P5+1 ile İran arasında yürütülen nükleer müzakerelerde çerçeve anlaşmasının parametreleri belirlendi. Rusya, ABD, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya'dan oluşan P5+1 ülkeleriyle İran'ı bir masa etrafında buluşturan Lozan zirvesinden çıkan anlaşmaya göre İran, uranyum zenginleştirmede kullanılabilen santrifüjleri 3'te 2 oranında azaltacak. Uranyum kapasitesi, nükleer silah yapmaya yetmeyecek düzeye indirilecek.
Nükleer kapasitesini azaltması karşılığında İran'a uygulanan tüm ambargolar aşamalı olarak kaldırılacak. Güvenlik Konseyi de eş zamanlı olarak, İran'a yönelik yaptırımlardan vazgeçecek. Sürecin sonunda tüm nükleer parça ve altyapılar, Uluslararası Atom Enerji Kurumu'nun gözetimindeki depolarda tutulacak.
Peki, İran'la yapılan bu tarihi müzakere nasıl okunmalı? Aydınlık Gazetesi Dış Politika yazarı, Şam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yuva ve Ortadoğu ve İran uzmanı Yrd. Doç. Dr. Bayram Sinkaya konuyu Sputnik'e değerlendirdi.
'EMSALİ GÖRÜLMEMİŞ GELİŞME'
Tarafların istediklerini büyük ölçüde aldıklarını söyleyen Bayram Sinkaya, müzakerelerin daha çok iki ülke arasında yapıldığına dikkat çekti:
İran'a uygulanan ambargoların kaldırılması, İran'ı yeniden küresel ekonomi sahnesine taşır mı?
"İran'ın eli tam olarak serbestleşmedi. Çünkü uygulanan yaptırımların bir kısmı nükleer programı nedeniyle uygulanmıştı. Fakat bir kısmı ise sözde terörizme destek verdiği için ya da ikili ilişkilerdeki bazı sorunlardan dolayı uygulanıyor. Bütün yaptırımlar kaldırılmasa bile nükleer yaptırımların olmadığı ortamda İran uluslararası enerji piyasalarında biraz daha rahat bir aktör olacaktır."
'MOSKOVA'NIN TAVRI UZLAŞIDA BELİRLEYİCİ OLDU'
Mehmet Yuva ise bu anlaşmanın ABD-İran ilişkilerinde tarihi bir dönemeç olduğunu vurgulayarak, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun konuya ilişkin yaptığı açıklamayı eksik bulduğunu söyledi.