2011 öncesinde Suriye'nin temel gelir kaynaklarından biri turizmdi. Halep ve Tedmür gibi binlerce yıllık kalıntıların olduğu kentler öne çıksa da neredeyse bütün kentlerde ve kırsallarında antik kalıntılar, tarihi mabedler, efsanelere konu olmuş yerler bulunuyor.
Savaş nedeniyle bu tarihi mekanların çoğunun etkilendiğini belirten Yazcı, en ağır hasarı dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri ve Suriye'nin en önemli turistik alanlarından olan Eski Halep'in gördüğünü söyledi.
Kendisi de Halepli olan Yazcı, "(Silahlı gruplar) Binlerce yıllık binaları altına sürekli tüneller kazıp patlattılar. Halep Kalesi'ni de patlatmak için hala tünel kazıyorlar" dedi.
‘TÜRKİYE SINIRI VE LÜBNAN'DA DA KAÇAKÇILAR VAR'
Yazcı, 2012'den günümüze kadar paha biçilemez eserlerin zarar gördüğünü ve bazılarının çalındığını hatırlatarak, "Krizden önce biz fırçalarla kazı çalışmaları yapıyorduk ama teröristler kepçelerle giriyor o alanlara. Terör örgütleri ihtiyaçlarını karşılamak, silah almak için yapıyor bunu. Aynı zamanda Türkiye sınırı ve Lübnan'da da bunları alan kaçakçılar var. Bu açıdan zarar, maddi olarak ölçülemez" dedi.
Savaştan dolayı ülke imajının da zarar gördüğüne dikkat çeken Yazcı'ya göre, "Dera kırsalındaki Busra Eş Şam'da bu teröristlerin (Nusra Cephesi) nasıl poz verdiklerini gördük. Tuttukları kara bayrak Suriye'nin imajını da kararttı."
Ülkedeki durum turizm sektöründe çalışanları ve bu sektöre yatırım yapanları da doğrudan etkiledi. Bakan Yazcı, turizm sektöründe çalışan 38 binden fazla insanın işsiz kaldığını, oteller ve tesislerin de aralarında olduğu 544 binanın tamamen kapandığını ya da tahrip olduğunu söyledi.
Yazcı'nın verdiği bilgiye göre, hizmet dışı kalan binalara karşılık güvenli sayılan bölgelerde otel, restoran gibi küçük yatırımlar devam ediyor ve 353 yeni bina hizmet sektörüne dahil oldu.
YERLİ TURİST VE GURBETÇİLER
Kriz öncesi dönemde hayata geçirilen turizm projelerinin bir kısmının tamamen durduğunu, güvenli sayılan bölgelerdeki projelerin bazılarının devam ettiğini belirten Yazcı,"Tartus, Lazkiye, Şam, Süveyda'da da projeler başlattık, turizme yönelik tesisler inşa ediliyor. Turizm sektöründe olanların zararlarının bir kısmı ya da tamamı karşılanıyor. Proje ve inşaat sahiplerine düşük faizli kredi veriliyor" dedi.
Ülke içindeki güvenlik durumuna ek olarak birçok ülkenin Suriye'ye uçak seferlerini durdurması ve Şam'daki yabancı elçiliklerin büyük kısmının kapalı olması da yabancı turist gelişini doğrudan etkiliyor.
Bakan Yazcı, turizmin yeniden canlandırılması için yerli turist ve gurbetçileri hedef alan projeler hazırladıklarını söyledi.
Yazcı, "Yurtdışında çalışan Suriyelilerin gelmeleri için çalışmalar yapıyoruz. Bugünlerde din turizmi üzerine de yoğunlaşıyoruz. Suriye'de her karışta bir tapınak, türbe, kilise, cami, mezar var. Sednaya ve Malula, Seyyide Zeynep, Süveyda gibi yerler çok az zarar gördü. Din turizmi için 200 bin yataklı kapasite var. Lübnan'dan, Irak'tan, Suudi Arabistan'dan, Bahreyn'den gelenler var. İngiltere, İran, Hindistan'dan gelmek üzere bizimle bağlantı kuranlar var" dedi.
YATIRIMLAR AĞUSTOS'TA HIZLANABİLİR
Yazcı, ağustos ayında Suriyeli gurbetçilerin, Arap ve Suriyeli yatırımcıların katılacağı bir toplantı yapacaklarını söyledi. "Savaş halindeki bir yere yatırım yapmanın zor olduğunu biliyoruz ancak bu günlerde yapılacak yatırımlar akıllıcadır" diyen Yazcı, Suriye'nin imarı ve inşası için büyük yabancı şirketlerin kendileri ile bağlantıya geçtiğini kaydetti.
