Filiz ve Rüzgar, monoton iş temposuna ve tüketime odaklı hayat tarzına meydan okuyan iki genç. Hayat tarzlarını, daha az tüketimi amaç edinen, parayla mümkün olduğunca az temasa geçen ‘freeganlık' esasına göre kurgulamışlar. Çünkü ekonomik sistemin dışında kalıp, paraya ihtiyaç duymadan kendi kendilerinin efendisi olabilmeyi, özgürce yaşayabilmeyi istiyorlar. Cep telefonları yok. Üzerlerindeki eşyaları ya gezdikleri bir ülkede bulmuşlar ya da kendilerine hediye edilmiş. Gerektiğinde çöpten besleniyorlar, çöpten yemenin değil çöpe onca yiyecek atmanın anormal olduğunu düşünüyorlar. Hatta soyadı olarak tercihleri de "çöpçü" kelimesi…
Filiz ve Rüzgar, ulaşım şekli olarak fosil yakıt tüketmediği için bisikleti tercih ediyor. Üstelik bisiklet onlar için sadece yol aracı değil; aynı zamanda sevdikleri işi yapmalarına fırsat sunan bir araç. Bisikletli Sahaf adını verdikleri oluşum ile ikinci el kitap satışı yapıp hem karınlarını doyurabiliyor hem de istedikleri şekilde yaşayabiliyorlar.
Ütopik ve uygulaması çok zor gibi görünen bu yaşam şekli, onlar için imkansız değil. Filiz, hayatı bu şekilde yaşamanın değil, kuralların dışına çıkma cesaretini gösterebilmenin zor olduğunu söylüyor: "Hepimiz onaylanma içgüdüsüyle yaşadığımız için, kurallar dışına çıktığı zaman bir korku basıyor insanı ve bunları hayata geçirmek çok zor geliyor. Halbuki satın almaya ihtiyaç kalmadan ücretsiz tüketimlerle hayatı idam ettirebilmek, çok basit."
Geçen yıl ekolojik Avrupa turuna çıkıp bisikletle 17 ülke gezen Filiz ve Rüzgar, şimdi Türkiye'yi gezmek için yollara düştü. İki genç, 9 aylık yolculukları boyunca hem yolda olmanın özgürlüğünü yaşayacak hem de kaybolmaya yüz tutan masal ve yerli tohumları derleyecek.
Sıra dışılığını sadeliğinden alan bu yaşam tarzının kahramanı Filiz, hikayelerini Sputnik'te Süheyla Demir'in sunduğu Radyo Sohbetleri Programı'nda anlattı.
Neden böyle bir yaşam tarzını tercih ettin, daha öncesinde nasıl yaşıyordun?
Bu yaşam tarzı aslında düzenin bir sonucu olarak ortaya çıktı belki de. Öğrenciyken çok çalışıyordum hepimiz gibi. Sonra bundan sıkıldığımı fark ettim. Çünkü çalıştığımda zamanım bana ait olmuyordu. Sevdiğin şeyi yaparak da para kazanabilirsin, aslında Bisikletli Sahaf'ta yaptığımız şey bu. Sevdiğimiz şekilde yaşıyoruz, sevdiğimiz işi yapıyoruz ve karnımızı da bir şekilde doyurabiliyoruz. Bunu gördükten sonra kendime daha da güvenmeye başladım. Bu konuda attığım adımlar daha sağlam oldu. Bu yüzden bu şekilde bir hayat yaşadığım için memnunum.
AZ TÜKETİME DAYALI BİR YAŞAM: FREEGANLIK
Rüzgar ile kendinizi freegan olarak tanımlıyorsunuz. Nedir freeganlık?
Freeganlık az tüketimi amaç edinmiş bir yaşam tarzıdır. Gerekmedikçe parayla çok işi olmayan insanların benimsediği bir hayat tarzı. Örneğin biz Avrupa turumuzda spazarların bitiş vakitlerinde pazarlara giderek, çürümüş meyve ve sebzeleri toplayarak karnımızı doyurduk. Pastanelerden bayat ekmek, simit gibi yiyecekler istedik. Bu tarz örneklerle hayatımızı geçirdik. Freeganlık için az tüketimi amaç edinmek diyebiliriz kısaca.
