Ukrayna'nın başkentinde bir yıl önce yaşanan hükümet karşıtı protestolarının en kanlı günü olan 20 Şubat'ta Kiev'deki Bağımsızlık Meydanı yakınında yer alan İnstitutskaya sokağı ve bitişik sokaklarda 50 gösterici keskin nişancılar tarafından öldürülmüştü.
Olaydan iki gün önce de 20'yi aşkın protestocu polisle girdikleri çatışmalarda yaşamını yitirdi. Ukrayna'yı halen tartışmalı görülen bir rejim değişikliğine götüren bu kritik günlerde 17 polis de yaşamını yitirdi. Polislerden birçoğunun silahla öldürüldüğü tespit edildi.
Yaşanan ölümler, şiddetli çatışmaların yaşandığı Maidan protestolarında 'bardağı taşıran nokta' oldu ve yalnızca iki gün sonra dönemin Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, yeni oluşturulan parlamento tarafından tartışmalı bir şekilde görevinden azledildi.
Rusya, Ukrayna'daki bu süreci 'darbe' olarak tanımlarken, birçok Batı ülkesi olanları 'devrim' olarak niteledi.
Ancak Kiev'in en önemli meydanında bu kadar çok insanın ölmesine neden olan keskin nişancıların kimlikleri, aradan 1 yıl geçmesine rağmen hala belirlenmiş değil.
SUÇLU KİM?
Kiev'deki şiddet olayları sırasında göreve gelen şu anki hükümet, yaşanan ölümlerden üç polis memurunu sorumlu tuttu. Bu görüşü destekleyen Batı medyası da ateş emrini, dönemin devlet başkanı Viktor Yanukoviç'in ya da ona bağlı güvenlik güçlerinden birinin verdiğini öne sürdü.
Ancak olayın hemen ardından ve sonradan ortaya çıkan deliller, ölümlerin protestocular arasındaki silahlı radikal grupların işi olduğunu gösteriyor.
Birkaç gün önce Ria Novosti ajansına açıklama yapan Ukrayna eski İçişleri Bakanı Vitaliy Zaharçenko da göstericilere ateş açma emrini kendisinin vermediğini söyledi.
KESKİN NİŞANCILARDAN BİRİ BBC'YE KONUŞTU
İngiliz BBC'nin bir süre önce yayımladığı haber de protestocuların, Bağımsızlık Meydanı'nı çevreleyen binalarda keskin nişancı pozisyonlarına sahip olduğunu doğruladı. BBC'nin konuştuğu gerçek adı verilmeyen bir keskin nişancı, Konservatuvar binasındaki bir noktadan, gösterilerin sürdüğü Bağımsızlık Meydanı'na doğru ateş ettiğini söyledi.
KANADALI AKADEMİSYEN: KATLİAMIN ARDINDA RADİKAL GRUPLAR VAR
Ukrayna kökenli Kanadalı akademisyen İvan Katçanovskiy'in Kiev'deki keskin nişancı katliamıyla hazırladığı detaylı çalışma da şüpheleri protestocular arasındaki radikal kişilere çevirdi.
Ottawa Üniversitesi'nde akademisyen olan Katçanovskiy, çalışmasını protestolar sırasında çekilmiş fotoğraflar, görüntüler, medya raporları ve Ukraynalı özel birlikler arasında geçen telsiz konuşmalarından oluşan, herkes tarafından bulunabilecek materyallere ve kendi yaptığı saha araştırmasına dayandırıyor.
'AMAÇ GERİLİMİ TIRMANDIRMAKTI'
Katçanovskiy, fotoğraf ve video referansları vererek 20 Şubat günü protestocuların birçoğunda ölümcül silahlar olduğunu ortaya koydu. Ukrayna parlamentosunca yürütülen soruşturma da, silahların kaynağının, batı Ukrayna'daki polis depolarından çalınan silahlar olabileceğini gösterdi. Soruşturma raporuna göre 18 ve 19 Şubat'ta yaklaşık 1000 silah çalındı.
Kanadalı akademisyen Katçanovskiy, protestocular arasındaki radikal grupların hükümet karşıtı göstericileri ve polis memurlarını, gerilimi tırmandırmak için bilerek öldürdüğünü öne sürdü. Alman Telepolis dergisine konuşan Katçanovskiy ayrıca, çalışmasının yayımlanması ardından Kiev'deki evine de polis baskını düzenlendiğini söyledi.
ESTONYA: KESKİN NİŞANCILARIN ARDINDA YENİ HÜKÜMET VAR
Kiev'deki keskin nişancı katliamının ardından basına sızan bir telefon konuşması da, o dönemin ‘zanlısı' Yanukoviç üzerinden şüpheleri uzaklaştırdı. Dönemin AB dış politika şefi Catherine Ashton ve Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Paet arasında geçen bir telefon görüşmesinde Paet, "Keskin nişancı olayının ardında Yanukoviç'in olmadığı düşüncesi gittikçe güçleniyor. Olayın ardında yeni koalisyondan birilerinin olduğu sanılıyor" demişti.
ŞÜPHELİ BİR SORUŞTURMA
Ukrayna'da yeni yönetim tarafından yürütülen polis soruşturması sonucunda keskin nişancı olayının arkasında olduğu sanılan birkaç suçlu bulundu. Bunlardan birçoğu, Maidan protestolarında görevde olan Ukraynalı özel polis timi olan Berkut çalışanları.
Ancak Berkut timine bağlı polislerinin suçlu olduğunu gösteren kanıtlar hiçbir zaman halka açıklanmadı, bu nedenle de soruşturmanın güvenilirliğinden şüphe duyuluyor.