Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın desteğiyle, Nükleer Mühendisler Derneği ve Ticari Eşleştirme Derneği tarafından düzenlenen Akkuyu Nükleer A.Ş ile Rosatom'un sponsor olduğu "II. İstanbul Nükleer Santraller Zirvesi", Cevahir Otel'de yapıldı.
İki gün süren zirvede 3. nesil nükleer santral tasarımlarından AES-92 hakkında bir sunum yapan Rosatom Overeas Başkan Yardımcısı Milko Kovachev, Akkuyu'da kurulacak olan santralin bu sistemden daha güvenli olduğunu anlattı. Rus tasarımı santrallerdeki güvenlik özellikleri hakkında bilgi veren Milko Kovachev, şunları anlattı:
"Rus tasarım yöntemi, dış tehditlerde ya da doğal afetlerde, özellikle deprem gibi doğal afetlerde şu şekilde önlemleri devreye alır: Bileşenlerin eskalasyonları ve kurulumları, genelde emniyetle alakalı olur ve yine bu bağlamda da 0.1 PCE baz alınır. Bu da son derece önemli, tasarım esnasında bizim eklediğimiz bir özelliktir. Ve bu sayede de, bir deprem olması durumunda bu santrallerde önemli bir değişiklik meydana gelmez. Spesifik bazı alanlara dayanır ve bu şekilde, bina da yıkılmaz. Bu santrallerin tasarımları, üzerlerine uçak düşmesi olasılığı da hesaba katılarak yapılıyor. Mesela, bu santraller, 400 bin tonluk bir uçağın ağırlığına dahi dayanıklı olarak inşa ediliyor."
SON TEKNOLOJİ, DİJİTAL SİSTEMLER
"Bu santrallerde, dünyadaki son teknoloji standartları kullanılıyor. Diğer önemli bir özellik ise dijital sistemler özelliği. Bu tasarımlar, çeşitli analog sistemler ve yine yedekleme sistemleriyle de destekleniyor. Savunma sektörü çeşitli ve güvenlik sistemleri de bu bağlamda çeşitli. Bu, reaktif kontrolünden başlıyor, soğutma radyoaktif materyalleri ve konfirmana kadar ilerliyor.
VVER SANTRALLER, ELEKTRİK GÜCÜ OLMADAN UZUN SÜRE SOĞUTMA YAPABİLİYOR
"Tüm yeni VVER santralleri, elektrik gücü olmadan uzun vadeli soğutma sağlayabiliyor ve sıcaklık boşaltımı gerçekleştirebiliyor. O yüzden burada başka bir güce ihtiyaç duymadan, soğutma gerçekleştiriliyor. Hatta bunun, çekirdekten erime kazalarından bile koruma sağladığını söyleyebiliriz".
Kovachev, AES-92 tasarımın Ürdün ve Lübnan'da tercih edildiğini, İran ve Hindistan'da kullanılmış bir santral olduğuna işaret ederek, tasarımın ayrıca 2014 yılında "yılın projesi" seçildiğini kaydetti.
Rus nükleer uzmanı, Akkuyu'da kurulması planlanan VVER-1200 (AES 2006) reaktörünün, AES-91/92 tasarımlarının gelişmiş versiyonu olduğunu da sözlerine ekledi.
AKKUYU'NUN 2015 AJANDASI YOĞUN
Akkuyu Nükleer AŞ Lisanslama Sorumlusu Dmitriy Pokidysev, Akkuyu Nükleer Santrali için verimlilik ve güvenlik alanında Rus tecrübesini kullandıklarını belirterek, "4 üniteden oluşacak Akkuyu Nükleer Santralı 3 artı nesil uygulamasına göre, son teknoloji ve tüm ileri güvenlik önemleri ile inşa edilecektir" dedi. Pokidysev, her ünitede VVER 1000 tipinin kullanıldığı Rusya'dan farklı olarak, Akkuyu'da daha üstün ve ileri bir enerji sistemi teknolojisi kullanılacağını vurguladığı konuşmasında, Türkiye'deki çalışmalarında gelinen aşama konusunda şu bilgileri verdi:
"Akkuyu sahasında yaptığımız araştırmalar sonuçlandı. Teknik tasarım tamamlanırken, güvenlik analiz raporu da hazırlandı. Burada arazi parametrelerini araştırdık. Bu değerlendirme raporumuz onaylandı. Bu yıl, önümüzde oldukça zor ve bir o kadar da önemli bir takvimimiz var. TAEK'in saha araştırma raporlarımızı onaylaması ile birlikte, aynı zamanda inşaat ruhsatlarını alacağız. Eylül ayında geçici inşaat ruhsatımızı TAEK'ten almayı planlıyoruz. Reaktörün inşaatına ise 2017 yılında başlamayı hedefliyoruz."