"ASIL ZOR OLAN ONAYLANMAMA KORKUSU YENMEK"
Modern yaşamın dikte ettiği sistem bizi o kadar kuşatıyor ki, sizin yaptığınızı hayata geçirmek çok zor gibi geliyor. Gerçekten zor mu böyle yaşamak, yoksa istense yapılabilir mi?
Zorluğu bence şuradan kaynaklanıyor; hepimiz onaylanma içgüdüsüyle hareket ettiğimiz için toplumun belirlediği kuralların dışına çıktığımız zaman onaylanmıyoruz, reddediliyoruz ya da kötü sözlerle rencide edilebiliyoruz. O yüzden kurallar dışına çıktığı zaman bir korku basıyor insanı ve bunları hayata geçirmek çok zor geliyor. Halbuki çok basit, temel ihtiyaçlardan bahsediyoruz. İhtiyacımız olan şeyleri satın almak, satın almaya ihtiyaç kalmadan ücretsiz tüketimlerle hayatı idam ettirebilmek çok basit aslında. Zor olan, sadece diğer insanlar seni onaylamadığı için korkuyor olma hissini yenmek.
"AMACIMIZ YOLDA OLMAK"
Geçen yıl Ekolojik Avrupa Turu'na çıktınız. Sadece bisikletle 17 ülkeyi dolaşmışsınız. Yola çıkarken neyi amaçlamıştınız?
Yola çıkarken amacımız ‘yolda olmaktı' öncelikle. Bisiklet sürebilmek, ama bunu et yemeden yapmak istiyorduk. Çünkü vejetaryen besleniyoruz ve bunun toplumsal bir yanı olduğu için bunu duyurmak istedik. Yola çıkarken yanımızda getirdiğimiz eşyaların hepsi insanların fikrimizi beğendiği için bize hediye ettiği ekipmanlardan oluşuyordu. Turumuz, aslında çok güzel kolektif bir durumun dışavurumu oldu. Öncesinde yanımızda çok az bir para vardı. Son iki ayımız parasız geçti.
Sıkıntı çekmediniz mi?
Başlarda günümüz sürekli parayla geçtiği için herkes gibi biraz zorlanmadık değil. Ama sonrasında insanların yardımıyla ve şehre geldiğimiz zaman özellikle çöpten bulduğumuz aşırı yiyecekler karşısında şaşkınlığa düştük. Bizim karnımızı doyurmaya yetti. O yüzden en temel ihtiyaçlarımızı karşıladığımızı gördükten sonra aslında o kadar da zor olduğunu düşünmedik. Bu yolculuğun sonlanması da zaten bunun en büyük kanıtı.
"ÇÖPTEN BESLENMEK DEĞİL, İSRAF ETMEK ANORMAL"
Dünyada gıda bulamayan, gerektiğinde çöpten beslenen bir sürü insan var. Yani bu aslında hayatın gerçeği, öyle değil mi?
Evet, çok doğru bir noktaya değindin aslında. Bizim yaptığımız anormal bir şey değil. Aslında bunu ilginç bulup, bunun üzerine konuşmak trajikomik bir şey. Bunun üzerine konuşacağımıza belki tartışmalıyız. Çünkü zaten çöpten beslenen insanlar var. Bu bize aslında bir utanç vermeli, çünkü çöpe o kadar çok yiyecek ya da giyilebilecek kıyafet atıyoruz ki… O kadar büyük bir tüketim var ki, zaten satın almana gerek kalmadan bunları bulabilirsin. O yüzden bunların üzerine düşünmemiz gerekiyor. Biz sadece bu şekilde bir yansıma yarattık. Bizim yansımamız umarım bize bu şeyleri tartıştırır, düşündürtür.
BİSİKLETLİ SAHAF PROJESİ
Bisikletli Sahaf, projesinden bahseder misin biraz? Nasıl ortaya çıktı? Nasıl işliyor?
