AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Afyonkarahisar'da, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 5. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.
Davutoğlu, kongrede yaptığı konuşmaya, AK Parti'nin temellerinin atıldığı Afyonkarahisar'dan yola çıkan Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile diğer kurucuları selamlayarak başladı.
"Afyon hapishanesinde kalan, yazdıklarıyla zulme karşı duran, ülkemizi aydınlatan Bediüzzaman Hazretlerine selam olsun" diyen Davutoğlu, Afyonkarahisar ve ilçelerinin isimlerini de sayarak salonda bulunmayanlara selamlarını iletti.
Başbakan Davutoğlu, salondakilerin "enişte" diye seslenmesi üzerine, Afyonkarahisar'ın şanslı bir il olduğunu, kabinede kendisinin dışında Afyonkarahisar damadı olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da bulunduğunu söyledi.
Davutoğlu, kendisinden önce konuşan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun, önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde, AK Parti'nin hedefinin yüzde 71 olarak belirlenmesini istediğini belirterek, "Afyon, Konya ile kardeştir. Hazreti Mevlana üzerinden kardeştir ama kardeşçe rekabet edin, bakalım görelim, eniştelerine 'Afyon Konya'yı geçti' diyebiliyor mu?. Sizden Konya'yı da geçmenizi istiyorum. Yüzde 75 istiyoruz. Yüzde 75'e var mısınız? 7 Haziran akşamı Afyon'dan bu müjdeyi alacağız inşallah" diye konuştu.
"ENİŞTE SEN BİZİM HER ŞEYİMİZSİN"
Davutoğlu, salondakilerin "Enişte sen bizim her şeyimizsin" sloganına, "Onun için her şeyinizle çalışmanızı istiyorum. Uğramadığınız tek bir mahalle, tek bir sokak kalmayacak, selam vermediğiniz, 'eniştenizden selam var' demediğiniz tek bir Afyonlu kalmayacak" karşılığını verdi.
Afyon'nun, kendileri için önemli bir yeri bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Tam millet yeis içine düşmüşken, tam istila orduları Anadolu'yu parçalama hevesine girmişken, Afyon'dan bir ses yükseldi: 'durun dedi, durun'. Bu millet öyle kolay kolay teslim olmaz. Bu millet ser verir ama esir olmaz, baş verir ama baş eğmez. İşte Kocatepe'den o İstiklal orduları, asırların sesiyle İzmir'e ulaştığında dünyaya, aleme şunu söyledi: Bu milleti esir almak mümkün değildir. Bu milletin onuruyla oynamak mümkün değildir. Biz o aziz şehitlerimize selam ediyoruz. Dün İzmir'deydik, bugün Afyon'dayız. O kutlu yürüyüşü 26 Ağustos'tan 7 Eylül'e kadar yürüten, şehit düşen, gazi olan ecdada selam olsun. Yine o kutlu yürüyüş zaferle noktalanmıştı. Yine tam bütün ülke yeis içine girmişken, 28 şubat zulmüyle bu milletin öz evlatları tahkir edilirken, IMF kapısı önünde milli haysiyetlerimiz, onurumuz yerle bir olmuşken, başörtülü kardeşlerimiz, üniversite önünde İstiklal Savaşı'nı başlatan Sütçü İmam'a ihanet edercesine aşağılanırken, ülke karanlıklar içindeyken 1 Ağustos 2001'de aynen 26 Ağustos 1922'de olduğu gibi bir ses, yürekli cesur bir ses, 'durun, kalabalıklar, durun. Bu millet onuruyla oynanmasına izin vermez. Bu millet hiç bir şartta istiklalinden, haysiyetinden taviz vermez' dedi. İşte bu kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti'nin sesiydi. Nasıl 26 Ağustos yürüyüşü, kutlu yürüyüş zaferle noktalandıysa, işte 1 Ağustos 2011'de kutlu neferleriyle cumhuriyet demokrasiyle taçlandı."
Davutoğlu, AK Parti iktidarları döneminde Türkiye demokrasisi, ekonomi ve uluslararası itibarının en yüksek düzeye çıktığına vurgu yaparak, "Hamdediyoruz 12 yılda geldiğimiz yere. Hiçbir kibir olmadan, aşırı özgüvene kapılmadan ama özgüvenden de taviz vermeden 13.5 yıllık yürüyüş, tarihte kısa bir yürüyüştür. Bizim için bu bir başlangıçtır. 2023'e, 2053'e, 2071'e doğru küresel bir yürüyüş olarak devam edecek. Nereden nereye geldik, Afyonlular" şeklinde konuştu.
