Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Alexis Çipras'ın Yunanistan dış politikasıyla ilgili bütün yaptıklarını desteklediğini vurgularken, Kıbrıs konusunda bilindik şeyleri söylediğini, şaşırtacak bir şey söylemediğini kaydetti. Hasgüler, "Bir iki şey söyleyebilir miydi? Bence söylemesi gerekiyordu. Yani münhasır ekonomik bölgeye giriyorsanız, o münhasır ekonomik bölge de egemenlikle ilgiliyse, egemenliğinde Kıbrıs'ta Rumlar ve Türklerin ortak paydasıyla oluşan bir şey olduğunu söyleyebilirdi. Klasik laflar etti. Ben bir şey beklemiyorum Çipras'tan. Çünkü ortağı zaten Kardak'a gitti hemen, ortağının bir bakanı" dedi.
KRİZ DÖNEMLERİNDE KIBRIS İYİ KULLANILMIYOR
"Mesela Yunanistan eğer gerçekten Almanya ve Fransa'ya mesafe almak düşüncesinde olsaydı, Türkiye ile farklı bir gündemle gidebilirdi. Türkiye ile ekonomik münasebetlerini daha derinleştirerek ve tabi Rusya ile de aynı şekilde. Almanya'ya, Fransa'ya belli mesafe koyabilirdi. Bunu yapabileceğini zannetmiyorum. Bunun tam tersi olan şeyi yapacak. Kıbrıs, Avrupa'da Almanya ve Fransa'nın bir şekilde Türkiye'yi kontrol etme aracı. Yani uyuşmazlığın devamı Avrupa'da, Almanya ve Fransa'nın Türkiye'ye kontrol etme aracına dönüştü bence. Kıbrıs sorunu diye bir şey yoktur Almanya ve Fransa için. Türkiye'yi kontrol etme aracı vardır. Benim açımdan Çipras buna daya yakın görünüyor. Kıbrıs'ta klasik şeyler söylemeye başlayınca ve alışılmış şeyler söyleyince, o da sizi o ülkedeki milliyetçi şeyin içerisine itiyor, uyuşmazlığın bir şekilde devam etmesine siz de katkı koymuş olursunuz."
BM'nin 186 KARAR DÜŞMELİ
BM'nin Kıbrıs'la ilgili 186 sayılı karara dikkat çeken Prof. Dr. Hasgüler, "Bu uyuşmazlığın sembolüdür Barış Gücü askerleri. Uyuşmanın, barışın, şunun bunun değil. Bütün Rum liderleri bunun üzerinden argüman geliştiriyor. Bir şekilde uyuşmazlığın yapılanmasına katkı koyuyorlar. Ben bunun tartışılmadan BM'nin Kıbrıs'ta adım atacağını zannetmiyorum. Düşünün eğer 186 sayılı karar tartışılmaya başlandığı an; yani bir üye 'Kıbrıs'ta Barış Gücü askerlerinden çok daha fazla şuraya ihtiyaç vardır' dediği anda 186 sayılı karar düşer. 186 sayılı kararın düşmesi demek Kıbrıs hükümetinin ada içerisinde yeni argümana gelmesi demektir" diye konuştu.
YUNAN TEZİNİN DIŞINA ÇIKAMAZ
RUSYA KIBRIS'TA YENİ POLİTİKA OLUŞTURMALI
Prof. Dr. Mehmet Hasgüler, Rusya'nın Kıbrıs konusunda da son derece önemli bir ülke olduğunu da belirterek, "Kıbrıs konusunda Güvenlik Konseyi'nde de önemli bir rolü vardır ama bugüne kadar tabi geleneksel yaklaşım içerisinde hareket ettiler. Ama bu demek değildir ki Rusya, ilelebet bu yaklaşım içerisinde devam edecek" dedi. Rusya'nın kendi durumunu düşündüğünü ifade eden Prof. Dr. Hasgüler, Rusya'nın Kıbrıs'ta yeni bir politika oluşturabileceğini söyledi:
"Eğer, Kuzey'de de bir yapı olduğunu, demokratik olarak seçildiklerini kabul ediyorlarsa, tanımasalar bile orada seçilen temsilcilerle münasebetler kurabilirler. Bunun Kıbrıs'ın bütünlüğüne bir zararı yoktur ki. Cüzzamlı diye yaklaşılıyor şimdi Kuzey'e. Halbuki, ne atom bombası patlattılar, ne kimyasal silah kullandılar, ne de radikal İslamcı unsurları vardır Kuzey'in. Laik düzgün bir yapı var orada. Güney'in en büyük korkusu Kıbrıs'ın bölünmesidir. Ama Kıbrıs'ın bölünmesine onlar daha büyük katkı yapıyorlar bu politikalarıyla. Çünkü Kıbrıs'ın birleşmesi ekonomik işbirliğinden geçiyor. Siz, Kuzey'den gidip Güney'e bir reklam bile veremiyorsunuz. Ekonomik işbirliğinin temelinde iş yapan insanların işbirliği yapmalarıdır. Bu bile gözükmüyor Kıbrıs'ta. Ben umutlu değilim Kıbrıs konusunda Çipras'tan veya diğerlerinden."
Doğu Akdeniz'de Kıbrıslı Türklerin Rusya ile bir problemlerinin olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Hasgüler, Kıbrıs Türklerinin Rusya'ya açılmaları gerektiğini söyledi. Hasgüler, " Rusya'nın Kıbrıs Türklerine açılma gibi bir sorunları yoktur ama Kıbrıs Türklerinin bir Rusya politikası olmalı" dedi.
RUSYA KUZEY KIBRIS'LA İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR
"Kuzey de sonuçta bir yapı. Ekonomik yatırım, üniversitelerle işbirliği yapabilirler. Bunlar olmayacak şeyler değil. Moskova ile Lefkoşe ve Girne'de üniversiteler arasında bir bilim diplomasisi kurulabilir. Bunlara hiçbir engel yoktur. Rusya, bu mikro devletlerle ilgili gerek Gürcistan'daki meseleler, gerek Abhaz'ya gerekse başka bölgelerde yaşanan meselelerde biraz daha orijinal açıklamalar yapmıştı. Yani Putin, Kıbrıs üzerinden AB'nin vicdanını test edebilir. Bu Rusya'nın yapabileceği bir şeydir. AB, Rusya'yı ne kadar görmezlikten gelirse gelsin, Rusya'ya kültürüyle, edebiyatıyla Avrupa'ya çok şey vermiştir. Avrupa'nın bu vicdan konusundaki sorunlarını ve Kıbrıs'ta yaşanmakta olan bu iki yüzlü politikaya Rusya bir çıkış yapabilir. İlla tanımak değil ki, orada sonuçta suç işlememiş bir hak var ve BM'nin kararları ve saçma sapan müzakereler yüzünden 63'ten beri devam eden bir oyun var. Rusya'nın Kıbrıslı Türkleri önemsemesi gerektiğini düşünüyorum."