Bisikletli Sahaf, Avrupa turumuzun devamı oldu aslında. İstanbul'a geldiğimiz zaman şehirde yaşamak pek istemiyorduk. Ama bir süre burada durmamız gerekiyordu. Biz de bu süreyi hem sevdiğimiz hem de fikirlerimizi yansıtabileceğimiz bir şeyler yaparak geçirelim istedik. Elimde kitaplar vardı ve ikimiz de bisiklet kullanıcısıydık. İkisini birleştirmek istedik. Bisiklet kullanarak fosil yakıt harcamayacağız, trafikte gürültü yaratmayacağız, spor yapacağız düşüncesiyle hareket ettik. Bu şekilde kitapları adrese ulaştırıyoruz. İkinci el kitap satarak da yenisinin alınmasını, ağaçların kesilmesini önlüyoruz. Bu gibi noktalara değinerek yola çıktık. Sevdiğimiz işleri yaparak para kazanabildiğimizi göstermiş olduk.
Peki Bisikletli Sahaf'a ilgi var mı, kazancınız yetiyor mu?
İlgi var, evet. İnsanlar fikrimizi çok beğeniyorlar. Zaten parasal anlamda da bunu yapmamızın amacı, daha sonraki yolculuklarımıza bir kaynak oluşturmak. Örneğin Türkiye turu yapacağız. O tür için gerekli malzemeleri toplamak üzere bu kitapları satıyoruz. Çok büyük şeylere ihtiyacımız olmadığı için de gayet yetiyor.
Elinizde ne tür kitaplar var?
Elimizde her alandan kitap var; tarih, felsefe, edebiyat, tiyatro kitapları… İlk başta kendi kitaplarımızı satarak başladık. Daha sonra bitpazarlarını gezdik. Daha sonra insanlar Bisikletli Sahaf'ı duydukça bize kitaplarını vermek ya da satmak istediler. Bu şekilde kitaplarımız çoğaldı. Kitapları almak isteyenler, bisikletlisahaf.com üzerinden iletişim bölümümüze giriyorlar, orada adreslerini, uygun saatlerini ve istedikleri kitapları söylüyorlar. Biz onlara getiriyoruz.
TÜRKİYE'Yİ BİSİKLETLE GEZİP TOHUM VE MASAL TOPLAYACAKLAR
Mart başında Türkiye yolculuğuna çıkıyorsunuz. Üstelik çok güzel bir amaç için; bisikletle il il, köy köy gezip buğday ve masal toplayacaksınız. Bu yolculuğu anlatır mısın biraz?
Amacımız 9 ay Türkiye'yi bisikletlerimizle gezip, masal toplamak ve tohum takası yapmak. Hem organik tohum hem de masallar kaybolmak üzereler. Çünkü masallar artık anlatılmıyor ve yerli tohum maalesef sadece takasla sürdüğü için pek fazla yaşama şansı olmuyor. Biz de kaybolan değerlere karşı olduğumuz için bunları hatırlatmak istedik. Umarız ki unutulmaya yüz tutmuş masallarımızı derleyebilir, kayıt altına alabiliriz. Tohumlarımızı da elden ele ulaştırabiliriz. Bunları el birliğiyle başarabiliriz diye düşünüyoruz.
Yaptıklarınız "belki de başka bir hayat mümkün" ilhamını veriyor…
Evet, biz de buna inanıyoruz. Çünkü hikayemizi duyan insanlardan gelen tepkilerden gördüğümüz kadarıyla, herkes bir yerinden tutmak istiyor bu yolculuğumuzun. Kimi "bende masal var, bize de gelin" diyor, kimi "tohum var bende, takas yapalım" diyor. Bu gibi fikirlerin insanlar tarafından hep güzel karşılandığını gördükten sonra biz de inanıyoruz; "Başka şekilde bir yaşam daha mümkün" diyoruz.
Peki size yardım etmek isteyenler neler yapabilir?
Masalları bulmamız konusunda yardım edebilirler. Çünkü masallar artık anlatılmadığı için bulunması o kadar kolay olmayacak. Köy öğretmenleri, öğrencileriyle birlikte veya üniversitelerin ilgili bölümleri bize yardımcı olabilirler. Bunun dışında yol ekipmanları konusunda bazı ihtiyaçlarımız var. Örneğin bir çadıra ve masalları kayıt altına alabilmek için bir kameraya ihtiyacımız var. Eğer kullanmadıkları eşyaları varsa bu şekilde de yardımcı olabilirler veya sadece fikirlerimizi insanlara anlatabilirler.