Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis'in, 24 Şubat'ta Moskova'ya yaptığı resmi ziyaret bugün son buluyor. Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin'le bir araya gelen Nikos Anastasiadis'le birlikte, iki ülke dokuz ayrı işbirliği anlaşmasına imza attı. Rus gemilerinin Güney Kıbrıs limanlarına demirleyebilmelerine olanak veren anlaşma bunlardan bir tanesi. Ayrıca Rusya, Güney Kıbrıs'ın kredi borcunu da yapılandırdı. Anastasiadis AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımları eleştirdi. Öte yandan Rusya'nın Kıbrıs sorununun çözümünde önemli bir rol üstlenebileceği söylendi. ‘Ali Topuz ile Dünya Hali'ne konuk olan Diken internet haber portalının yayın yönetmeni Erdal Güven, bu anlaşmaları ve açıklamaları Radyo Sputnik'te değerlendirdi.
"GÜNEY KIBRIS'TA YOĞUN RUS NÜFUSU VAR"
Kıbrıs'ta bazı şehirlerde 30-35 bine varan bir Rus topluluğunun yaşadığını açıklayan Güven, ikili ilişkilere Kıbrıs'taki bu Rus varlığının da belli bir zemin sağladığını ifade etti. "Rusya'nın Ukrayna krizinden beri AB ile ilişkileri sarsılınca, AB bir takım yaptırımlar uygulayınca, bunları dengelemek için, artık AB ile birlik olarak değil de, AB üyesi ülkelerle ilişkilerini tek tek sağlamlaştırma, sıkılaştırma gibi bir çabaya girişti. Yunanistan'la ve Macaristan'la ilişkilerin yoğunlaştırıldığını görüyoruz" diyen Güven bunun bir adımı olarak da Kıbrıs'la ilişkilerin sıkılaştırılmasına işaret etti.
"AVRUPA ENERJİ ALIMINDA RUSYA'YA BAĞLI"
Rusya'nın olaya stratejik yaklaştığını vurgulayan Güven durumu şöyle özetledi: "Rusya kalenin komutasıyla değil ama kalenin içindekilerle ilişkilerini sıkı tutmaya çalışıyor. Şu konjonktürde Rusya'nın kendi çıkarları açısından böyle bir yol izlemesinden daha doğal bir şey yok. AB-Rusya ilişkileri şu anda AB'nin istediği noktada değil. Ukrayna meselesi nedeniyle istemeyerek de olsa bu noktaya gelindi. İşin öteki ucunda da tabii ki ABD var. Onun AB'ye Rusya'yla aralarına mesafe koyması için baskısı var. Fakat AB de bu işin daha fazla çığırından çıkmasını istemez. Onlar çok daha pragmatik düşünürler. Onların derdi şu anki sorunu mümkün mertebe hafifletmek. AB'nin zaten bunun ötesinde fiziki, siyasi ya da askeri anlamda yapabileceği çok fazla bir şey yok. Kaldı ki, Rusya cephesinden bakıldığında Avrupa'nın ciddi bir bölümü enerji anlamında Rusya'ya bir şekilde bağlı. Dolayısıyla köprüleri atacak noktaya hiçbir zaman gelinmeyecektir."