Duda, “Bu kampanyaya katkıda bulunup bizleri destekleyen herkese, binlere milyonlara teşekkür ediyorum. Birlikte, birlik içinde bu ülkeyi idare edebileceğimizden eminim. Büyük ve zorlu bir iş ve kimse tek başına bunu yapamaz. Dahasını söyleyeyim: Başkan da hükümet de aralarında en iyi dayanışmaya sahip olsalar da bunu toplumun desteği olmaksızın başaramazlar” dedi.
Duda iki hafta önce yapılan ilk turda yüzde 34,8; en yakın rakibi Cumhurbaşkanı Komorowski ise yüzde 32,2 oy almıştı. Hiçbir aday yüzde 50’yi geçemediği için seçim ikinci tura kalmıştı.
DUDA'NIN RUSYA'YLA İLİŞKİLERDEKİ ETKİSİ
Peki, Andrzej Duda’nın cumhurbaşkanı seçilmesi, Polonya’nın iç siyaseti ve Rusya ile olan ilişkileri nasıl etkiler?
Radyo Sputnik'e konuşan Prag ve Varşova’da çeşitli düşünce kuruluşlarında araştırmacı olarak bulunmuş ve şu anda Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanı olan Ümit Nazmi Hazır, şu değerlendirmede bulundu:
Komorowski, 8 yıldır iktidarda olan Yurttaş Platformu'nun desteklediği bir aday. Ülke ekonomisinin ve demokrasisinin gelişimine önemli katkıları olsa da, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve iktidar partisiyle çok fazla özdeşmiş olması, onun bu seçimlerden mağlubiyetle ayrılmasına neden oldu. Hukuk ve Adalet Partisi adayı olarak seçilen Duda ise ulusalcı çizgide olan ve kadın hakları ve kürtaj konusunda muhafazakar görüşe sahip bir lider. Avrupa Birliği’ne de mesafeli. AB bu yüzden Duda’nın seçilmesi konusunda endişeli; çünkü yeni bir Macaristan ve Orban örneğiyle karşılaşmak istemiyor. Lakin Macaristan’da Orban örneğinde olduğu gibi Duda’nın otoritesini güçlendirmesi şu an mümkün değil; çünkü Orban başbakan olarak Macaristan’da çok daha fazla yetkiye sahip. Polonya’da ise cumhurbaşkanın yetkileri daha çok sembolik ve sınırlı. Polonya’nın ve Duda’nın gidişatını belirleyecek olan önümüzdeki parlamento seçimleri olacak. Şu an iktidar olan Ewa Kopacz değil de, 2006-2007 yılları arasında başbakanlık yapmış olan Jaroslaw Kaczynski 8 yıl sonra iktidara gelirse, Duda’nın hakimiyet alanı artmış olabilir. Çünkü Kaczynski’nin Duda ile yakın ilişkileri var ve onun seçilip seçilmemesi Polonya’nın geleceğini daha çok belirleyecek.
Duda’nın seçilmesi Polonya’nın dış siyasetine nasıl etkide bulunur?
Polonya, Ukrayna meselesinde Rusya’ya karşı en sert tutum gösteren ülkelerden birisi. Özellikle Ukrayna meselesi sayesinde Polonya kendi etki alanını Doğu Avrupa’da arttırma şansı da buldu. Bu da Visegrad ülkeleri olan Macaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’nde kısmi de olsa rahatsızlık uyandırdı. Bunun neticesinde Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ile birlikte Avusturya kendi aralarında bölgesel işbirliğini arttıran ve Polonya ile Macaristan’ın bulunmadığı Slavko Deklarasyonu'nu imzaladı. Özellikle Macaristan’ın Rusya meselesindeki tutumu Polonya’dan çok daha farklı. Polonya, Rusya karşıtı söylemiyle Ukrayna ve Baltık ülkelerini kendine çekmeyi başarabiliyor.
Ama öte yandan diğer Orta Avrupa ülkeleri olan ve Rusya’ya yapılan yaptırımlara karşı daha temkinli davranan Macaristan, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti’yle ters düşmesine de neden oluyor. Duda ile birlikte Polonya’nın Rusya konusunda daha soğukkanlı politika izlemesi mümkün. Seçim kampanyası sırasında Rusya’ya karşı daha yumuşak bir tavır içinde bulundu. Bu da Polonya toplumunun, Rusya ile ekonomik ve siyasi çatışmayı göze alamamasından kaynaklanıyor. Fakat Polonya’nın Ukrayna meselesindeki tavrını ve de ABD’nin Polonya ve Baltık ülkelerinde askeri birliklerinin konuşlanması konusunda desteğini sürdüreceğini ve politika değişikliğine gitmeyeceğini tahmin ediyorum. Ayrıca Duda’nın Polonya’nın iç ve dış siyasetinde ne kadar etkili olacağı bu yıl içerisinde gerçekleşecek olan parlamento seçimlerinde belli olacak. Çünkü Polonya’da cumhurbaşkanının yetkileri çok geniş değil. Eğer kendisine yakın isim olan Jaroslaw Kaczynski başbakan olarak seçilirse, uzun vadede Polonya siyasetinde değişiklikler olabilir; fakat kısa vadede Polonya’nın dış siyasetinde önemli bir değişiklik gözükmüyor. Fakat Duda ile birlikte Polonya, Rusya konusunda tutum ve söylemini bir nebze olsa yumuşatabilir.