Zirvede sunum yapan Rusya Ulusal Nükleer Araştırmalar Üniversitesi MEPhI 3. sınıf öğrencisi Coşkun Karadaş, Türkiye'nin ilk nükleer santralinin Türk mühendisleri olarak yetiştirildiklerini söyledi. 1942 yılında kurulan MEPhI Üniversitesi'nin Moskova'da bulunan mühendislik alanında dünyaca ün yapmış devlet üniversitesi olduğunu vurgulayan Karadaş, proje kapsamında Rusya'da 600 Türk öğrencinin eğitilmesinin planlandığını anlattı.
Türkiye'nin yaklaşık 50 yıldır süren nükleer enerji serüveninin, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile gerçeğe dönüştüğünü ifade eden Karadaş, Erciyes Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği okurken karşısına bu fırsatın çıktığını belirterek, "İyi ki bu fırsatı değerlendirmişim; bugün Rusya'da eğitim kararı verdiğim için çok memnunum" dedi.
MEPhI'de Türkiye'den 250'yi aşkın öğrencinin eğitim gördüğünü, bu yıl da 80 öğrencinin daha eğitim için Rusya'ya gideceğini, yine bu yıl ilk defa 30 öğrencinin St. Petersburg Politeknik Devlet Üniversitesi'nde eğitim görme fırsatını yakalayacağını anlatan Karadaş, şunları söyledi:
"1 yıl hazırlıkla birlikte toplam 5,5 yıl uzmanlık eğitimi alıyoruz. 3. sınıftan itibaren yaz dönemlerinde uygulamalı stajımız var. Kendimizi şanslı hissediyoruz. Türkiye'nin kurulacak ilk nükleer santralinde çalışacak ilk Türk mühendisler olacağız ve bu bizi çok heyecanlandırıyor. Eğitim sürecimiz boyunca Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Akkuyu Nükleer A.Ş ve Rus Devlet Şirketi Rosatom'un büyük katkılarını görüyoruz. Onların desteğini ve gücünü her zaman arkamızda hissettik. Bu da bize güven veriyor. Türkiye'nin ilk nükleer mühendisleri olarak göreve hazırız. İlk Nükleer Santral da bize emanet…"
ÜNİVERSİTELER HENÜZ BİLİNÇLENMEYE BAŞLADI
İstanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Enerji Bilgilendirme Müdürü Dr. Senem Şentürk, hükümetin nükleer konusunda Akkuyu Nükleer Santrali Projesi'nin arkasında durduğunu söyledi.
Üniversitelerin nükleer enerji konusunda bilinçlendirme çalışmaları yürüttüklerini vurgulayan Senem Sentürk, "Türkiye hükümeti, Akkuyu'ya destek veriyor. Halk ise nükleer konusunda bilinçli değil ve kulaktan dolma bilgilerle yorum yapıyor. Nükleer konusunda oluşan yanlış mitlerle mücadele ederek en aza indirmeye çalışıyoruz. İTÜ BM'de hem çocuklarımıza eğlenceli bir ortam hazırlayarak nükleer konusunda bilgilendiriyoruz, hem de yüksek öğrenime yönlenecek öğrencilere nükleer alanında bilgiler veriyoruz. Üniversiteler yeni yeni bilinçlenerek, öğrencileri nükleer konusunda yüksek mühendis olması için yönlendiriyor" diye konuştu.