New Hampshire Üniversitesi'nden Prof. Dr. Michael Klare tarafından kaleme alınan yazıda, ABD'nin uzun vadeli ulusal çıkarlarını koruma ve rakiplerine karşı koyma planını hala oluşturamadığı kaydedildi. Klare, "Ülkenin önde gelen siyasetçileri bir krizden diğerine koşar ve yeni stratejiler oluştururken, genelde tutarlı bir tavır benimseyemedikleri görülüyor. Kimileri Beyaz Saray'ı kararsızlıkla suçluyor, ama gerçek problem daha derinde. Dış politikayı yönlendirenler, ABD'nin gerçek düşmanının Rusya mı Çin mi olduğu konusunda fikir ayrılığı içinde" ifadelerini kullandı.
'ABD'NİN DOST DÜŞMAN AYRIMI KAOSA NEDEN OLUYOR'
Strateji planlamasının özünde rakip seçiminin yer aldığını vurgulayan dış politika uzmanı, yazısında şu tespitlerde bulundu:
"Soğuk savaş zamanında ABD'nin bir numaralı düşmanı, tabii ki SSCB'ydi. Washington'ın tüm gücü, Moskova'nın gücünün dizginlenmesine yönlendirilmişti. SSCB çökünce, ABD 'haydut devletler' ile mücadeleye odaklandı. 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra ise Başkan George Bush, teröre karşı küresel savaş ilan etti. O zamandan beri, ABD her ülkeyi 'kim bizimle ve kim bize karşı' kıstasıyla değerlendiriyor, bu da kaosa neden oluyor. ABD askeri operasyonlar, işgaller, baskınlar ile ilgilenirken en sonunda kendini bir felaketin içinde buldu: Çin bu sırada dünyada etkisini artırmak için gelişen ekonomik gücünü kullandı ve Rusya da komşularını tehdit etmeye başladı."
ABD'nin son dönemdeki dış politikasını analiz eden Michael Klare, 2016 yılına yönelik planın kötümser, kaotik ve hatta daha kötü şekilde tanımlanabileceğini ifade ederek "Bir ülkenin ulusal çıkarlarını nasıl geliştireceği konusunda fikir birliği içinde olmaması üzücü. Ama, ABD'nin sürekli krizin eşiğinde ve nükleer tehdit altında kalması daha da kötü" dedi.