Abdullah Öcalan, 21 Mart'ta Diyarbakır'da okunan Nevruz mesajında, Süleyman Şah Türbesi'nin PYD kontrolündeki Eşme'ye taşınmasına işaret ederek, "Eşme ruhunu, halklarımız arasında yeni tarihin sembolü olarak selamlıyorum" ifadelerine yer verdi. Öcalan'ın bu mesajından sonra Çözüm Süreci'yle ilgili tartışmalar alevlendi. Genelkurmay Başkanlığı, Öcalan'ın mektubunda kullandığı ‘Eşme Ruhu' ifadesinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile PYD arasında işbirliğine işaret ettiği yorumlarına çok sert tepki gösterdi. Konuyla ilgili yapılan açıklamada "31 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasal düzenini değiştirmeyi hedefleyen bir terör örgütü ile silahlı mücadele eden ve bu uğurda binlerce şehit ve gazi vermiş olan şerefli, haysiyetli ve onurlu Millî Ordu Türk Silahlı Kuvvetlerine bu yakıştırmayı yapan kişileri ve yayın organlarını Yüce Türk Milleti önünde şiddetle kınıyoruz" denildi.
Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu ve Güvenlik Uzmanı Mete Yarar konuyu Sputnik'te değerlendirdi.
"AÇIKLAMA ÇÖZÜM SÜRECİNE MÜDAHALE DEĞİL"
Çözüm Süreci'ne benzer süreçlerin işleyişinin kolay olmadığını ifade eden Mete Yarar şöyle konuştu:
"Bu tür süreçler yıllarca sürebilen, zaman zaman geri, zaman zaman ileri adımların atıldığı süreçler. Ümitsizliğe kapılmamak gerekiyor. Süreçte ısrar etmenin en önemli yöntemlerinden bir tanesi, olayların kendisine takılmadan, sürece odaklanmak. TSK'nın açıklaması bence doğru bir açıklama. Yalanlar üzerine bir süreç yönetemezsiniz. Ne gerçekleşiyorsa, kimlerle işbirliği yapılıyorsa bu doğru ve şeffaf olarak açıklandığında süreç ileri doğru gider. TSK'nın yaptığı açıklamanın aynısını Cumhurbaşkanı zaten kendi sözcüsü vasıtasıyla Saray'dan yapmıştı. O zaman bu konuya tepki vermeyenler, TSK'nın operasyonu icra eden bir kurum olarak açıklama yapmasını farklı algılıyorlarsa bu yanlış bir tavır olur."
"Genelkurmayın açıklamasını okuduğunuzda bu açıklamanın çok net olduğunu görürsünüz" diyen Yarar'a göre bu açıklama Çözüm Süreci'ne bir müdahale olarak görülmemeli. Bu açıklamanın daha fazla konuşulmaması gerektiğine vurgu yapan Yarar, asıl olarak Süreç'in içerisindeki zikzakları masaya yatırmak gerektiğini söyledi.
"ÇÖZÜM SÜRECİ, TSK'YI RAHATSIZ EDİYOR"
"PYD veya PKK, TSK ile bir güç mukayesesi yapamayacak güçlerdir. Mahalli güçlere yapılacak operasyonla ilgili haber verilmesi, onların ikaz edilmesi gayet normaldir. Çünkü operasyonlar esnasında bu güçlerin olası müdahalesi, TSK'nın bu güçlere müdahalesini kaçınılmaz kılar. Bu nedenle TSK, kendisine yapılacak bir engellemeye karşı tedbirini almıştır."
TSK'nın Çözüm Süreci'nden rahatsız olduğunu fakat hiçbir zaman siyasete karışmadığını belirten Kuloğlu, şunları ifade etti:
"TSK'nın ülkeyi böldürmemek için yıllarca mücadele verdi. Fakat ‘Çözüm Süreci' adı altında devam eden çalışmalar, bu gayretleri boşa çıkarıyor. Bu da TSK'yı rahatsız ediyor. Bu süreçle, demokratik özerklik adı altında Suriye, Irak gibi bölgelerin de dahil olduğu, konfederasyona benzeyen bir yapının oluşturulmaya çalışılıyor. TSK bu konudan son dere rahatsız olsa da hiçbir zaman siyasete müdahale etmek istemedi. Bu konuda yönetimin ve hükümetin direktiflerine uyum sağlamaya çalıştı. Demokratik sistem içerisindeki yerini bildiğinden, usullere uyma mecburiyetinde kaldı."