Suriye'deki kanunlar 2011 öncesine kadar yabancı yatırımcı açısından zorlayıcıydı. Yazcı, yatırımcıları çekmek için yatırımları kolaylaştıran yasal değişiklikler yaptıklarını söyledi.
Suriye'deki durumun bütün bölgeyi etkilediğini savunan Yazcı, "Suriye'deki turizmin vurulması sadece Suriye'yi etkilemiyor. Bu zarar bütün bölgeye yayılacak. Mesela Lübnan, Ürdün, Irak ve Türkiye… Mesela 2011 başlarında Türkiye ile Suriye'nin kuzeyi ve Türkiye'nin güneyini ortak turizm bölgesine çevirmek gibi hedefleri olan anlaşmalar vardı. İktisadi hedefleri olan bu anlaşmalardan iki ülkenin halkları da yararlanacaktı. Türk halkı değil ancak Erdoğan'ın şahsi politikalarının sonucu bu bölgeler turizm ve yatırım bölgeleri olmaktan çıkıp teröristlerle dolu bölgeler haline geldi" dedi.
Suriye-Türkiye sınırının yatırım bölgesi iken kaçakçılık alanına dönüştüğünü savunan Yazcı'ya göre, "Sınır artık tarihi eser kaçakçılığının kapısı haline geldi. Fabrikaların, insanların, organ kaçakçılığının yapıldığı sınırlar haline geldi. Türkiye ve Suriye arasındaki işbirliği ile bu yardımlaşma ile hedef turizm ve genel ekonomi açısından yatırım bölgeleri haline getirmekti ancak şimdi dünyanın her tarafından gelen teröristleri barındıran bölgeler haline geldi. Bu, bütün bölgeyi etkiledi."
Halep'teki yıkımdan Türkiye'yi sorumlu tutan Yazcı, "Halep'te bugün olanlar kabustan daha beter. Biliyoruz ki sınırın korunması Türkiye tarafının sorumluluğundadır. Suriye'ye gelen teröristler paraşütle gelmiyor, sınırdan geçiyor. Bütün bunlar Erdoğan'a doğrudan ya da dolaylı bağlı bir takım büroların destekleri ile oldu. Biz Türkiye'de henüz bir mülteci bile yokken kampların inşasına şahit olduk. Bunlara evler, oteller verildiğini biliyoruz. En başta bütün maddi destek Türkiye ve Katar'dandı. Açıkça destek vardı, lojistik destek vardı. Erdoğan'ın kininin Halep'i yok etmek için gittikçe arttığını görüyoruz" iddiasını öne sürdü.
Tekfirci fikirlerin Türkiye'de de olduğunu savunan Yazcı şunları söyledi: "Bugün Erdoğan Türkiye'deki terörist sayısını bilmiyor. Suriyeli ya da yabancı… Tekfirciler Türkiye'de de varlar. Dünya Suriye'deki terörü desteklemekle büyük hata yaptı. Eğer Erdoğan hükümetinden Suriye'ye herhangi bir müdahale olursa bu da büyük bir tarihi hata olacak. Suriye yönetimi ile ittifak yapılmadan yapılacak herhangi bir müdahale büyük sorunlar doğurur. Halep ve çevresindeki hiç kimse Türkiye'nin müdahale etmesini istemiyor. IŞİD, Nusra Cephesi, Fetih Ordusu… Bunların hepsi bir tek yere, El Kaide'nin tekfirci fikrine bağlıdır. Bunlar İslam dinini bozdular. Suriye'de mutedil İslam vardı. Şimdi bunlar kafa kesiyorlar, insanları terörize ediyorlar, Rakka'da, İdlib'te görüyoruz. Bunlara ‘ılımlılar' diyorlar. Terörün ılımlısı yoktur. Terör terördür. Terör korkutma amacını güder ama bunlar bu aşamayı geçtiler. Hepsi terörist ama ılımlı dedikleri teröristler din adına çalıyorlar, öldürüyorlar. Suriye'de olanlardan İsrail faydalanıyor. Bundan en çok zarar görenler Türkiye, Suriye ve Irak halkları, yani halklar zarar görüyor."