"ÜLKENİN BAŞBAKANI SEMBOL DİLİ KULLANIYORDU"
"AK Parti'nin, 1 Ağustos 2001 toplantısına katılan bütün öncü liderlerine, neferlerine selam ediyorum. Allah'ın rahmetine kavuşanlara, fatihalarla rahmet eylesin diyorum, yaşayan dava arkadaşlarımıza da çok daha büyük zaferleri görmelerini temenni ediyorum" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi, Afyonda bir çay vardı, biliyorsunuz, adı Kokar çay. Oldu mu, akar çay? Afyonlular'dan bir örnekle bu değişimi anlatmak istiyorum; Kokarçay, Afyon'a kötü kokular veriyordu, sürekli olarak etrafta rahatsızlık uyandırıyordu. Ama ıslah ettik, onu akar çay kıldık. Şimdi Türkiye, 2001'de biz AK Parti'yi kurduğumuzda, Kokarçay gibiydi. Verdiği kokular, milleti rahatsız ediyordu. Hortumlanan bankalar etrafa necaset saçıyordu. Demokrasi kokmuştu. Ülkenin Başbakanı, ülkenin Genelkurmay Başkanı'ndan bahsederken, eliyle apoletleri işaret ederek, sembol dili kullanıyordu. Milli irade yerle bir olmuştu. Ülkenin hükümeti, 2 ayda bir toplanabiliyordu. O toplantılarda karar alamıyordu. Siyasi olursa Milli Güvenlik Kurulu ve işaretle anlatılan çevreler, ekonomik olursa IMF karar veriyordu. Türkiye'de bir siyaset oyunu oynanıyordu, ıslaha ihtiyaç vardı. Aynen Kokarçay'ın akar çaya dönmesi gibi biz o günlerin Türkiyesi'ni ıslah ettik, milli iradeyi egemen kıldık. Artık akar çay gibi etrafta güzel kokular veren, baktığınızda size gurur veren bir Türk demokrasisi var."
"DEMOKRASİDE SEMBOL DİLİ YOK ARTIK"
"Şerefli Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, şeref vazifesini en iyi şekilde yapıyor" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Her hafta hem ben hem Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Genelkurmay Başkanımız ile bir araya gelir, 'savunma sanayimiz ne olacak, milli savunmamız nasıl gerçekleşecek, güvenlik risklerini nasıl yeneriz' diye baş başa konuşuyoruz, planlamalar yapıyoruz. Bu demokraside, sembol dili yok artık. Bu demokraside herkesin kendi görevini en iyi şekilde yaptığı gerçek işbirliği, güç birliği, irade birliği var, milli irade birliği var. O dönemde Kokarçay dönemi Türkiyesi'nde, IMF ekonomiyi yönetiyordu. Bir IMF memuru geliyor, bütün Bakanlar Kurulu hizaya girip, o IMF memurunun talimatlarına göre kararlar çıkarıyordu. Ülkede ekonomik kriz olunca Amerika'dan bakanlar geliyordu."
IMF MEMURU GÖREN VAR MI?
Davutoğlu, salondakilere, "Şimdi Türkiye'de IMF memuru gören var mı?" diye soru yöneltti. "Yok" cevabını alınca, Davutoğlu, sözlerine "Niye geliyor? Teşekkür etmek için. Çünkü IMF'ye borç veren bir Türkiye var. 5 milyar dolar borç veren bir Türkiye var. IMF memuru bize gelmiyor ama Türkiye Hazine Müsteşarı, İcra Direktörü oluyor. Dünya ekonomisi nasıl olacak, IMF nasıl tavır alacak, ona bizim de katıldığımız toplantılarda karar veriyor. İşte Kokarçay'dan akar çaya Türkiye manzarası. Ne oluyordu? 'Hasta adam' diye yazılan, hani Osmanlı'nın sön döneminde olduğu gibi 'Türkiye parçalandı parçalanacak, ekonomi iflas etti edecek' dönemden, G20 Dönem Başkanlığına gelen bir Türkiye var" diye devam etti.