Türkiye ile Gürcistan arasında enerji alanında işbirliği anlaşmasının imza töreninde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji Bakanı Taner Yıldız, "Ticari şartların oluşması halinde, İran, TANAP'tan hisse alabilir" dedi.
SPUTNİK’e konuşan USAK Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi Müdürü Hasan Selim Özertem, bu açıklama ile birlikte İran’ın doğalgaz alanındaki imkanlarını değerlendirdi:
"Burada iki ticari şartın altını çizmek gerekiyor. Birincisi, malumunuz İran’a yönelik yaptırımlar. Bu yaptırımlar nedeniyle, İran enerji sektörüne yönelik belli ticari kısıtlar uygulanmakta. Fakat bu yaptırımıların P5+1 görüşmeleri kapsamında tedrici olarak kaldırılması öngörülüyor. İran’a yönelik yaptırımların kaldırılmasına bağlı olarak Avrupa’ya giden yol üzerindeki engellerin kaldırılması ve böylelikle Türkiye üzerinden İran gazının geçmesi mümkün olabilir. Fakat bu, tabii ki TANAP boru hattının doğrudan kullanılması anlamına gelmeyecektir. İkinci önemli husus ise özellikle TANAP konsorsiyumu ve İran arasında yapılacak görüşmeler ile ilişkili olabilir. Bu bağlamda da özellikle TANAP korsorsiyumunun ortaya koymuş olduğu belli transit ücretleri söz konusu ve aynı zamanda bu transit ücretlerle birlikte, belli bir kapasite sınırı söz konusu. Bu kapasite sınırının özellikle ilk aşamada Azerbaycan tarafından kullanılması öngörüyor. Fakat uzun vadede, gaz boru hattının kapasitesinin 30-31 milyar metreküplere çıkarılmasıyla birlikte, ekstra bir kapasitenin oluşması söz konusu olacaktır. Bununla birlikte oluşacak ekstra kapasite için de belli ülkelerin teklif vermesi ve bu ülkelerden gelecek gazın akışının da TANAP üzerinden sağlanması mümkün olabilir. Bu bağlamda TANAP’tan geçecek gaz için transit ücretleri üzerinde bir anlaşma, ikinci olarak ise kapasite üzerinde bir anlaşma gerekecektir. Bu ticari şartların sağlanması halinde, tabii ki İran gazı da Türkiye üzerinden geçebilir.
'MEVCUT FİYATLA AVRUPA PAZARINA GİRİLEMEZ'
İran’ın TANAP’a katılması veya alternatif bir hat üzerinden Avrupa’ya gazını ulaştırabilmesi, Avrupa gaz piyasasını nasıl etkilebilir?
İki hususun altını çizmek gerekiyor. Bunlardan biri, İran gazının hangi şartlar içerisinde Avrupa piyasasına ulaşacağı. Yani burada fiyatın ve kapasitenin ne olacağı önemlidir. İran gazının Türkiye’ye yönelik fiyatı düşünüldüğünde, oldukça yüksek fiyatlarda satış yapıldığı görünüyor. Avrupa piyasasına da benzer fiyatlarla girmesini çok da mümkün görmüyorum. Ama önümüzdeki dönemdei İran siyasetinin uluslararası toplumuyla olan ilişkisinin normalleşmesiyle birlikte piyasaya da rekaber şartlarına uygun bir gazın verilmesi mümkün hale gelir. İkinci önemli husus ise bunun zamanlaması olacaktır. Bugün İran üzerindeki yaptırımların doğrudan kaldırılması, doğrudan İran gazının ertesi gün Avrupa’ya ulaşacağı anlamına gelmemektedir. Özellikle sahaların geliştirilmesi, bugünden de yatırımların yapılması gerekmekte. Ve bunun için de İran hükümeti ve uluslararası şirketler arasında yapılacak anlaşmalar önemli olacak. Bunların niteliği ve Avrupa pazarına bu gazın ne zaman ulaştırılacağı, Avrupa enerji piyasası açısından önem arz eden iki husus olacaktır.
'İRAN ENERJİ SAHALARINI GELİŞTİRMELİ'
Yani uzun vadeli bir projeden bahsediyoruz…
Enerji piyasaları açısından 1-2 senelik süreçler, normal bir insan ömrü için 1-2 günlük bir zamana denk gelmekte. Fakat enerji piyasaları, özellikle 5 ile 10 senelik optimizasyonlar üzerine şekilleniyor. Bu açıdan bakıldığında İran’ın bu sektore dahil olmasının özellikle 2022 – 2023’ten önce olmasını beklemek mümkün gözükmüyor. Ama şunu da ifade edelim, TANAP boru hattı olsun veya ikinci bir boru hattı olsun, bunun da 2021-2022’den önce İran gazına açılması çok mümkün değil. Her şeyden önce İran enerji sahalarının geliştirilmesi gerekiyor. Şu anki üretim kapasitesi ile İran’ın uluslararası pazarda tek başına yeterli bir aktor olması mümkün değil. Kendi ihtiyacını karşılayacak oranda üretmekte sıkıntılar çeken, teknik problemlerle boğuşan bir ülkeden bahsediyoruz. Bu açıdan baktığımızda, bahsi geçen senaryolar daha çok 2020’lerin Avrupası ve 2020’lerin İran’ı için tartışılan senaryolardır. Ama tabii ki, P5+1 müzakerelerinin 30 Haziran’da nasıl netleşeceği ve sonrasında izlenecek siyaset de önemli.