22 Mart 2010'da Suriye gazeteleri birgün önce kutlanan Nevruz'a dair haberlere ve fotoğraflara ‘Nevruz kutlandı' başlıkları ile yer verdi. BAAS ideolojisinin, Arap Birliği ve Araplaştırma politikasından doğrudan etkilenen Suriye Kürtlerinin anadil ve etnik yapıya dair haklar bir tarafa onbinlerce Kürt'ün kimliğinin bile olmayışı gibi sorunları vardı.
2004'te Kamışlı ayaklanmasının kanlı bir şekilde bastırılması gibi Kürtler arasındaki her siyasi-toplumsal hareketin şiddetle bastırılmasının yanı sıra ülke genelinde yatırım ve kalkınma planlamalarında yapılan büyük hatalar, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeleri de doğrudan etkiledi.
Nevruz'da halay çekenlerin fotoğrafları Baas ve Teşrin gibi gazetelerin manşetlerinde ve neredeyse yarım sayfa kullanılsa da Kürtlerin yaşadığı kasabaların Kürtçe isimlerini Kürtlerden başka kullanan da bilen de pek yoktu. Mesela Kürtlerin Kobani, Şam'ın Ayn El Arap dediği kasabanın Kobani adıyla anılması IŞİD saldırılarına haftalarca direnmesi ile başladı.
Şam'da şimdilerde gerek basında gerekse resmi açıklamalarda hem Kobani kelimesini hem de Ayn El Arap'ı duymak mümkün.
‘SÜRECİN KAZANANI KÜRTLER OLACAK' YORUMUNU ŞAM'DA SIKLIKLA DUYMAK MÜMKÜN
Ayaklanmanın 4.yılını geride bırakan Suriye'de ‘Sürecin kazananı Kürtler olacak' değerlendirmesi de, Şam'da sıklıkla duymanın mümkün olduğu bir yorum. Peki nasıl bir kazanım? ‘Suriye Kürtleri bağımsız devlet kuracak', ‘Suriye Kürtleri özerklik elde edecek' gibi birçok yorum ve tahminin yapıldığı bu süreçte, YPG gibi Kürtlerin silahlı oluşumları ile Suriye ordusu arasında yardımlaşma olup olmadığı da çokça tartışılan konulardan.
Esad yönetiminden gelen bütün açıklamalarda ‘Suriye'nin toprak bütünlüğü ve Suriye Kürtlerinin toplumun bir unsuru olduğu' vurgusu yapılıyor.
Nitekim Sputnik'in sorularını yanıtlayan Suriye Enformasyon Bakanı Ümran Zobi de, "Suriyeli Kürtler Suriye halkının bir parçasıdır ve sadece ülkenin kuzeydoğusunda değil Halep, Humus, Lazkiye ve Şam'da da varlar" dedi. Bağımsızlık ya da özerklik gibi girişimleri ‘kabul edilemez' olarak nitelendiren Zobi'ye göre, "Suriye bir bütün ve parçalanamaz, egemenlikten taviz verilemez."
"Şam'ın Suriye Kürtleri için uzun vadede yaklaşımı ne?" sorusuna karşılık Zobi, özerk bir yapının sözkonusu olamayacağını yineleyerek mahalli idareler kanunun ve uygulamasının geliştirilebileceğini söyledi.
MERKEZİYETÇİLİĞE ELEŞTİRİLER ARTTI
Ülkedeki merkezden idare ve gücün merkezde toplanmasına dayalı yönetim anlayışı bir süredir eleştiriliyor. Suriye içindeki bazı siyasi partiler bu anlayışın ülkenin kalkınmasına olumsuz etki yaptığını, bireylerin topluma ve ekonomiye katılımını engellediğini, Şam'dan yüzlerce kilometre uzaktaki bir bölgenin ihtiyaçlarının, önceliklerinin belirlenmesi konusunda büyük hatalar yapılmasına neden olduğunu savunuyor.
Merkezden yönetim anlayışını eleştirenler arasında, ‘bu anlayışın farklı etnik ve dini yapıların bulunduğu toplumu tek tipleştiren resmi ideoloji' çerçevesinde yürütüldüğünü savunanlar da var.
