Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkan Yardımcısı ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Kamer Kasım, Radyo Sputnik’e verdiği demeçte iddiayı şöyle değerlendirdi:
"Aslında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, henüz Esad rejiminin kalması yönünde veya Şam yönetiminin devamı yönüde bir açıklama yapmadı. ABD hala muhaliflerin bir bölümünü desteklemekte ve Şam yönetiminin bir şekilde gitmesini savunmakta. Ama tabii şu anda, IŞİD'den kaynaklanan ve Batı'yı da tehdit eden çok ciddi bir terörsorunu var. Bundan dolayı ABD açısından öncelik, Esad'ın devrilmesinden ziyade IŞİD'le mücadeleye kaymış olabilir. Ama bunun dışında ABD'nin, en azından Obama yönetiminin mevcut politikasında değişiklik yaptığına ilişkin bir açıklama veya buna ilişkin somut bir girişim yok.
Tabii ABD, özellikle Esad rejimine karşı çatışan muhalifleri içerisinde güvenebileceği bir gurubu kuşkusuz destekliyor. Onu 'meşru mahalefet' olarak görüyor. Onun dışında muhalif grupların bir kısmını da zaten güvenilmez olarak nitelendiriyordu. Tabii son IŞİD faktörü devriye girince, bu konuda da ayrışma yaşandı. Yani IŞİD'le mücadele eden, aynı zamanda Esad rejiminin de gitmesini isteyen muhalifler, ABD tarafından kuşkusuz destekleniyor. Zaten ABD de bugün aktif bir şekilde hava operasyonları ile IŞİD'e karşı mücadeleye katılıyor. Ama burada IŞİD'le mücadele bağlamında, şöyle bir tablo ortaya çıkmış olabilir: Sonuçta Esad rejimini destekleyen ülkelerin de çıkarı, IŞİD'le mücadeleyi gerektiriyor. Yani Rusya da, İran da, IŞİD'le mücadele edilmesini savunuyor. Dolayısiyla bu noktada, ortak parametrede buluşma durumu söz konusu. Ama bu ABD'nin Esad rejiminin kalmasını istediği anlamına gelmiyor tabii."
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Kıvanç Ulusoy ise konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
"Gördüğüm kadarıyla ABD'nin Suriye stratejisi birden fazla grup tarafından uygulanıyor. Bu tabii büyük devletler açısından normal bir durum. Yani devlet içerisinde birden fazla siyasi grup var. Suriye durumunda da tam olarak böyle olduğu ortaya çıkıyor. Bu yüzden de dışarıdan bakanların kafası karışıyor. Suriye'de kimyasal silahların temizlenmesinden sonra, ne kadar tam anlamıyla bir memnuniyet söz konusu olamasa da, Esad'ın üzerindeki baskı azaldı. Bunda Rusya ile varılan bir mütabakat da etkili olabilir.
ABD'liler bu süreçte muhalif başka grupları silahlandırmaya devam etti. Zaman içerisinde IŞİD daha da ön plana çıktı ve büyük ölçüde hedef de değişti.
Bu noktada Chuck Hagel'in istifası önemli. Bu bence basit bir şey değil. Büyük ölçüde Suriye'de uygulanan ikircikli politikalarla alakalıydı. Yani Hagel, politikayı kendisinin yönetmediğini fark etti. Dolayısıyla istifa etti.
Yani ABD'nin Suriye politikasınin değişmediğini düşünüyorum. Çünkü baştan beri iki yönlü politika vardı…"