Klasik müzikseverlerin yakından tanıdığı piyanist Gökhan Aybulus, Radyo Sputnik'te Süheyla Demir'in sunduğu Radyo Sohbetleri programına konuk oldu. 9 yıl boyunca Moskova'daki Çaykovski Devlet Konservatuvarı'nda piyano eğitimi alan Aybulus, Rusya'ya gitme macerasını şöyle anlattı: "Eskişehir'deki öğrencilik dönemimde kültür-sanat etkinlikleri bakımından çok fazla seçeneğimiz yoktu. O dönemde ancak bulabildiğim kayıtları dinleyebiliyordum. Bu kayıtlar da genel olarak Emil Gilels, Sviatoslav Richter gibi efsanevi Rus piyanistlerin kayıtlarıydı ve beni çok etkilemişlerdi. Moskova'ya gitmek artık hayalim olmuştu. Liseden sonra hocam Prof. Zöhrab Adıgüzelzade'nin desteğiyle Moskova'ya giderek en büyük hayalimi gerçekleştirdim." dedi. Rus Rus piyano ekolünü dünyada en üst noktaya yerleştirdiğini söyleyen Gökhan Aybulus, Türkiye ve Rusya arasında klasik müzik alanında akademisyen ve öğrenci değişim programları olması gerektiğini ifade etti.
Gökhan Aybulus, klasik müzik tutkunlarına konser müjdesi de verdi. Ünlü piyanist, 11 Şubat'ta Ankara Bilkent Konser Salonu'nda Orhan Ahıskal ile beraber keman-piyano resitali verecek.
Mart ayında ise dünyanın en büyük müzisyenlerinden Rus viyolonsel virtüözü Natalya Gutman ve keman virtüözü oğlu Aleksandr Kagan ile İzmir'de iki kez aynı sahneyi paylaşacak.
Gökhan Aybulus'un Radyo Sohbetleri programında yaptığı açıklamaların tamamı şöyle:
Kendinizi tanıtır mısınız?
Eskişehir doğumluyum. Müzik hayatıma Eskişehir'de, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda başladım. Liseyi bitirdikten sonra Moskova'daki Çaykovski Devlet Konservatuvarı'nda eğitimime devam ettim. Dokuz senelik Lisans ve Lisansüstü eğitimimden sonra tekrar Türkiye'ye döndüm. İlk önce Bursa Uludağ Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım, 2012 yılından itibaren ise Anadolu Üniversitesi'nde aynı göreve devam etmekteyim.
"MOSKOVA'YA GİTMEK HAYALİMDİ"
-Moskova Çaykovski Devlet Konservatuvarı'ndan mezunsunuz. Yolunuz Rusya'yla nasıl kesişti?
Eskişehir'deki öğrencilik dönemimde kültür-sanat etkinlikleri bakımından çok fazla seçeneğimiz yoktu. Bugünkü gibi bir senfoni orkestramız olmadığı için konser dinlemeye şehir dışına gitmek durumunda kalıyorduk. O dönemde ancak bulabildiğim kayıtları dinleyebiliyordum. Bu kayıtlar da genel olarak Emil Gilels, Sviatoslav Richter gibi efsanevi Rus piyanistlerin kayıtlarıydı ve bunlar beni çok etkilemişti. Moskova'ya gitmek artık hayalim olmuştu. Liseden sonra bu düşüncemi 2012'de kaybettiğimiz hocam Prof. Zöhrab Adıgüzelzade ile paylaştım. Onun da desteğiyle Moskova'ya giderek en büyük hayalimi gerçekleştirdim.
-Rusya'da hangi isimlerle birlikte çalıştınız?
Moskova'ya ilk gittiğimde Mikhail Voskresenskiy ile çalışma fırsatı buldum. Daha sonra Naum Shtarkman'ın sınıfına kabul edildim. Naum Shtarkman, Moskova Konservatuvarı'nın temel taşlarından biri olan Konstantin İgumnov'un öğrencisiydi, kendisini maalesef 2006 yılında kaybettik. Üniversite ve yüksek lisans sırasında 6 yıl boyunca Naum Shtarkman ile çalıştım. Ardından doktora çalışmalarımı da Sergey Dorenskiy ve asistanları Nikolai Lugansky, Andrey Pisarev ve Pavel Nersessian ile yaptım.
"DÜNYANIN EN İYİ PİYANİSTLERİ ARASINDA HEP RUSLAR VAR"
-Rus piyano ekolü, klasik müzikte nasıl bir yere sahip sizce?
Belki biraz iddialı olacak ama Rus piyano ekolünü dünyada en üst noktaya yerleştiriyorum. Bu tabii ki göreceli bir kavram, herkesin düşüncesi farklı olsa da Rus piyano ekolünün çok zengin olduğunu düşünüyorum. Bana kalırsa dünyada hala en güçlü ekol olarak devam etmekte. Şu anda dünyanın en iyi piyanistleri arasında hep Rusları görmek mümkün.
-Türkiye ve Rusya'daki konservatuarlar arasında öğrenci ve akademisyen değişimleri yapılmıyor. Sizce bu tablo değişebilir mi?
Şu anda Türkiye ve Rusya arasında klasik müzik alanında akademisyen ve öğrenci değişimi bildiğim kadarıyla yok. Moskova'da okuyan birçok Türk öğrenci olduğunu biliyorum. Bunun kesinlikle devam etmesi gerektiğini ve öğrenci değişim programlarının da olması gerektiğini düşünüyorum.
"İŞ KAYGISI KONSERVATUVARLARA İLGİYİ AZALTTI"
-Türkiye'de son yıllarda konservatuarlara, klasik müzik öğrenimine ilginin azaldığı görülüyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Açıkçası ben de aynı izlenimlere sahibim. İş bulma kaygısının, velilerin en büyük problemi olduğunu düşünüyorum. Zamanında konservatuvarlara yapılan başvuruları duyduğumuzda inanamıyorduk. Başvurular bu anlatılanlara göre çok azaldı, fakat biz bunu yükseltmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu çabalarımızla daha da iyiye gidecektir diye umuyorum. Müzisyenliğin uluslararası ve önü açık bir meslek olduğunu düşünüyorum.
NATALYA GUTMAN İLE KONSER
-Yeni konserleriniz olacak mı?
Neredeyse her ay bir kaç konserim olacak. 11 Şubat'ta Bilkent'te Orhan Ahıskal ile beraber keman-piyano resitali vereceğiz. Mart ayında dünyanın en büyük müzisyenlerinden Natalya Gutman ve oğlu Aleksandr Kagan ile iki konserimiz olacak. İlk önce 4 Mart'ta İzmir'de Olten Filarmoni Orkestrası ile Beethoven-Triple Konçerto çalacağız, bir gün sonra da aynı isimlerle bir oda müziği konseri vereceğiz. Natalya Gutman gibi bir sanatçıyla aynı sahnede çalmak benim için çok büyük bir onur. Daha önce de kendisiyle konserler verdik, umarım ileride de veririz.