MAHALLİ İDARELER KANUNU VAR AMA…
Aslında Suriye'de halihazırda bir mahalli idareler kanunu var ancak bütün yetkilerin merkezde toplandığı yönetim anlayışı nedeniyle mahalli idareler kanunun kendisi mahalli idareleri doğrudan merkeze bağlıyor.
On yıllardır şartlara göre yeniden düzenlenmeyen yasanın ülkenin farklı bölgelerindeki ihtiyaçlara göre yeniden gözden geçirilmesi gerektiği yönündeki görüş birçok çevrede dile getirilse de içeriğe dair henüz bir çalışma yapılmış değil.
USİ: 2011'DEN BERİ ŞAM'IN KÜRT POLİTİKASINDA SOMUT AÇILIM VAR
Kürt siyasetçi Ömer Usi, milletvekili ve aynı zamanda Ulusal Diyalog Komitesi'nin de bir üyesi. Şam'da yarın kutlanacak Nevruz'un hazırlık toplantısı sırasında Sputnik'in sorularını yanıtlayan Usi, "Suriye Kürtlerinin 50 yıldan fazladır şovenist politikalara maruz kaldığını, kültürel, siyasi ve sosyal haklarından mahrum edildiklerini" vurguladı.
‘Suriye Kürtlerinin marjinalleştirildiğini ve zaman zaman ayrımcılığa da maruz kaldığını' anlatan Usi, "Krizin başlamasından bu yana özellikle Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı kastederek söylüyorum, yönetimin Kürt politikasında somut bir açılım var" diyor.
Usi'ye göre, açılım çerçevesinde 100 binden fazla Kürt kimlik aldı, Şam Üniversitesi'nde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümü açıldı, medya içinde de Kürtlerin kendilerini ifade edebileceği bir alan oluştu.
Artık medyada ya da Suriye meclisinde Kürtçe konuşabildiğini ve Kürtlerin sorunlarını anlatabildiğini belirten Usi, ‘açılım ve somut adımlar olsa da daha fazlasını istediklerini' de vurguladı.
‘KÜRTLERİN İKİNCİ ETNİK UNSUR OLARAK KABUL EDİLMESİNİ İSTİYORUZ'
Usi, "Anayasının değiştirilmesi ve Kürtlerin ikinci etnik unsur olarak kabul edilmesini istiyoruz. Kürtlerin toplum hayatına tam olarak katılabilmesini, bütün devlet müesseselerinde yer alabilmelerini ve seslerini duyurabilmelerini istiyoruz. Kürtleri temsil edecek partilere izin verilmesini istiyoruz" dedi.
SURİYE KÜRTLERİ DENGELİ BİR POLİTİKAYI TERCİH ETTİ Suriye’de 2011 yılında başlayan ayaklanma Kürtler için de yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Siyasi çevrelerin ‘Önce Kürtler ayaklanır’ yorumlarının aksine, Suriye Kürtleri ayaklanmaya taraf olan siyasi ve askeri aktörlerin hepsine karşı dengeli bir politika yürütmeyi tercih etti. ‘Aktörlerle ne dost oldu ne de düşman’ şeklinde özetlenebilecek bu politika Esad yönetimi ile de zorunlu bir uzlaşma doğurdu. Esad yönetimi ve Suriye ordusu ülkenin birçok yerinde savaşacak durumda değildi, Kürtlerin Şam’a karşı cephe açmaması Suriye ordusunu ülkenin kuzeyinde diğer bölgelere göre nispeten rahatlattı. Buna karşılık Suriye Kürtlerinin kuzeyde Türkiye sınırı, güneyde (Suriye içinde) Suriye ordusu arasına sıkışmış şekilde birkaç cephede silahlı mücadele yürütme ve başarılı olma ihtimali pek mümkün görünmüyordu. Buna ek olarak Irak ve Suriye Kürtleri arasındaki çatlaklar Suriye Kürtlerinin yürüttüğü politikalarda etkili olan faktörler arasında. |
‘ARAP' KELİMESİNİ İÇEREN İFADELER GELECEKTE YÖNETİMLE TARTIŞILACAK
Öte yandan BAAS'ın Araplaştırma politikasının simgelerinden olan Suriye Arap Cumhuriyeti ile Suriye Arap Ordusu gibi isim ve tanımlar da, ayaklanma süreci ile birlikte tartışılmaya başlanan konular arasında. Özellikle Arap milliyetçiliğinin yerini Suriye milliyetçiliğine bırakmaya başlaması ile birlikte ülkenin ve ülkedeki kurumların isimlerinde geçen Arap kelimesinin çıkarılması gerektiği savunuluyor.
