Farklı kıtalarda bulunan üç ayrı ülkede neredeyse aynı anda gerçekleşen terör saldırıları, dünya kamuoyuna, bir yandan, hiçbir devletin tam anlamıyla koruma altında olmadığını, diğer yandan ise terör tehlikesinin ne kadar ciddi bir boyutta olduğunu bir kez daha hatırlattı. Hiç kuşkusuz, acil önlemler gerekli. Ama ne tür önlemler? Bu konuda, Suriye ve Irak’taki terör örgütlerinin kamplarına yakın bulunan Türkiye’de neler düşünülüyor? Bugün Fransa, Kuveyt ve Tunus’ta gerçekleşen terör saldırıları, yarın diğer ve daha uzak ülkelerde meydana gelmez mi? Bu durum, aslında dünyada hiç kimsenin güvende olmadığını göstermiyor mı?
Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı’na konuşan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Terörizmle Mücadele Merkezi Başkanı Merve Önenli Güven, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu saldırılar, IŞİD’in sadece bölgesel olarak faaliyet göstermediğini, uluslararası boyutta faaliyet gösteren bir örgüt olduğunu gösteriyor. Diğer yandan, bu terör örgütlerinin psikolojilerine genel itibariyle baktığımız zaman, güç kaybetmeye başladıklarında bu şekilde sansasyonel eylemler yaptıklarını görüyoruz. Bu sayede, “farkımıza varın, biz hala büyük tehlikeyiz” algısını yaratmak isterler. Biliyorsunuz Batılı güçler, Suriye’deki iç savaş çerçevesinde özellikle PKK-PYD’yi destekler bir tavır takındı. Bu, onlara karşı yapılan bir misilleme olarak değerlendirilebilir.
IŞİD, sürekli olarak eylem kapasitesini farklılaştırma, dikkat çekme çabası içerisinde. Bu eylemler aslında, özellikle Suriye’nin kuzeyinde güç kaybetme gibi yorumlanabilecek bir dönem esnasında, 'hayır güç kaybetmiyoruz ve her türlü kuvvete karşı da misilleme yapabilecek kapasiteye sahibiz' mesajı içeriyor.
Türkiye’nin uyguladığı strateji, öncelikli olarak sınır güvenliğini sağlamaktır. Fakat biliyorsunuz Suriye’den ciddi sayıdaki mültecinin Türkiye’ye girme durumu var. Türkiye’nin coğrafi konumundan kaynaklanan sebeplerden dolayı, bir anlamda kontrol edilemez duruma da geldiği oluyor."