— Gürcistan'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Abhazya Özerk Cumhuriyeti’yle Rusya'nın imzaladığı ‘İttifak ve Stratejik Ortaklık’ anlaşması 10 Aralık'ta Cenevre'de yapılan müzakerelerde Gürcistan ve ABD temsilcileri tarafından olumsuz bir gelişme olarak yorumlanmıştı. Müzakerenin diğer katılımcılarının konumu neydi?
Abhazya Cumhuriyeti heyeti, Abhaz-Rus Anlaşması'nın niteliği hakkında; devletimizin konumunun güçleneceğini, sosyo-ekonomik durumun iyileşmesi için ek koşulların yaratılacağını ve ekonomik kalkınma için yeni teşviklerin sağlanacağını vurgulayarak ayrıntılı bir açıklamada bulundu. Anlaşmanın askeri bileşeni öncelikle Gürcistan'ın NATO'ya katılma girişimlerinin etkinleşmesi ile ilgili Abhazya ve Rusya'nın güvenliğini direkt olarak tehdit eden yeni jeopolitik sorunlara bir yanıttır. Bu, Abhazya ve Rusya'nın statejik ittifakı güçlendirmeye devam etmek niyetinde olduğunu ifade ediyor. Ayrıca ilgili açıklamalar Rus heyeti tarafından da yapıldı.
— Bu aşamada, görüşmelerin temel konusu kuvvet kullanılmaması üzerine yapılacak olan bir anlaşma. Bu sefer imza atılmadı ve Gürcü demokrasisinin önemli isimlerindeki değişim sonrası bu konu ile ilgili herhangi bir değişiklik var mı?
Bununla birlikte, Gürcü tarafının rakibi karşısında kuvvet kullanmama anlaşması için kendi pozisyonunu 'kaybeden' olarak konumlandırdığını belirtmek gerek. Gürcü tarafı her zaman konumunu bir şekilde aklamaya çalışmaktadır. Diğer taraftan, müzakere sürecindeki diğer taraflar, Abhazya ve Güney Osetya, çatışmayı çözmek adına bir ilk adım olarak barış anlaşması imzalanması konusunda ısrar ediyor. Böylece, yaklaşımdaki tezatlık açığa çıkıyor ve Gürcistan'ın barış anlaşmasına karşı bir taraf olarak konumu çok zayıflıyor.
- AB ve ABD Abhazya'nın resmi belgelerini ve Abhazya'dan çıkarılmış Rusya Federasyonu pasaportlarını tanımamaya devam ediyor. Meslektaşlarınıza bu sorunun aciliyetini dile getirdiniz mi?
Abhazya otoriteleri tarafından verilen belgelerin tanınmaması ve Batılı ülkeler tarafından Abhazya ve Güney Osetya'daki Rus otoriteleri tarafından verilen pasaportlara vize boykotu, uluslararası düzeyde ayrıntılı bir biçimde, ilk olarak Cenevre'de tartışılmıştır. Bu tartışma Brüksel'deki ilgili Avrupa kurumları içerisinde de devam ediyor. Vizelerin tanınmaması ve çıkarılmamasının ayrımcılık olduğu, Avrupa Birliği tarafından yapılan bir insan hakları ihlali olduğu yönündeki argümanlarımız, birçok katılımcı tarafından anlaşılmıştır. Sonuç olarak, kısmen tanınan Kosova ve tanınmayan Kuzey Kıbrıs ile ilgili böyle bir kısıtlama bulunmamaktadır. Hiç kimse Romanya pasaportu ile seyahat eden Moldova vatandaşlarına karşı ve Kuzey İrlanda vatandaşlarına İrlanda Cumhuriyeti pasaportu verilmesine karşı protestoda bulunmamıştır. Abhazya ve Güney Osetya vatandaşlarına yönelik açıkca bir ayrımcılık vardır. Sonuçta, tüm ana insani ilkeler, sivillerin çözümsüz ve uzayan çatışmaların sonuçlarına katlanmaması gerektiği yönündedir. İnsanlar çatışmaları gidermeden önce yaşamaya ve gelişmeye çalışmak zorundadır. Bu argümanlar, tekrar ediyorum, vatandaşlarımıza yönelik bu tür kısıtlamaları haklı bulan Gürcistan tarafı dışında, Cenevre Görüşmeleri'ndeki Batılı ortaklarımız arasında anlaşılmaya başlıyor.
