Suudi Arabistan öncülüğündeki 10 Arap ülkesinin Husilerin ilerleyişini durdurmak için Yemen'e başlattığı askeri operasyon devam ediyor. ‘Ali Topuz ile Dünya Hali'ne konuk olan, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Amerika Araştırmaları Masası Başkanı Özdemir Akbal, operasyonun arka planına dair değerlendirmelerde bulundu.
‘BÖLGEDEKİ HAREKETLİLİKK YENİ DEĞİL'
Akbal, Yemen'in stratejik konumuna dikkat çekerek şunları söyledi:
"Yemen ile Cibuti kıyıları arasında kalan ve Kızıl Deniz'i Hint Okyanusu'na Bab'ül Mendep Boğazı'ndan günlük 3.4 milyon varil petrol geçişinin sağlanıyor. Ayrıca bu bölge, ABD'nin 2007 yılında Ortadoğu Komutanlığı'ndan ayırarak, Afrika Komutanlığı'na bağladığı bir bölge. Aynı zamanda burası ABD'nin ezeli ve hatta ebedi düşmanı olan El Kaide unsurlarının Arap yarımadası üzerinden Afrika'ya geçiş yaptığı nokta. Yani Yemen hem terörist örgütlerin yapılanması açısından, hem de petrol ticaretinin akışı açısından stratejik öneme haiz. Şimdi bu noktadan bakıldığında, aslında burada için için önceden beri süregelen bir kıpırdanmanın olduğunu görüyoruz. Kuzey Yemen ve Güney Yemen'in birleşmesinden sonra, Ali Abdullah Salih'in resmen iktidara gelmesi döneminde de, bu Husi kabilesinin çeşitl şekillerde iktidarı ele geçirmek için girişimlerde bulunduğunu biliyoruz."
‘SUUDİ ARABİSTAN SESSİZ KALAMAZDI'
Suudi Arabistan'ın bölgede askeri bir güç olarak da zuhur ettiğini belirten Akbal, şöyle konuştu:
"Suudi Arabistan, aynı zamanda ABD'nin çıkarlarını korumak ve kollamakla yükümlü bir devlet. Pentagon yetkilileri bunu, Küresel Liderliğin Sürdürülmesi adlı strateji belgesinin ikinci sayfasında ABD Başkanı'nın ve dönemin Savunma Bakanı Leon Panetta'nın imzasıyla birlikte yayınladılar. Eğer Yemen'de bir İran hakimiyeti kurulursa, Cibuti'ye kadar uzanabilecek El-Kaide unsurları devlet otoritesi ortadan kalktığı için kendine rahat bir alan edinmiş olacak. Bundan daha önemlisi Suudi Arabistan gibi önemli bir petrol üreticisi ve ABD müttefikinin Güney sınırlarında İran'ın nüfuzunu taşıyan devlet olacak. Buna Suudi Arabistan'ın sessiz kalması mümkün değildi."