"Bize karşı tehditler her gün artıyor. Çatışmalar sınırımızın hemen öbür tarafında oluyor. Gelinen noktada, bunlara yönelk tedbir almak gerekiyor. Tezkerelerimiz ve BM Güvenlik Konseyi kararları var. Sınırımızda bir tehdit oluşursa, ona yönelik tedbir alırız. PKK'ya yönelik nasıl içeri girildi, gerekirse yapılır. Gerekirse müdahaleler yapılır. Süleyman Şah Saygı Karakolu'nda koridor da yapabilirdik. Ama sınırımıza yakın bir yere taşıdık. Yani gerekçe aramaya da gerek yoktu, yapabilirdik. Kendimize yönelik tehditlere karşı tedbirleri alamazsak istikrarı riske atmış olabiliriz. Bugüne kadar Türkiye'nin güvenliği korundu ama arazideki durum giderek karmaşık hale geliyor. Bunun oluşturacağı riskleri de görmek, neler yapılabileceğini gözden geçirmek bizim en doğal hakkımızdır. İçerden bir tehdit geliyorsa, oraya da müdahale yapılır. Şu anda yapılan yığınak, gönderilen askeri birlikler var. Gerekli tedbirleri alıyoruz. Ama durup dururken müdahale olasılığını gündemin üstünde tutmak da doğru değil."
Çavuşoğlu, sınır ötesindeki oluşumların Türkiye için tehdit oluşturduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"PYD'den bize yönelik bir şey yok. Ama neticede bölücü bir örgüt, PYD'nin içinde PKK var. Aynı şekilde DAEŞ bizim başkonsolosluk mensuplarımızı 102 gün rehin tuttu. Bırakmasalardı operasyon yapacaktık. Yapamaz mıyız, yaparız. Ama son günde bırakmak durumunda kaldılar. DAEŞ'ten de başka terör örgütlerinden de olabilir. Daha önce Nevşehir bölgesinde güvenlik güçlerimize saldırmadılar mı? Burada bir kargaşa varsa, biz bu terör ortamında gerekli tedbirleri alırız. Daha önce nasıl PKK'ya yönelik Kuzey Irak'ta operasyon yaptıysak, burada da gerekli adımı atarız diyoruz. Türkiye hazırlık yapıyor diye yorumlanmaya çalışılıyorsa bu doğru değildir. Ama biz devlet olarak, arazide gördüğümüz gerçekler üzerine tedbirler almak durumundayız."