Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamaya göre, Türkiye’ye sığınan 2 milyon civarında Suriyeliye yardım yapmak amacıyla 5,5 milyar dolar harcadı.
Peki, Türkiye’ye sığınan Suriyeliler hangi sorunlarla karşı karşıya kalıyor? Yapılan yardımlar alıcılara ulaştırılıyor mu? Suriyeli mülteciler, Türkiye’nin yerel halkı tarafından nasıl karşılanıyor? Mültecilerle ilgili BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin ve Türk Kızılayı’nın planları nelerdir?
Sputnik Haber Ajansı’na konuşan Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Dış İlişkiler Sorumlusu Selin Ünal, mültecilerin durumu ile ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
"Suriye’deki karışık durumu dört yılı bitirip beşinci yıla girdi. 4 milyon kişinin ülkelerini terketmelerine neden olan, bir insani kriz durumu içindeyiz. Birleşmiş Milletler olarak, uluslararası camiadan çağrımızın çok altında bir düzeyde finansal destek aldık. Üçüncü ülkelere yerleştirme programlarına bakarsak, yine kısıtlı sayıda yer olduğunu görüyoruz. UNHCR (Mülteciler Yüksek Komiserliği) olarak bu konuda çağrılarımız olarak devam ediyor.
Geçtiğimiz yıla kadar Birleşmiş Milletler, Mülteci Müdahale Planı’nı uyguluyordu ve bunun lider ofisi UNHCR’di. 2015 itibariyle UNDP (BM Kalkınma Programı) ile birlikte tüm bölgede farklı bir yardım mekanizmasını içeren bir yaklaşıma gidildi. Şöyle oldu: UNHCR ve UNDP liderliğinde geçtiğimiz yılın sonunda 2015 ve 2016 yıllarında Türkiye'ye uygulayacağımız Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı’nı devreye soktuk. Bu, sadece mültecileri değil, artık ev sahibi halkı ve devleti de detseklemeye yönelik bir plandır.
"SADECE YARDIM DEĞİL DAYANIŞMA DA BEKLİYORUZ"
Bu bağlamda çağrımızı yenilerken, finansal desteğin yanında farklı şekillerde dayanışma gösterilmesini de bekliyoruz. Bu, üçüncü ülkeye kabul kotalarının arttırılması gibi farklı şekillerde de olabilir. İnsani kabul, aile birleşim programları, öğrencilere verilebilecek burs imkanları ya da sağlık durumları acil olan kişilere uygulanabilecek özel programlar olabilir. Çok farklı şekillerde mülteciler kabul edilebilir. Bu da mültecilerin farklı ülkelere gitmesi anlamına geleceği için bir anlamda da dayanışma örneğini teşkil edecektir. Bu bağlamda Yüksek Komiseriği olarak bu çağrılarımıza uluslararası camiadan en acil şekilde cevap bekliyoruz."
"2011'DEN BU YANA OLAYIN İÇİNDEYİZ"
Sputnik Haber Ajansı’na konuşan Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ise konuyla ilgili şunları söyledi:
"Türk Kızılayı olarak Suriyeli misafirlerimizin Türkiye’ye gelmeye başladığı 2011 yılından bu yana olayın içerisindeyiz. Öncelikle kurulan kamplarda beslenme ve barınma hizmetleri verdik. Şu anda da yaklaşık olarak 250 bin kişinin yaşadığı 24 kampta, Türk Kızılayı olarak beslenme hizmetlerini yerine getiriyoruz. Konuyla ilgili Dünya Gıda Örgütü ile de işbirliklerimiz var. Kart modelimizi devreye soktuk. Kamplarımızda UNICEF ile ilgili Çocuk Dostu Alanlar oluşturuyoruz.
"TEL ÖRGÜLERİN ARDINA DA ULAŞIYORUZ"
Ayrıca bizim Suriye sınırı ile alakalı yaptığımız, benim özellikle üzerinde durduğum ve önemsediğim olay;Suriye sınırındaki 12 noktasından Suriye içlerine insani yardımın ulaştırılması meselesidir. Türkiye uzun bir Suriye sınırına sahiptir. Ve bu sınır üzerinden Suriye’nin içlerine sürekli olarak insani yardım malzemesini sevkediyoruz. Bu noktalardan hepsi her an aktif olmayabiliyor. Ama özellikle 4-5 kapımız sürekli olarak açık ve içeriye her türlü insani yardım malzemesini veriyoruz. Bunu, Türk Kızılayı’na ve Uluslararası Kızıl Haç hareketine mensup kuruluşlara, ulusal derneklere verilmiş olan yetkiye istinaden yapmaktayız. Buradan da dünyanın her tarafından Kızılay’a gelen yardımları sınır noktasından her gün aksatmaksızın tel örgülerinin ardından karşı tarafa ulaştırıyoruz. Karşı taraftaki ulaşım imkanlarıyla bunlar Suriye’ye Halep’e kadar ulaşıyorlar. Ve oradaki insanların barınma, beslenme, giyinme gibi önemli eksiklerini gideriyoruz. Orada biz bu yardımı yaparken karşımızda olan çeşitli etnisiteden insanların hiçbirini birbirinden ayırmıyoruz.
Halkımız da bu konuda bizi destekliyor. Birtakım marjinal gruplar bazı protestolar yapmış olabilir. Ama Türkiye’nin genel tavrı, halkımızın genel tavrı, Hükümetimizin genel tavrı Türk Kızılayı’nın ve bizim bütün iyilik örgütlerimizin ve STK’larımızın genel tavrı, bu yardımın isabetli olduğu ve iyi ki yapıldı istikametindedir."