Kinzer, "Amerikalılar dünyaya baktıklarında büyük bir tehdit kümesi görüyorlar. Çin'in yeniden doğup daha iddialı hale geldiğini, Rusya'nın saldırganlığa eğilimli, bir zamanlar ABD'nin güvendiği Ortadoğu ülkelerinin ise çatışmalara saplandığını düşünüyorlar. Latin Amerika liderlerinin, giderek Washington'a daha da düşmanca tavır aldığını sanıyorlar. Bununla birlikte bir elimizle Ebola'ya karşı savaşırken diğeriyle Merkez Amerika'daki çocukları bir kenara itiyoruz" yorumunda bulundu.
"UYDURMA SORUNLAR"
Tüm bu sorunların çoğunlukla uydurma olduğunu ve ABD'nin ciddi düşmanlarının olmadığının altını çizen gazeteci, "Biz güvenlikteyiz ve hatta şu anki durumumuz, modern tarihin herhangi büyük bir ülkenin durumundan daha güvenli" dedi. Coğrafyanın bunda büyük rolü olduğunu belirten Kinzer, "Geniş okyanuslar bizleri tüm potansiyel saldırganlardan uzak tutuyor" diye kaydetti.
Kinzer, "Düşman dolu dünya imajını çizerek, dünyaya bakışımızı çarpıtan güvenlik psikozunu oluşturuyoruz. Bu psikoz, bizleri diğer ülkelerin her savunma adımını tehdit olarak görmeye kışkırtıyor. En acil durumlarda bizi, neredeyse var olmayan tehditleri önleme savaşlarına itiyor" görüşünü dile getirdi.
"RUSYA İLE İŞBİRLİĞİNİ ASKIYA ALMAK HATAYDI"
Bu psikozdan, silah üreticilerinin yarar sağladığını vurgulayan uzman, "Birileri için yeni tehdit arayışı, her zaman kârlı bir iş" dedi. Bununla birlikte, savunma için inanılmaz büyüklükteki harcamalar, Amerikalılar tarafından doğal kabul edilmekte.
Kriz dönemlerinde ilişkilerde önemli olan teması korumak olduğundan Rusya ile işbirliğini askıya alma politikasının hatalı olduğunu ifade eden Kinzer, "25 yıl önce Rusya'nın zafiyetinden yararlandık. Dünyanın geleceği için Rusya'yı sürekli olarak bizi geçmeye çalışan bir düşman gözüyle bakmamalıyız, bu ülkenin güvenlik endişelerine ciddiyetle yaklaşmalıyız" dedi.
Amerikalıların her yerde tehdit gördüklerinden bir nevi tuzağa düştüğünü söyleyen gazeteci, "Kuşatılmışız inancında garip bir huzur var sanki. Ülkemizin şu anda bulunduğu güvenliği anlamak için ulusal zihniyeti değiştirmek gerekir, ancak görünüşe bakılırsa bunun için hiç hevesimiz yok" sonucuna vardı.
