"Ankara'da siyaset hareketli" diyen Abdülkadir Selvi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan- CHP Milletvekili Deniz Baykal görüşmesinden önce konuştuğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sürece kırmızı çizgilerle bakmadığını, uzlaşmayı ön plana aldığını ifade etti.
Bu nedenle Erdoğan-Baykal görüşmesinin kritik olduğuna vurgu yapan Selvi, şu değerlendirmelerde bulundu:
Görüşme talebi Cumhurbaşkanlığı'ndan geliyor. Baykal, Görüşmenin kamuoyuna açıklanmasını istiyor. 'Daha önce bir görüşme yaptım, bunu yıllarca anlatamadım' diyor. Baykal'ın kast ettiği görüşme 22 Şubat 2003 tarihinde yapılmıştı. Okuduğu bir şiirden dolayı hapis yatan Erdoğan, 'Bayrağımızın rengine göre karar veririz' diyen YSK tarafından seçimlere sokulmamıştı.
KOALİSYON SENARYOLARI VE ERKEN SEÇİM
3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti tek başına iktidar olmuş ama Erdoğan milletvekili olamamıştı. 'Erdoğan, Meclis dışında kalırsa yıpranmaz' diye düşünen Baykal, milletvekilliği yolunun açılmasını sağlamıştı.
Erdoğan görüşmenin başında Baykal'a, tecrübeli bir isim olduğunu belirterek seçimlerden sonra oluşan tablo hakkında görüşlerini almak istediğini söylüyor.
Baykal, ‘Türkiye'de seçimler yapıldı. Bu tablo karşısında biran önce istikrar getirecek bir çözümün bulunması gerekiyor. Bu konuda gayret göstermek herkesin görevidir' diye konuşuyor.
HER SEÇENEK DENENMELİ
Cumhurbaşkanı koalisyon modellerini saygıdeğer bulduğunu ifade ediyor. Erdoğan, AK Parti-MHP, AK Parti-CHP ve HDP'in dışarıdan desteklediği CHP-MHP hükümetini gerçekleşme şansı yüksek olan modeller olarak görüyor.
Baykal, bu tabloyu, ‘Cumhurbaşkanı nezdinde koalisyon seçeneklerinin saygıdeğer olduğunu ve her birisinin denenmesi gerektiği' şeklinde yorumluyor.
Erdoğan bu tavrını koruyor. Ama o sırada öncelikli olarak gündeme getirmediği, 'Erken seçim' ihtimalini Baykal'la görüşmede gündeme getiriyor. Ama koalisyon ihtimalleri sıralandıktan sonra Cumhurbaşkanı, ‘Üç seçenek var. O üç seçenek gerçekleşmezse erken seçime gidilir' diyor.
MİLLET SİYASETİN ÖNÜNE BU TABLOYU KOYDU
Erken seçim gündeme gelince Baykal itiraz ediyor. Erken seçimin doğru olmayacağını savunuyor. ‘Erken seçim derseniz 2015'in tümü gider' diyor. Ama yetinmiyor. ‘Seçimden çıkacak tablonun istikrar açısından bir güvencesi mi var' diye soruyor. ‘Erken seçim yiğitlik meselesi değildir. Ciddi olalım, ciddi bir şekilde koalisyonu deneyelim' diyor.
Baykal'a göre millet siyasetin önüne bu tabloyu koydu. Yapılacak olan bu tablonun içinden bir hükümet modeli çıkarmak. ‘Millet bu tabloyu çıkardı' diye konuşuyor.
Ancak birkaç gün içinde ortaya çıkan eğilimler, erken seçim silahını eline almasını sağlamış. Bunda daha görüşme masasına oturmadan muhalefetin Erdoğan'ı pazarlık masasına sürme eğilimine girmesinin etkisi var mı? Etkisi olduğunu düşünüyorum.
Erdoğan'ı izole etmeye dönük çabalar, AK Parti'ye kurulmuş bir tuzaktır. Kötü niyetle başlayan bir koalisyondan hayır gelmesini beklemek doğru olmaz. Mesut Yılmaz'ın ANAYOL kurulduktan sonra Çiller'i sırtından hançerleyip Yüce Divan'a göndermeye çalışmasına benzer ki yürümez. AK Parti'ye büyük zarar verir.
Erdoğan, AK Parti'nin kırmızı çizgisi olmak zorundadır. Çünkü milletin kırmızı çizgisidir.