AA'nın haberine göre, Komisyon, Gazze'de 2014'teki çatışmalarda yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin raporunu BM İnsan Hakları Konseyi'nin 29. oturumunda sundu.
Davis, hem İsrail ordusunun Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki eylemleri, hem de Gazze'deki Filistinli silahlı grupların eylemlerine yönelik araştırma yürüttüklerini ve her iki tarafça işlendiği iddia edilen insan hakları ihlallerine raporda yer verdiklerini söyledi.
Davis şunları aktardı: "Komisyon, kurbanlarla yüz yüze görüşebilmek için İsrail, işgal altındaki Filistin toprakları, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e erişim sağlaması için İsrail hükümetine defalarca başvurdu ancak cevap alamadı. Mısır hükümetine Refah kapısından geçerek Gazze'ye ulaşmak için başvuruda bulunmuştuk, güvenlik durumu izin verirse geçişi sağlayacaklarını belirtmişlerdi ama bu da mümkün olmadı."
Komisyon'un tanıklarla görüşmesini teknoloji yoluyla gerçekleştirdiğini, birçok tanığın ve sivil toplum örgütünün Cenevre'ye ve Amman'a gelerek komisyonla görüştüğünü ifade eden Davis şöyle devam etti: "Bazı sivil toplum örgütleri böyle bir işbirliğinin sonuçlarından korkmaları ve bu işbirliğinin gelecekte çalışmalarını etkileyeceğini düşündükleri için komisyonla rahatça işbirliği yapamadılar. Raporun yayımlanmasının ardından bazı STK'ların ulusal hizmet tahsislerinin iptal edilebileceğine ilişkin raporlar ise rahatsız edici. İsrail'in, sivilleri etkileyeceği aşikar olmasına rağmen hava saldırılarını gözden geçirmemesi, bunun, hükumetinin bir politikası olabileceği sorusunu akıllara getiriyor."
Davis, İsrail ordusunun hem gece yarısı evlere hem de ramazan ayında oruçlarını açmak için bir araya gelen ailelere saldırılarının özellikle de 551 çocuğun ölümüne neden olduğunu da ifade etti. BM Gazze Bağımsız Araştırma Komisyonu Başkanı, ‘saldırıların zamanına, yoğun nüfuslu yerlerde kullanılan silahlara ve siviller üzerindeki korkunç etkisine bakıldığında, saldırıların hükümetin yüksek kanadınca onaylanmış olabileceğini akıllara getirdiğini' söyledi.
Davis, Filistinli silahlı grupların attığı roketlerin de sadece askeri noktaları değil sivilleri de hedef aldığını belirterek, Gazze'den İsrail'e uzanan tünellerin İsrail'deki siviller arasında korku yarattığını kaydetti.
İsrail ablukasının Gazze'nin ekonomisini ve nüfusun eğitim, sağlık, su, gıda gibi temel haklara erişimine engel olduğuna dikkati çeken Davis, bütün taraflara insani aktörlere ve uluslararası topluma Gazze'nin yeniden inşası çabalarının desteklenmesi çağrısında bulundu.
İSRAİL DELEGASYONU OTURUMA KATILMADI
Komisyon'un raporunun BM İnsan Hakları Konseyi'nde ele alındığı oturuma, İsrail delegasyonu katılmadı ve rapor hakkında söz hakkını kullanmadı.
Oturumda konuşan Suudi Arabistan Büyükelçisi Faysal bin Hassan Tradise İsrail için kullandığı ‘ırkçı rejim' ifadesi sonrasında, BM'den uygun dil kullanma uyarısı aldı.
ABD'li delege David Sullivan ise Konsey Başkanı'na oturumda söz alan ülkelerin temsilcilerinin uygun bir dil kullanması konusunda çağrı yapmasını söyledi.
VENEZÜELLALI DELEGEDEN İSRAİL'E 'TERÖR' SUÇLAMASI
Bu arada Venezüellalı delege Felix Pena Ramos'un oturumda söz alarak İsrail'in ‘terör örgütü gibi' hareket ettiğini ve soykırım işlediğini söylemesinin ardından ABD'li delege Sullivan yine, Konsey Başkanı'na oturumda söz alan ülkelerin temsilcilerinin uygun bir dil kullanması konusunda çağrı yapmasını talep etti.
Tekrar söz alan Sudi Arabistan Büyükelçisi Trad, "İsrail'in yaptığı ırkçılığın da ötesinde" dedi.
Oturumda konuşan, Türkiye'nin BM Cenevre Ofisi nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Ferden Çarıkçı ise Türkiye'nin, raporu memnuniyetle karşıladığını ve İsrail'in işbirliği olmadan hazırlanan bu kapsamlı raporun övgüye değer olduğunun altını çizdi.
Çarıkçı, "Raporda da belirtildiği gibi, askeri operasyon ve Gazze'nin bloke altında olması geniş insan hakları ihlallerine neden oldu. Gazze dahil işgal altındaki Filistin topraklarında tüm suçların gereğince araştırılması ve suçluların adalete teslim edilmesi gerekir" dedi.
Oturumda söz alan Filistinli delege ise İsrail için kullanılan ‘ırkçı rejim' ifadesinin BM tarafından uygun bir dil olarak değerlendirilmemesini eleştirdi.