Afrika ülkelerinden sayısız göçmenin Avrupa’ya geçmek için kullandığı Türkiye, bu göçmenlerin entegrasyonu konusunda, öncekilere kıyasla çok daha büyük zorluklar yaşıyor. Türk hükümeti, beklenmedik mülteci akını ve finansman eksikliği nedeniyle, göçmenlere yerleşme izni verilmesini durdurdu.
Diğer taraftan Türkiye’yi, Suriyeli mülteci seli istila etti. Bu mültecilerin bir kısmı özel kamplara yerleştirilirken, bazıları Avrupa’ya geçmeye çalışıyor. Hürriyet gazetesinin haberine göre, Suriye’de iç savaşın başladığı günden bu yana Türkiye’ye 1,5 milyon mülteci geldi. Hatay ve Kilis’teki geçici kamplar dolup taşarken, insanlar gelmeye devam ediyor. Ancak Suriyeli mülteciler, bir yolunu bulup bu kamplardan çıkmaya çalışıyor. Suriyelilere yönelik rahatsızlık sadece sınır bölgelerinde değil, ülkenin diğer şehirlerinde de büyüyor. Örneğin İstanbullular, şehrin merkezindeki Aksaray’ı dolduran Suriyelilerden rahatsız. Ülkenin güneydoğusunda, Ankara’nın politikalarına yönelik öfkenin büyümesi tesadüf değil. Reyhanlı’da yaşanan olayları anımsamak yeterli olur.
Polonya’nın Nowa Europa Wschodnia gazetesinin dikkat çektiği bir diğer hususu da kaydetmek istiyorum. Komşu Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütü IŞİD’in saflarında çok sayıda Avrupa, Kafkasya ve Orta Asya uyruklu militan savaşıyor. IŞİD, 29 Haziran 2014’te Halifelik ilan etmişti. Kurucularına göre "yeni devlet", Türkiye, Ortadoğu, Mağrip, Kafkasya, İran ve Orta Asya’yı içine alıyor. Bu durum, Türk yönetimini endişelendirmiyor olamaz. IŞİD’in yabancı uyruklu militanları, gösterişli şekilde pasaportlarını yakarak Türkiye’de yasadışı duruma geçiyor. Avrupa Terörle Mücadele Koordinatörü’nün verilerine göre halen Suriye ve Irak’ta yaklaşık 3 bin Avrupalı İslamcı bulunuyor ve her an Türkiye üzerinden Avrupa veya başka yerlere geçebilirler.
Peki, bu durum karşısında ne yapılmalı? Bulgaristan, Türkiye ile sınıra 30 kilometre uzunluğunda ve üç metre yüksekliğinde dikenli tel duvar ördü. Duvarın, yasadışı göçü durdurması amacıyla inşa edildiği belirtilirken Sofya, bölgeye yaklaşık 2 bin polis gönderdi. Yunanistan da Meriç nehri boyunca dikenli tel duvar ördü. Türkiye yönetimi ise ülkeye teröristlerin girişini önlemek ve mülteci akınını daha iyi kontrol etmek için Suriye sınırında “güvenli bölge” oluşturmaya hazır olduğunu açıkladı. Şimdilik ise Hatay’da 2,5 kilometrelik bir duvar yapıldı. Ancak Avrupalı uzmanlara göre, tüm planlara rağmen, Ortadoğu’da çatışmaların tırmanmasıyla mülteci akınını durdurmak mümkün olmayacak. Sorunu kısa sürede çözmek de imkansız. Bu nedenle, Türkiye’deki mülteciler başta olmak üzere, göçmen sorunu uzun vadeli soruna dönüşüyor ve duvarlar çözüm olmayacak.
Batılı müttefikler, Türkiye’nin baş başa bırakıldığı bu ciddi soruna göz yumuyor. IŞİD’in vurulmasına para ayıran Batı, Dünya Gıda Programı’nın ifadesiyle, sinik bir şekilde Suriyeli mültecileri unuttu. Örgüt, Suriyeli mültecilere gıda yardımı yapılabilmesi için 64 milyon dolara gereksinim duyulduğunu, ancak bu paranın kasalarında mevcut olmadığına dikkat çekti. Bu arada ABD’nin IŞİD’e her saldırısı 1 milyon dolara mal oluyor. Bu parayla 33 bin aileye gıda yardımı sağlanabilirdi. B-1 bombardıman uçağının 1 saatlik uçuşu ise 6 bin kişilik yemek parasına eşit.
Bu arada, Suriye’de iç savaşın başladığı günden bu yana, göçmen ve mülteci sorununun Türkiye hazinesine maliyeti 3 milyar doları aştı. Ancak temel sorun, Türkiye’nin istikrarlı şekilde transit göçmen ve mülteciler için tampon bölgeye dönüşmesi. Bu, gelecekte ülkenin istikrarı ve güvenliği için sorun yaratabilir.