diplomatik çaba gösterseydi, uluslararası konferanslar düzenleyerek yapmaya çalışsaydı Irak'ta olduğu gibi bugün bu duruma düşmezdi. Bugün PYD de o bölgede söz sahibi olmazdı" dedi. Korutürk, Suriye politikasının Meclis'e taşınması gerektiğini ifade ederek "Hükümetin bu işi süratle meclise taşıması lazım. TBMM'nin bu işe çare bulmak için hep birlikte hareket etmesi lazım, TBMM dediğimiz zaman muhalefetin tamamının da birlikte hareket etmesi lazım" diye konuştu.