ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail'e binlerce bomba ve füze, Suudi Arabistan'a da 10 Seahawk helikopteri satacağını açıkladı.
ABD bu satışların her birinden yaklaşık 1.9 milyar dolar kazanacak. Uzmanlar, silah satışının İsrail'in, ABD'nin Arap ülkelerine yaptığı satışlara tepki göstermesinin ardından gerçekleştiğine ve Washington'un özellikle sığınak bombalarını başka hiçbir ülkeye satmadığına dikkat çekti.
Suudi Arabistan'a gönderilecek silahlar arasında, 10 Seahawk radarlı ve navigasyon sistemli MH-60R helikopterleri ile 38 Hellfire füzesi bulunuyor.
Peki ABD’nin Ortadoğu ülkelerine silah satışı nasıl değerlendirilmeli? Sonuçları ne olur?
Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analiz Merkezi'nin (TÜRKSAM) ABD araştırmaları uzmanı Ahmet Gencehan Babiş, Radyo Sputnik'e verdiği demeçte konuyla ilgili şunları ifade etti:
ABD ve İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki silah satış anlaşması, bu ülkeler arasındaki ilişkiler göz önüne alındığında yeni bir durum değil. Son dönemde Obama ve Netanyahu arasındaki gerginlik, ABD ve İsrail arasındaki ilişkilerin eskisi gibi olmadığı yorumlarına yol açıyordu. Öte yandan, Suudi Kralı Selman’ın geçtiğimiz hafta Camp David’de ABD Başkanı Obama’nın Körfez ülkeleri liderleriyle yaptığı zirveye katılmaması da benzer yorumlara neden olmuştu.
Söz konusu silah anlaşmaları, ABD’nin Suudi Arabistan ve İsrail ile ilişkilerinin derinliğine işaret etmesi bakımından manidar görünüyor. İlişkiler ne kadar gergin görülse de, temelde zarar görmediği anlaşılıyor. Silah ticaretinden elde edilen büyük kazançlar ortada. Dolayısıyla bu satış da, tarihte birçok kez gördüğümüz anlaşmaların devamı niteliğinde. Bu bakımdan şaşırtıcı bir yanı yok. Sonuç olarak ABD, bir taraftan müttefiklerinin güvenliğini artıracak adımlar atıyor, öte yandan da bundan kazanç elde ediyor. ABD tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in güvenliğine atıfta bulunulmasından da bu anlaşılabilir.
Bir diğer nokta ise Ortadoğu’da artan İran etkisi. Yemen örneğinde de görüldüğü gibi Arap ülkeleri, İran ile bir anlaşmazlık içerisinde. Dönemsel olarak değerlendirildiğinde, İran’ın nüfuzunun artması da –ABD ne kadar nükleer konusunda anlaşmaya varacak olsa da- istenilmeyen durum. İstikrarsız bir bölge olan Ortadoğu’ya silah satışı, bu durumun daha da kötüye gitmesine yol açabilir. Hatırlanacağı üzere, Suriye ve Irak’ta silahların terör gruplarının eline geçmesi, bölgede daha da olumsuz bir atmosfere sebep olmuştu. Özellikle, İsrail’in Gazze’de yol açtığı insanlık dramı da hatırlandığında, bölgede güvenlikçi perspektifin güçlenmesine ve gerilimlerin artmasına yol açıyor.