İran ile 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde 31 Mart'a kadar çerçeve anlaşmaya varılması hedefleniyor. Öte yandan Suudi Arabistan öncülüğündeki 10 Arap ülkesi, Husilerin ilerleyişini durdurmak için Yemen'e, askeri operasyon başlattı.
‘Ali Topuz ile Dünya Hali’ne konuk olan Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Bilgehan Alagöz, Yemen’e düzenlenen askeri operasyonu ve nükleer müzakere sürecini Sputnik’te değerlendirdi.
‘İRAN, MÜZAKERE SÜRECİNDE ABD’DEN DAHA NET’
“Diplomatik çevrelerde 31 Mart itibariyle bir çerçeve anlaşmanın çıkması ve Haziran ayı itibariyle de nihai anlaşmanın çıkması hedefleniyor” diyen Alagöz, müzakere sürecine dair şunları söyledi:
“Özellikle ABD cephesi çok önemli. Bölgedeki müttefikleri gerek İsrail, gerek Körfez Arap ülkeleri, en başta da Suudi Arabistan süreçle ilgili oldukça kaygılı. Son kongrede gündeme gelen tartışmalarda ise Demokrat Parti kanadında da nükleer müzakere süreciyle ilgili bazı tedirginlikler olduğunu gördük. Cumhuriyetçi Parti’den ve Demokrat Parti’den iki senatör bir araya gelerek ABD’nin yeni yaptırım kararları alması konusunda bir teklifte bulundular. ABD Başkanı Obama teklifi veto edeceğini dile getirdi. Bu da aslında partiler üstü bir durum. ABD iç siyasetinde konu giderek alevleniyor.”
Müzakere sürecinde İran’ın daha net bir tablo çizdiğini ifade eden Alagöz, “Her şeyden önce dini lider her ne kadar çekincelerini ortaya koysa da sürece yüksek düzeyde destek veriyor” dedi ve şöyle devam etti:
“Dini lider sürece destek verdikten sonra muhalif çevrelerin çok yüksek düzeyde karşı görüş beyan etmeleri mümkün olmuyor. Çünkü İran bunun doğrudan ekonomik etkileriyle karşı karşıya. Konu ülkenin gündemini tamamen meşgul ediyor. İran’da biraz daha net bir irade var ama u sürece tamamen destek verildiği ya da beklentilerin tamamen olumlu düzeyde olduğunu anlamına gelmiyor.
Özellikle İranda önemli bir siyasi ve askeri güç olan ve önceki yönetime destek veren Devrim Muhafızları örgütünün konuyla ilgili çekincelerini biliyoruz. Eğer süreçte olumlu yönde gelişme olmazsa muhtemelen İran’daki muhalif kanat sesini daha yüksek dile getirecektir. Muhafazakar gazetelere baktığımızda satır aralarında bunu görebiliyoruz.”
'OPERASYON, KÖRFEZ ÜLKELERİ’NİN NÜFUZ GÖSTERME ÇABASI'
Alagöz, Yemen’e düzenlenen operasyona dair ise şu şekilde konuştu:
“Basra Körfezi’nde iki tane önemli kutup var; bir tanesi İran, diğeri ise Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi. Üye devletlerin başında ise Suudi Arabistan geliyor. Bir ara Suudi Arabistan ve diğer üyeler arasında ayrılık sözkonusuydu ama son zamanlarda tekrardan ortak bir irade sergilendi. Bu operasyon
zaten Konsey’in bölgedeki nüfuzunu gösterme çabasının sembolik bir işareti. Fakat unutmamak lazım ki Basra Körfezi’nde herşey çatışma siyaseti üzerine kurul değil. Zaman zaman İran ve Suudi Arabistan arasında bizi şaşırtan derecede işbirliklerine de şahit olabiliyoruz. Şu an itibariyle karşılıklı bir güç mücadelesi var. Ama bu durum kendi ülkelerinin iç siyasetini olumsuz etkiledikçe bu süreçte diplomatik çabaları devreye sokacaklar. Yemen konusu son zamanlarda iran’ın etkili olduğu bir mesele olmakla beraber yalnızca İran’a endekslenebilecek bir konu değil. İran için stratejik açıdan İran-Suriye-Lübnan hattı çok daha öncelikli. Bu açıdan şu an yaşananları 2011’deki Bahreyn sürecine benzetebiliriz. O zamanda İran, sürece düşünüldüğü büyük bir destek göstermememişti. Yemen meselesini de ona benzetebiliriz. O sebeple ben İran’ın çatışma içine pek dahil olacağını düşünmüyorum”