Ancak bu ziyaret sırasında beklenmeyen bir adım da Syriza Lideri Aleksis Çipras’ın bir ilke imza atarak Kıbrıslı Türk sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya gelişi oldu. Bu görüşmeyle Çipras, Kıbrıslı Türklerle doğrudan temas kuran ilk Yunanistan Başbakanı oldu.
Lambrakis Press Group’un Baş Editörü Yannis Mandalidis’e göre, Kıbrıs sorunu ile ilgili Atina’nın Ankara’dan farklı bir bakış açısı olmasına rağmen, bu tür adımlar Aleksis Çipras ve partisinin ülkedeki Müslüman azınlığın görüşlerini de önemsediğinin göstergesi.
"Kıbrıs sorunu Atina’dan bakıldığında sadece Türk Yunan sorunu değil, uluslararası bir sorun olarak görünüyor. Çünkü söz konusu olan ikiye bölünmüş bir devlet. Bu bakımdan uluslararası hukuk zedelenmektedir. Kıbrıs sorunu ikili bir sorun değil, fakat ikili ilişkilerde Kıbrıs sorununun anahtar rölü var. O açıdan Atina’da dış işleri bakanı kim olursa olsun Kıbrıs sorunu ile ilgili yaklaşımda önemli bir değişikliğin olacağını sanmıyorum. Fakat yeni hükümetten beklentilerin ne olacağı konusunda Batı Trakya’daki Müslüman azınlığın ne yönde oy kullandığı çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. SYRIZA Trakya’daki Müslüman azınlıktan neredeyse yüzde 50 civarında oy aldı. Trakya’da seçilen azınlık milletvekillerinin hepsi SYRIZA’dan seçilmiş oldu. Bu açıdan sanıyorum ki Türk-Yunan ilişkilerinde SYRIZA’dan ve yeni dış ilişkileri bakımından beklentiler çok yüksek olacak."
"DERİNLEMESİNE POLİTİKASI YOK"
Ancak Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Muhittin Tolga Özsağlam, Kıbrıs sorununun çözümünün, SYRIZA ve onun genç lideri Çipras’ın Kıbrıs kamuoyunu ne derece etkileyebileceğine bağlı olacağını düşünüyor.
"Kıbrıs konusunda SYRIZA’nın çok radikal veya derinlemesine spesifik özel bir değerlendirme yaptığına tanık olmadık bugüne kadar. Tabii ki SYRIZA halkların kardeşliğine, dostluğuna inanan bir siyasal oluşum, ancak bu siyasal partinin derinlemesine bir politikası yok. Bu çerçevede bir politika ortaya koyar ama bu Güney Kıbrıs’ı ne kadar etkiler? Bunu sorgulamak gerekiyor. Çünkü daha önce Sayın Papandreu hükümetteyken ve ardından Kostas Karamanlis, Kıbrıs’ta yeniden birleşmeye yeşil ışık yakmışlardı. 2004’teki Referandum’a da sıcak bakmıştı her iki parti de. Ancak Güney Kıbrıs’taki siyasi atmosferi siyasal yapıyı pek etkileyememişlerdi. Bu bağlamda SYRIZA’nın politikalarla Güney Kıbrıs’ta çok da etkili olmasını özellikle Kıbrıs konusunda beklemenin çok aşırı bir iyimserlik olduğunu düşünüyorum. Yani SYRIZA temel prensiplerini ortaya koyar, ancak garantör ülke olmasına karşın Güney Kıbrıs’taki iç siyasal gelişmeleri direkt etkileyebilir mi, bu soru işareti."