Türkiye Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan, Latin Amerika ziyareti kapsamında gittiği Meksika'da, bu cinayetleri değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de 3 Müslüman gencin öldürülmesine ilişkin, "Bir terörist, bir katil geliyor, bu 3 kişiyi öldürüyor. Şimdi soruyorum, Sayın Obama niye susuyorsun?" dedi.
Peki, Beyaz Saray, Amerikan siyasetçiler ve medya neden sessiz kaldı? Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analiz Merkezi’nin (TÜRKSAM) ABD araştırmaları uzmanı Ahmet Gencehan Babiş konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
Kuzey Carolina’da yaşanan bu infazdan çok, tartışılan konu neden bu hadisenin haber değeri taşımadığı ve basına tepki. Özellikle Charlie Hebdo’daki katliam sonrası düzenlenen büyük mitingler sonrasında yaşanan bu duruma, İslam dünyasında büyük tepki var. Tabii, acıların yarıştırılmaması gerekiyor. İkinci nokta, bu saldırının neden gerçekleştirildiğinin aydınlatılması gerekiyor. Cinayetler, bu insanların Müslüman kimliklerinden dolayı mı gerçekleştirildi, yoksa arkasında başka bir şey mi var, belirlenmelidir. Bu arada, zanlı olarak tutuklanan kişinin, sosyal medya hesaplarında din karşıtı paylaşımların olduğu belirtiliyor.
Daha derinde yatan sebepler de var elbette. Müslümanların imajı, Batı’da maalesef özellikle 11 Eylül sonrası negatif bir hal aldı. Daha sonra IŞİD tarafından yapılan terör eylemleri bunu pekiştirdi ve Charlie Hebdo vakası ile bazı kesimler tarafından, İslam’a karşı bakış daha da olumsuz olmaya başladı. Uluslararası konjonktürde genel durum bu.
Bir de ABD’nin iç dinamiklerine de değinmek lazım bu noktada. ABD’de bireysel silahlanma, gerçekten çok büyük boyutlarda. ABD Başkanı Barack Obama, bununla ilgili bir adım attığında, “silah lobisi” bunun karşında olduğunu ilan etmişti. Bu nedenle sorunu kökten çözecek adımlar atılamadı. Silahlara kolay ulaşımın engellenmesi üzerinde, yine düşünülmesi gerekiyor.
Medyada duruma bakıldığında, daha önce yaşanan olaylara benzer bir suskunluk olduğunu görüyoruz. Ferguson olaylarında, ABD basını benzer bir tutum sergilemiş ve bir yandan siyahların tepkisinin gündeme gelmemesi, diğer yandan da olaydaki polis şiddeti, eylemcileri daha da kızdırmıştı. Basın organlarında olayı hasıraltı etme telaşı, aslında bu olayların duyulmamasını engellemiyor. Sosyal medya yoluyla bundan birçok kişi haberdar oluyor. Basının bu tutumu, rahatsız olan kitleleri aslında daha da kızdırıyor. Ferguson olayında siyahlar, Kuzey Carolina’daki olayda ise Müslümanlar, yaşananlardan rahatsız. Bu rahatsızlık ise tam da bu tutumdan dolayı artıyor.
Burada yargılamanın adil bir şekilde yapılması gerekiyor. Yoksa az önce belirttiğim sebeplere, bir de adil olmayan bir yargılama eklenirse, durum daha da kötüye gidebilir. Öte yandan ABD’de üst düzey siyasiler suskun. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından eleştirilen nokta bu. Fakat Türkiye’ye bakıldığında da yakın zamanda üzücü olayların yaşandığını görebiliriz. Gezi olayları döneminde ABD’nin sert açıklamaları vardı, Erdoğan şu anda bir bakıma onun cevabını veriyor. Öte yandan Erdoğan, Müslüman dünyanın liderliğine oynayan bir lider olarak kendini görüyor. Bu imajını, Müslüman toplumlarda yerleştirmek açısından da, bu denli üst perdeden bir açıklama yapma ihtiyacı duymuş olabilir. Söylediği yanlış değil; ama bu argümanını desteklemesi gerektiği anda, kendisi için eleştirilecek birçok nokta da bulunabilir.
Hatırlanırsa, Obama, Charlie Hebdo ile ilgili yürüyüşe de katılmamıştı. Obama bir taraftan göçmenlerle ilgili yeni düzenlemeler peşinde ama bu tutumu, “Beyaz Amerikanlar” ve “öteki” olarak görülenler arasındaki mesafeyi açabilir. Daha geniş bir çerçeveden bakıldığında ise Charlie Hebdo ve Kuzey Carolina’da yaşanan hadiseler birbirini tetiklerse, bu iki olay Müslüman ve Hristiyan dünya arasındaki mesafeyi açacaktır. İki tarafın da aklı selim bir şekilde hareket etmeye ihtiyacı var.
