Reuters'ın haberinde eski ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Carlos Pascual'in sözlerine de atıf yapıldı: "Siz petrol fiyatlarını kurcalamaya başlarsanız, Rusya da doğal gazı kurcalamaya başlar. Avrupa ise bunun böyle olmasına asla razı olmaz."
Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analiz Merkezi’nin (TÜRKSAM) ABD araştırmaları uzmanı Ahmet Gencehan Babiş Sputnik’e verdiği demeçte konuyla ilgili şunları söyledi:
‘Ukrayna’da yaşananlardan sonra yaptırımlarla Rusya’ya bir mesaj verilmeye çalışılmaktadır. ABD ve AB tarafından enerjiyi de içerisine alan çeşitli sektörlerde yaptırımların Rusya’yı sistemden tamamen izole edecek bir boyuta gelmesi, özellikle AB’nin Rusya’dan gelen gaza ihtiyacı olduğundan, çok mümkün gözükmüyor. Son yıllarda Rusya çevre ülkelerinin doğalgaz kaynakları üzerinde de söz sahibi olmak istiyor ve böylece bölgede giderek enerji konusunda bir tekel oluşturuyor, bu da dış politikasının önemli bir kozu. Rusya’yı zorda bırakacak bir AB yaptırımı Rusya’nın AB ülkelerinin gaz ihtiyacının yüzde 30’unu tek başına karşıladığı düşünüldüğünde, riskler barındırmaktadır.
Dolayısıyla, belki AB bu konuda temkinli davranmayı tercih edebilir. Zaten Yunanistan’daki krizin yaralarını sarmaya çalışan AB içerisinde, enerji gibi ekonomiye önemli ölçüde etki eden bir alanda sıkıntı yaşamak istememesi normaldir. Yaptırımların artmasının sonucunda Rusya’nın vereceği cevap AB üzerindeki yükü artırabilir. Bu da ekonomik açıdan AB içerisinde sıkıntı yaşayan ülkelerin Rusya ile daha da yakınlaşabileceği olasılığını doğurabilir. Bu ise AB’nin istemeyeceği bir netice olacaktır. Örneğin, Çipras Hükümetinin Rusya’dan ekonomik kaynak araması birlik içerisinde hoş karşılanan bir durum değil.
AB, yaptırımların alanının genişletilmesindense zamanın uzatılması seçeneğine daha yakın duruyor. Bunu, AB liderlerinin Minsk Antlaşması tamamen yürürlüğe girene kadar yaptırımların kalması kararı doğruladı. Diğer yandan, devalüvasyondan sonra ekonominin düzeldiği yorumları gündeme geliyor. Rusya’ya uygulanan yaptırımların Rusya’daki yerli ürünlerin kullanımını artırmasından dolayı ekonominin gelişme trendinde olduğunu gösteren beklentiler de mevcut. Ukrayna’daki gelişmeler yaptırımların geleceği hakkında da bizlere ipucu verecektir. Haziran ayındaki zirveye kadar meydana gelecek gelişmeler bu konuda oldukça önemli görünüyor.
Sibirya ve Kutuplardaki gaz yataklarının son derece zengin olduğu bilinmekle birlikte ABD tarafına bakılacak olursa, son yıllarda alternatif enerji imkanlarının geliştirilmesine son derece büyük önem vermektedir. Bu durum, aslında bir yandan da Rusya’nın global enerji piyasasındaki etkinliğini de kırmak niyeti taşımaktadır. AB ve ABD’de çevre dostu enerjinin geliştirilmesinin üzerinde –özellikle AB’de- Rusya’ya bağımlılığın azaltılmasına da yardımcı olacağından çalışılmaya devam ediyor. Polonya Başbakanı Tusk tarafından geçtiğimiz yıl bir enerji birliği projesi dile getirilmişti ama şu an için bu konuda somut bir adım yok. Dolayısıyla, enerji iki taraf arasında hala çok önemli’.