O GECE TEMAS KURULDU: Biri yolda size neden bunu yaptın dediğinde, dönüp izah edersiniz ama biri size küfür ettiğinde bu tartışılacak bir konu olmaktan çıkar. Türkiye'de bir gazetede bu karikatürler çıktığında, o gece o haber bana geldiğinde arkadaşlar gazeteyle temas kurdular. Hassasiyet anlatıldı. Bizim herkesi koruma sorumluluğumuz var. İlkesel olarak ben kimseye hakaret etmedim, kimsenin de benim değerlerime hakaret etmesine izin vermem. Eğer birisi benim benimsemediğim bir dinin değerlerine de hakaret etse aynı tavrı alırım. 1,5 milyar insanın inandığı ve hepimizin onuru kendi onurundan aziz gördüğü bir insana hakaret edilmesini mazur göremeyiz. Talebimiz de budur. Kimse sizi şu veya bu dine, peygambere inanmaya zorlayamaz ama hakaret etmeye hakkınız yoktur. Bu gazetemizin dünkü şeyini görünce orada bir saptırma var. Başbakan tahrik ediyor diyorlar. Bu yayın dolayısıyla güvenlik tedbiri alınması gerekiyorsa, kastettiğim şey bu gazeteyi de korumaya yöneliktir. Teröre, hakarete, her şekilde karşıyız ve bu ülkede ismini zikretmek istemiyorum, o gazeteyi korumak noktasında da açığız. Bu noktada bir çelişki görmüyorum. Yayın aşamasına kadar bir şey olmuyor ama dağıtım aşamasına gelindiğinde toplumsal sorumluluk gereği gereken yapıldı."
KİMSE BASINA BASKI YAPTIĞIMI SÖYLEYEMEZ: 12 yıldır en sert muhalefeti yapan gazeteler var. Ben 4,5 aydır başbakanım. Bir tek kişi çıksın da basına şu baskıyı yaptığımı söylesin. Bu gazete ya da bir başka gazete, ismini zikretmeyeyim, benim İstanbul'daki, siyasete girmeden önce aldığım evimin bulunduğu siteye OBA helikopterinin inmesi için pist yapıldığını yazdı. Benim ne o pistle alakam var, ne o siteyle alakam var. Helikopterin indiği yer burasıdır, çok gerekmedikçe de helikopter kullanmam. Hukuki girişimin dışında bir şey söylemedik. Eleştirmekten çekinmem, herkes beni eleştirsin ama insan onuruna hakaret, eleştiri değildir. Bir tek Ahmet Şık, Nedim Şener konusu vardır. Onların da siyaset ve bürokrasiye sızmış bir çete tarafından nasıl mağdur edildiği bugün ortadadır.