Usi, bu tartışmaya ilişkin ise ülkenin bir krizden geçtiğini hatırlattıktan sonra, "Bunu (Arap kelimesi) gelecekte Suriye yönetimi ile tartışmak üzere bir kenarda tutuyoruz" yorumunu yaptı.
Peki Şam'daki bir Kürt siyasetçi ülkedeki Kürtlerin geleceği için ne düşünüyor? Usi, özerklikle merkezden idare anlayışı arasında bir modelin geliştirilmesi gerektiğini söylüyor.
"Şu ana kadar Kürt bölgelerinde ve diğer bölgelerde gördüğüm örneklerden yola çıkarak söylüyorum ki, yerel yönetimin olması gerekir. Halkın rahat edebilmesi için özerklikle mekezi idare arasında bir yolun bulunması gerek" görüşünü savunan Usi, Kürt bölgelerindeki kantonları örnek veriyor.
Ülkenin kuzeyindeki Kürt bölgelerinde çatışmalara ve kantonlar arasındaki bağlantıların IŞİD gibi yapılar nedeniyle kopmasına rağmen bir süredir işlevsel olan 3 kanton bulunuyor. Usi, bölgedeki boşluk sonucu ortaya çıkan kantonların mahalli idare anlayışı çerçevesinde çok önemli bir tecrübe olduğunu vurgulayarak "Bu tecrübe diğer bölgeler için konuşulabilir, genişletilebilir, genelleştirilebilir" ifadelerini kullandı.
Suriye ordusu ile Suriye Kürtleri arasındaki ilişki de birbirine zıt yorumların ve açıklamaların yapıldığı konulardan biri. Kürt gruplar ‘Suriye ordusu ile ilişkilerinin ve yardımlaşmanın olmadığını' belirtirken, Şam'dan yapılan açıklamalarda ‘yardımlaşma olduğu' vurgusu yapılıyor.
ZOBİ: BAZI MUHALİF KÜRTLER BUNU İTİRAF ETMESE DE BU BÖYLE
USİ: BİZ KÜRTLER BUNU İNKAR ETMEMELİYİZ
ŞAM'DAKİ NEVRUZ KUTLAMALARI ÜLKEDEKİ TÜM KESİMLERİ YANSITACAK
Şam'daki Kürtler yarın Nevruz kutlamalarına hazırlanırken, Usi de Suriye'nin başkentindeki etkinliklere ülkedeki bütün kesimlerin katılacağını vurguladı.
Usi, "Araplar, Kürtler, Ermeniler, Türkmenler, Aleviler… Suriye'deki bütün kesimleri etnik ve dinsel olarak temsil edecek sanatsal bir gösteri sunacağız. Asuri, Süryani, Keldani, Arap, Kürt… Tüm bu kesimleri yansıtan bir aktivite olacak. Kitlelerin katılmasını bekliyoruz. Hükümetten ve parlamentodan resmi katılım da olacak. Bu da Suriye yönetiminin Kürtlerin haklarını resmi olarak tanıma açılımının bir parçası" diyor.
Şam'ın Kürtlere yönelik politikasında 5-10 yıl öncesine göre dikkat çekici değişiklik olduğu açık. Suriye Kürtleri açısından süreç neye evrilir, Şam'ın Kürt açılımı ülkeyi her yönüyle saran kriz dönemi ile sınırlı zorunlu bir uzlaşı olarak mı kalır bilinmez ancak ülkeyi her açıdan olumlu-olumsuz etkileyen 2011 Kürtler için de yeni bir dönemin başlangıcı oldu.