Bağcı: Fransa heyetinin Şam ziyareti, Türkiye'nin elini zayıflattı

Suriye'de siyasi krizin sona ermesini talep eden Fransa iktidar ve muhalefet partilerinden dört milletvekili ile bir senatör Şam'a giderek Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüştü. Paris yönetimi, görüşmenin kişisel bir girişim olduğu vurgusunu yaparken, Şam'a giden heyetten temasların çok iyi geçtiğine dair açıklama geldi. Fransa'nın saygın gazetesi Le Monde, 'hükümetten bağımsız' düzenlenen bu ziyaretle "Paris'in, Şam politikasındaki tavır değişikliğinin kanıtlandığını' vurguladı. Haberde, değişim talebinde bulunan siyasilerinin sesinin, Charlie Hebdo saldırısından sonra daha gür çıktığının altı çizildi.

Peki Paris üzerinde durulduğu gibi Suriye'de bir politik değişikliğe mi gidiyor? Paris merkezli bu güç oyununa ABD nasıl bir reaksiyon verebilir? Fransa'nın değişmekte olan Beşar Esad paradigması Moskova ve Ankara gibi aktörler açısından ne ifade ediyor? ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof.Dr. Hüseyin Bağcı konuyu Sputnik Haber Ajansı'na değerlendirdi.

"AVRUPA, ESAD KARŞISINDA GERİ DÖNÜŞ POLİTİKASI UYGULUYOR"

"Bu sadece Fransa'nın değil, Avrupa Birliği'nin de bir politika değişikliği olarak görülmeli, çünkü Fransa bu çerçevede tek başına hareket etmiyor" diyen Bağcı, ABD'den sonra Avrupa'nın da Beşer Esad'ın kalıcı olduğu yönünde bir izlenimde olduğunu ve bir geri dönüş politikası uyguladığını ifade etti.

Özelde Fransa'nın, genelde ise AB'nin, Suriye ile ilişkiler kurmaya niyetli olduğunu kaydeden Bağcı'ya göre, Fransa dahil olmak üzere AB'nin diğer ülkeleri önümüzdeki günlerde Şam'daki büyükelçiliklerini açacaklar.

Fransa'nın bu girişiminin uluslararası alanda Esad'ın elini güçlendirirken Türkiye'nin elini zayıflatan bir politika olduğunu söyleyen Bağcı, "Fransız hükümetinin bilgisinin dışında bir ziyaretin yapılması söz konusu değil. Bu hem AB'nin, hem Fransız hükümetinin ortaklaşa tavrıdır. Avrupa'da özellikle Fransa'da radikal laiklerin, büyük baskısı olduğunu görmek lazım. Beşar Esad'ın Avrupa'daki radikal sekülerlerin desteklediği kişi haline gelmesi ilginç. AB'de bir politika değişikliği var, Esad'ın lehine bir gelişme var ve Ortadoğu'daki dengeler içerisinde şimdi yeni baştan bir yapılanmanın olduğunu gözlemliyoruz" diye konuştu.

"ESAD'IN GÜÇLENMESİ, KREMLİN'İN LEHİNE OLACAK"

Bu girişimin transatlantik ilişkilerde önemli bir çatışma veya gerginlik olarak da görülebileceğinin altını çizen akademisyen, ABD'nin konuya ilişkin tavrını ise şu şekilde yorumladı: "Avrupa zaten Ortadoğu'ya yönelik olarak hiçbir zaman ABD ile eşdeğer bir politika yapmamıştır. Fransa zaten Suriye'nin kontrolünü İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar elinde tutan bir ülkeydi. Ayrıca ABD de Eğit-Donat anlaşmasını imzalarken sayıyı çok az tuttu. Yılda 500-600 kişi yetiştirerek Beşar Esad'ı devirmek mümkün değil. O işin şov kısmı. Fakat ABD de Mısır ve Suriye'nin bu coğrafyada radikal İslamcı hareketlerle mücadelede olmazsa olmaz konumuna geldiğini görmüş durumda."

Bağcı, Rusya'nın bu gelişme karşısında hangi tavrı alacağını ise şöyle anlattı: "Merkel ve Hollande'ın geçenlerde Rusya'ya yaptıkları ziyarette Suriye politikası muhakkak görüşüldü. Esad'ın iktidarda kalması ve güçlenmesi Kremlin'in lehinedir. O nedenle bu, Rusya'nın karşı duracağı bir gelişme değil. Bu, Rusya ile Fransa, Suriye konularında ortak tavır takınacaklar anlamına geliyor."