Kafkassam Başkanı Hasan Oktay, Erdoğan’ın Ukrayna’ya yapmayı planladığı seyahatin, bölgedeki siyasi tansiyonu ve savaş atmosferini yumuşatmaya yönelik olarak okunması gerektiğini düşünüyor.
"Erdoğan-Putin görüşmeleri Ukrayna krizinden sonra daha da sıklaştı ve dostluğa dönüştü. Bunu Erdoğan-Putin dostluğundan öteye getirip Rusya-Türkiye iyileşmesi sürecinde daha sağlıklı bir zemine oturtmak gerekir. Zira Ukrayna krizi bölgesel kriz olmaktan ziyade bir dünya savaşını tetikleyebilecek pozisyonda. Bu bağlamda Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti beklenen barışın daha sağlıklı bir şekilde bölgeye gelmesi için avantaj olabilir. Ayrıca bilindiği gibi Ukrayna’da bir iç savaş söz konusu. İç savaşın gelindiği noktada, dünya kamuoyuna Rus işgali gibi yansıtılmakta ve böylece de Rusya’ya karşı dünyada bir cephe oluşturulmaya çalışılmakta. Aslında Ukrayna’nın iç karışıklığını iyi okuyamayan ve Rusya’nın bölgede güç olmasını engellemeye çalışan Batılı devletlerin uyguladığı bir strateji bu. Bu stratejiyi ortadan kaldırabilmek, Ukrayna krizini daha da daraltabilmek ve krizi sağlıklı bir çözüm sürecine oturtabilmek için Erdoğan'ın bölgeye yapacağı ziyaret oldukça önemli."
"ESAS OLAN ASKERİ DENGENİN KORUNMASI"
Ukrayna, Türkiye açısından Karadeniz bölgesinde bulunan çok önemli komşusu. Onun için ekonomik ve siyasi alanda karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi çok doğal. Öte yandan bu hafta başında NATO ülkelerinin Karadeniz’de deniz tatbikatı başlatması ve Ukrayna yönetiminin ABD’den askeri alanda yardım istemesi, Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretinde askeri alanda işbirliği konusunun göndemde olup olmadığı sorusunu doğurdu.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu uzmanı Habibe Özdal, Türkiye’nin Karadeniz’de herhangi Batılı bir ülkenin askeri varlığını artıracak şekilde durumun değişmesini istemeyeceği görüşünde.
"Türkiye bir NATO üyesi. Ukrayna’nın güvenliğine yönelik NATO üyesi ülkelerden daha önce bir yardım, eğitim desteği talep edilebileceği ifade edilmişti. Türkiye açısından meselenin askeri yönüyle çok fazla öne çıkarılmak istenmediğini biliyoruz. Çünkü Karadeniz’in güvenliği ve istikrarı çok uzun yıllara dayanan bir durum. Bu açıdan da aslında her ne kadar Kırım’ın ilhakıyla dengeler Rusya lehine ve belki Türkiye ve diğer bölge ülkelerin aleyhine değişmiş olsa da, Karadeniz’in herhangi Batılı bir ülkenin askeri varlığını artıracak şekilde buradaki durumun değişmemesi hayati önemde. Diğer taraftan Türkiye bir NATO üyesi ve dolayısıyla NATO üzerinden kendisine düşen sorumluluğu tabii ki yerine getiriyor. Ama burada esas öne çıkarılmak istenen yön askeri değil. Diplomatik bir çözümden yana tabii ki. Bu bakımdan hukuki bağılıcılık itibarıyla Ukrayna’nın toprak butünlüğü destekleniyor.
KIRIM MESELESİ
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü uzmanı Tuğçe Varol’a göre, Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti Türkiye ve Rusya ilişkilerini gözardı ederek yapılamaz ve Kiev’de yapılacak açıklamalar iki ülke ilişkilerini bozacak şekilde olmayacak.
"Türkiye ve Ukrayna Karadeniz’de iki komşu ülke, birbirlerini görmezden gelemezler. Ancak benim bu ziyaretten beklediğim husus Kırım meselesi. Kırım, Türkiye’nin hassas mevzusu. Türkiye, Kırım’da artık yavaş yavaş Rusya ile aynı frekansa girmiş durumda. Acaba Ukrayna gezisinde Kırım mevzusu bahane edilerek seçimlere ve Türkiye’nin iç politikasına yönelik bir cümle kullanılacak mı? Bunu merak ediyorum. Çünkü bunun da bir geçerliliği olmayacak. Yani Türkiye ve Rusya ilişkilerinin ne boyutta olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin şu anda en önemli partnörü olduğunu biliyoruz. Yani küsme ve ilişkileri azaltma şansı yok. O nedenle ben Türkiye ve Ukrayna ekonomik ilişkilerinden çok, kültürel meselelerde nasıl açıklamalar yapılacağını merak ediyorum."