Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yassıada'da "Demokrasi ve Özgürlük Adaları" projesinin temel atma töreninde konuştu. Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:
"Bu ada, çok büyük acılara şahit oldu. Demokrat Parti kadrosu milli iradenin sözcüsü oldular. Sandığın temsil ettiği milli irade, namusumuzdur. Bugün bir seçim öncesinde şunu açık yüreklilikle ifade ediyorum. Eğer milli iradenin tecellisi anlamında özgürce seçimlere gidebiliyorsak, bunların kahramanları bugün halka yönelik konuşmalar yapan biz siyasiler değil, idam sehpasına giderken bile demokrasiyi savunan Adnan Menderes ve arkadaşlarıdır. Allah onlardan razı olsun, onların emanetine sahip çıkmayı nasip eylesin. Bu emanetlerin en büyüğüdür.
27 Mayıs 1950'de, 1960'ta ve onun öncesinde bu yapılan darbenin veya hazırlıkların sadece bir partiye değil, milli iradeye olduğu inancıyla eğer siyasi kadrolar Demokrat Parti kadroları gibi dimdik ayakta durabilselerdi ve bu darbeden oportünistçe istifade etmek yerine 'milli iradeyi savunup seçimlere gidelim' diyebilselerdi, bir daha Türkiye'de darbe yaşanmazdı.
Özgürlükler kolay elde edilmiyor ama bir kez kaybedildiğinde eğer özgürlükleri savunma iradesi herkes tarafından gösterilmezse, tekrar kazanılması da kolay olmuyor. Bakınız hala 12 Eylül Anayasası'yla idare ediliyoruz. Özgürlüklerde direnmediğiniz zaman, özgürlükleri onurlu bir şekilde savunmadığınız zaman, toplumun bütün kesimleri bunu sahiplenmediği zaman ortaya çıkacak olumsuz sonuçları değiştirebilmek çok güç oluyor.
'MİLLİ İRADE EGEMEN OLMAYABİLİRDİ'
Herkes açtığı çığırla anılacak. Şehit Başbakanımız Adnan Menderes, şehit bakanlarımız başta Celal Bayar olmak üzere bütün Demokrat Parti kadrosu, milli iradenin sözcüsü oldular, tavizsiz savunucusu oldular ve hep öyle anılacaklar. Biz de şimdi ve gelecekte ne zaman seçime doğru gidiyorsak ki şimdi öyle hep 14 Mayıs 1950'yi hatırlayacağız. Eğer o seçim kazanılmamış olsaydı emin olun ondan sonra bir daha milli irade egemen olmayabilirdi.
27 Nisan'da ki biz fiilen içinde yaşadık. 27 Nisan'da e-muhtıra verildiği gece eğer sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan olarak ve onun bütün ekibi, arkadaşları bütün bu tecrübelerden hareketle dimdik durmamış olsalardı, bugün Türkiye'de demokrasi 28 Şubat benzeri postmodern bir müdahalenin izlerini yaşıyor olacaktı. Bugün de yine bu sefer başka vesayet görüntüleri altında milli iradeye tahakküm etme çabası içinde olanlar var.
'HER 27 MAYIS'TA TBMM SEMBOLİK OLARAK YASSIADA'DA TOPLANSIN'
Yassıada ve Sivriada burada yaşanan hatıralarıyla muhafaza edilecek. Bizans döneminden kalan kalıntılar da muhafaza edilecek. Burada bir tek ağaç eksilirse yerine ağaç dikilecek. Yeşil alan daha fazla olacak. İstanbul'da büyük bir barış ve arabulucuk merkezi kurma kararımız vardı. Hiçbir eğlence unsuru olmayacak. Muhalefet partilerine çağrı yapıyorum. Bu yapı tamamlandığında her 27 Mayıs'ta TBMM sembolik olarak Yassıada'da toplansın. Burada özel bir celse yapalım. Hiçbir şekilde niyetimiz düşmanlık üretmek değil."