Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ve AB yetkililerinin görüşmede ana gündemi Yunanistan'ın sıkı tasarruf politikalarından vazgeçme olasılığı ve ülkenin Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu (Troyka) önünde borçlarının yeniden yapılandırılması olacak.
Yunanistan borçlarının yeniden yapılandırılması SYRIZA liderinin havaya attığı basit bir slogan değil, tam aksine seçim programının ana noktalarından biriydi. SYRIZA’nın Selanik Programı olarak da bilinen ve Çipras’ın 15 Eylül 2014’te açıkladığı programdan farklı adımlar da var: “Avrupa Borç Konferansı” çerçevesinde kamu borcunun sürdürülebilir olması için nominal değeri üzerinden büyük bir kısmının silinmesi. 1953’te Almanya için yapılmıştı. Güney Avrupa ve Yunanistan için de yapılabilir. Borcun kalan kısmının geri ödemesinin bütçe fazlasıyla değil de büyümeyle finanse edilebilmesi için “büyüme şartının” getirilmesi.
YUNANİSTANI UZUN BİR MÜZAKERE SÜRECİ BEKLİYOR
Avrupa, seçimlerden SYRIZA’nın büyük farkla birinci çıkacağına hazır değildi ve bu nedenle Yunanistan borcunun yeniden yapılandırılmasını öngören müzakereler gündemde değildi. Lambrakis Press Group’un Baş Editörü Yannis Mandalidis’e göre bu durum Yunanistan’ı uzun ve yorucu bir müzakere süreci beklediği anlamına gelir. Mandalidis, bu süreçle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
SYRIZA’nın önerilerini Avrupa Birliği’nin kolayca kabul edeceğini sanmıyorum. Yunanistan’ın önünde çok uzun ve zorlu bir yol var. Belki şu anda Yunan kamuoyunda bazı şeylerin değişebileceğine yönelik çok umut verici bir durum söz konusu. Kamuoyu bu hükümet değişikliğiyle biraz moral aldı. Fakat ileriki dönemde Yunanistan’ın izleyeceği yol çok uzun. AB ve IMF SYRIZA’nın önerdiklerini çok kolay kabül edeceklerini sanmıyorum. Hatta işin başında müzakerelere bile yanaşabileceklerini sanmıyorum. Zamanla belki baskı uygulanır ve bu çerçevede bazı şeyler değişebilir.
"BORÇLAR KONUSUNDA GARANTİ YOK"
Dikkatli ifadeler artık Avrupa'dan duyuruluyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Yunanistan’ın Euro bölgesinde kalmasını desteklediklerini belirtti. Ancak Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Muhittin Tolga Özsağlam’a göre yeni Yunan hükümetinin borçların yeniden yapılandırılması konusunda başarı elde edeceğini kimse garanti edemez. Özsağlam, bu tezini şöyle açıkladı:
Şimdi baktığımızda SYRİZA’nın koalisyon hükümetine girdiğini görüyoruz. Ve koalisyonun diğer ortağı ANEL’in muhafazakar ve biraz milliyetçi olan partinin bakış açısının da burada önem kazandığını görmekteyiz ki onlar da AB’ne şüphe ile bakan bir siyasal oluşum. O yüzden ben onların tutumuyla birlikte bunun şekillenmesinin mümkün olduğunu görüyorum. Ama AB’nden çok uzak bir ekonomik politikasının SYRIZA tarafından uygulamasının pek mümkün olmadığına inanıyorum.
Ben Avrupa Birliği’nin bu görüşmelere yanaşsa bile çok fazla da ekonomi politikasında değişikliğe gideceğine inanmıyorum. Şu andaki finans ve para politikalarını değiştirme anlamında Avrupa’nın bir adım atmasını beklemiyorum. Çok az rötuşlar olabilir ilgili programlarda, Ancak çok radikal değişiklerin olmasını beklemek pek mümkün değil. Onlar açısından bakış açılarının çok radikal şeklinde değişmesini bekleyemeyiz, diye düşünüyorum.
Öte yandan yeni Yunan hükümetinin açıklamalarının sonuçsuz kalmadığını da görüyoruz. Atina’nın ciddiyetini test etmek amacıyla, Aleksis Çipras'ın Brüksel ziyaretini beklemeden, Avrupa Birliği Maliye Bakanları Başkanı Jeroen Deysselblum Atina'ya kısa bir ziyarette bulundu. Bu görüşme Yunanistan’ın Euro bölgesindeki ortakları için Çipras'ınn niyetlerini yoklamak için ilk fırsat oldu. Gerçi Yunanistan’ın yeni başbakanı kendi niyetlerini seçimlerde zafer elde etmeden önce de Avrupalılara duyurmuştu. 13 Ocak’ta, yani Yunanistan'daki seçimlerden bir hafta önce, Almanca yayınlanan en büyük ekonomi gazetelerinden olan Handelsblatt Alexis Tsipras’ın Alman yurttaşlara “açık mektubunu” yayınladı. Alman yurttaşlarına hitap eden bu mektupta SYRIZA’nın lideri şu ifadeleri kullandı: "Partim ve ben, Mayıs 2010’daki kredi anlaşmasına, sadece siz, Alman yurttaşları, bize yeterli para vermediğiniz için değil ama vermeniz gerekenden çok daha fazla verdiğiniz ve bizim hükumetimiz de hakkı olduğundan çok çok daha fazlasını kabul ettiği için şiddetli bir şekilde karşı çıktık. Para, herhangi bir şekilde, (sürdürülemez borç batağına düşürüldüğü için) ne Yunan halkına yardıma yaradı ne de (Yunan ve Alman vergi mükelleflerinin zararına olan) Yunan hükumet borcunun şişmesini engelledi."