Polis ve AB yanlısı protestocuların karşı karşıya geldiği Maidan eylemlerinde, keskin nişancıların çevredeki meydanlardan kalabalığa ateş açtığı ve 50 kişinin hayatını kaybettiği 20 Şubat 2013 gününe ait bir itiraf geldi.
BBC'ye konuşan bir protestocu o günün sabahı Maidan'ın güneybatısında yer alan Kiev Konservatuvarı'na konuşlandığını ve polise ateş ettiğini anlattı. Adını Sergey olarak veren protestocu "Ayaklarına doğru ateş ediyordum. Kolarından veya başka bir yerlerinden de vurabilirdim, ama öldürmek niyetinde değildim" dedi. 2 yıl sonra gelen bu itiraf, önce polisin kalabalığa ateş açtığı yönündeki iddiaların gerçekliğini bir kez daha sorgulattı.
KONSERVATUVARDAN AF TÜFEĞİYLE ATEŞ AÇTI
Bir gün önce de bir adamla tanıştığını söyleyen Sergey, adamın ona biri 12 kalibreli tabanca, diğeri de av tüfeği olmak üzere 2 silah vermeyi teklif ettiğini anlattı. Av tüfeğini seçen Sergey, daha sonra silahını o sırada protestocuların denetiminde olan posta ofisine sakladı. Daha sonra da yine protestocuların ele geçirmiş olduğu konservatuvar binasına geçen Sergey orada silahlı bir kişiyle 20 dakika kadar geçirdikten sonra 07.00'de polise ateş açtı.
POLİS ŞEFİ: BİRİ ADAMLARIMA ATEŞ EDİYOR
Nitekim diğer bir tanığın ifadeleri de Sergey'in söylediklerini destekliyor. Olaylar esnasında meclisteki muhalif vekillerden biri olan Andriy Şevçenko, o gün Maidan'da görevlendirilen polislerin şefinin kendisine telefon ettiğini ve memurlarına ateş edildiğini söylediğini aktardı: "Andriy, birisi konservatuvar binasından adamlarıma ateş ediyor." Şevçenko da bunun karşılığında Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi Başkanı Andriy Parubiy'i aradı. ‘En iyi adamlarını' binaya gönderen Parubiy ise kimseyi bulamadıklarını söyledi.
ARABAYLA KİEV DIŞINA GÖTÜRÜLMÜŞ
Diğer taraftan 08.00'den sonra konservatuar binasına giren bir fotoğrafçı, silahlı kişiler gördüğünü, ama silahların ateşlendiğine şahit olmadığını söylemişti.
Aynı şekilde Sergey'in ifadelerinin devamında söylediği şeyler de Parubiy'in binada kimsenin olmadığı yönündeki bilgisinin tam tersini işaret ediyor: "Tam silahı yeniden dolduruyordum ki birkaç kişi bana doğru koştu ve ayaklarıyla üstüme bastırdılar. ‘Seninle konuşmak istiyorlar. Sorun falan yok, ama şu an yaptığın şeyi kes artık' dediler. Beni sürükleyen bu adamların Parubiy'in güçlerine ait olduğunu anladım. Yine de yüzlerini tanıdığımı söyleyemem. Binadan çıkarıldıktan sonra arabaya bindirildim ve Kiev'in dışında bir yerde de indirildim."