Videoda Marianne'nin yakınında seyreden İsrail Sahil Güvenlik botu görülüyor. İsrail askerlerinden biri, teknedeki aktivistlere İngilizce seslenerek, hızlarını düşürmelerini ve teknenin ön tarafına geçmelerini söylüyor.
Aktivistlerden biri ise, "Hayır. Teknemizden uzaklaşmanızı talep ediyorum. Bizi tehdit etmeyin. Buradan gidin. Teknemizi çıkma izni verilmedi" derken görülüyor. Ancak kısa süren tartışmanın ardından İsrail askerleri tekneye giriş yapıyor.
FİLODA ETKİLİ İSİMLER YER ALIYORDU
İsrail ordusu, İsveç'ten Gazze'ye 10 Mayıs'ta yola çıkan ve 29 Haziran'da uluslararası sularda İsrail ordusunun müdahale ettiği Marianne gemisine müdahale etmişti. Müdahalenin ardından filodaki diğer tekneler geri dönmüştü.
İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukasını delmeyi hedefleyen 3. Özgürlük Filosu 28 Haziran'da Yunanistan'ın Girit adasından demir almıştı. Eski Tunus Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el-Marzuki ve İsrail meclisindeki Filistinli milletvekillerinden Basil Gattas'ın bulunduğu Marianne, öncü unsur olarak uluslararası sulara ulaşırken, diğer tekneler de aynı güzergahı takip ediyordu.
İsrail'in 2007'den beri Gazze topraklarındaki Filistinlilere karşı sıkı biçimde sürdürdüğü ablukayı delmeyi ve Gazze'ye insani yardım malzemesi götürmeyi amaçlayan 3. Özgürlük Filosu'nu oluşturan 5 teknede toplam 48 kişi yer alıyordu.
İsrail Dışişleri Bakanlığı, 3. Özgürlük Filosu teknelerinin deniz ablukası altındaki Gazze'ye ulaşmasına izin vermeyeceklerini, filodaki aktivistleri ülkelerine geri göndereceklerini açıklamış ancak müdahalenin yöntemine ilişkin ayrıntı paylaşmamıştı.
MAVİ MARMARA'DA NE OLMUŞTU?
Abluka altındaki Gazze'ye yardım malzemesi götüren Özgürlük Filosu kapsamında katılan Mavi Marmara gemisi, 2010'da uluslararası sularda İsrail askerlerinin saldırısına maruz kalmış ve müdahale sonunda 10 kişi yaşamını yitirmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı. Ankara’nın resmi özür talebine olumsuz cevap veren İsrail’le Türkiye’nin ilişkileri kopma noktasına gelmişti.
BM'nin 105 sayfalık raporu, İsrail komandolarının gemide örgütlü ve şiddetli bir direnişle karşılaştıklarını öne sürmüş, askerlerin kendilerini korumak için güç kullanmaları gerektiğini savunmuştu. Raporun içeriğine sert tepki gösteren Türkiye, İsrail ile diplomatik ilişkilerin ikinci kâtip düzeyine düşürülmesi de dahil olmak üzere bir dizi kararı hayata geçirmişti.