-Uzmanların Cenevre Görüşmeleri'ndeki krize ilişkin tartışmaları sürüyor. Sizce bu müzakere platformundan beklentiler nedir?
Eğer kuvvet kullanmama ile ilgili anlaşmaya varmamız gerektiğini umuyorsanız, o zaman evet, Gürcistan tarafının yıkıcı pozisyonu başlıca neden olmak üzere müzakereler bir kriz içerisine girdi. Cenevre Görüşmeleri'nde Abhazya Cumhuriyeti'nin; BM, AGİT, Avrupa Birliği gibi mega kuruluşlar, Amerika Birleşik Devletleri'nin üst düzey bir heyeti, çok sayıda Avrupalı ve Amerikalı politikacı ve uzman dahil olmak üzere önemli dünya aktörleri ile düzenli ve sistematik bir diyaloğunun var olması; Gürcistan tarafının hala sıkı olduğu, oldukça olumsuz bir siyasi ortamda Abhazya'nın çıkarlarını ilerletmek için ise eğer; yavaş yavaş bizim argümanlarımız açılmaya başlıyor. Bu seviyede benzer hiçbir şeyimiz yok. Buna ek olarak, Rusya'dan ve Güney Osetya'dan meslaktaşlarımız ile iletişimimiz çok değerli. Yani, Cenevre Görüşmeleri ile ilgili şüphecilere şunu söylemek istiyorum; daha iyi bir şey sunuyoruz. Abhazya daha önce dünya ile doğrudan konuşmak için böyle bir şans elde etmemişti. Şimdi bu şansa sahibiz ve bu şans kullanılmalıdır.
"ABHAZYA İLE İTALYA SÜREKLİ İLETİŞİM HALİNDE"
- Cenevre Görüşmeleri arasında BM Müteciler Yüksek Komiserliği ile bir toplantınız oldu. Tartışılan konular nelerdi?
Yüksek komiser ile görüşme oldukça sıcaktı, kendileri Abhazya'ya yaptıkları ziyareti hatırlattılar ve ülkemiz hakkındaki izlenimleri hakkında konuştular. Ben ise savaş ve abluka, bunun yanı sıra savaş nedeniyle halkın yerlerinden ayrılmaları ile ilgili insani sorunlar konusunda BMMYK'nın rolünün büyük olduğunu kaydettim. Genel olarak iyi bir diyalog gerçekleştirdik.
-Cenevre Görüşmeleri'nin hemen ardından "Sardinya, Abhazya'nın dost ülkesi" olarak adlandırılan Cagliari'da bir basın toplantısında konuştunuz. Ayrıca bu süre içinde Abhaz Dışişleri Bakanlığı'nın aracılığı ile İtalya'nın diğer bölgelerindeki belediyeler ile temaslar kuruldu. Bu düzeyde işbirliği umutları nedir?
Abhazya'nın resmi temsilcileri; Sardinya ve Veneto da dahil olmak üzere İtalya'nın özerk bölgelerinden devlet yöneticileri, İtalyan politikacılar, bazen üst düzey diplomatlar, gazeteciler, uzmanlar, bilim adamları, halk figürleri ve tüm bunlarla düzenli bir iletişim halindedir. Sizi temin ederim ki bu boşuna değil ve verimli olacak. Bizim yalnızca akıllı yaklaşımlara ve bunun yanında sabır ve azime ihtiyacımız var. Abhazya öğrenildi ve keşfedildi, bu çok önemli. Ayrıca İtalyan işadamlarının Abhazya'daki iş sahasına yönelik büyük bir ilgisi var. Ocak ayında İtalya'dan etkili bir işadamları heyeti ve belki yatırımcılar bekliyoruz ve bu da bizim temaslarımızın bir sonucu. Siyasal bakış açısı ile bizim amacımız Avrupalılar'ın Abhazya'ya ortak yaklaşımı konusunda erozyon yaratmak, ülkemizle ilgili tartışmayı teşvik etmek, Avrupa'daki bağımsız Abhazya karşıtlığını yok etmektir. Zaten İsviçre, İngiltere gibi ülkelerden farklı yaklaşımlar görüyoruz. Fakat bütün bunlar doğrudan diyalog olmadan elde edilemez.
-15 Aralık tarihinde Roma'da katıldığınız basın toplantısının organizatörlerinden biri olan tanınmış gazeteci ve sosyal aktivist Giulietto Chiesa Estonya'da polis tarafından tutuklandı. Sizce bu durum onun organizasyona katılımı ve Abhazya ile ilgili pozisyonu nedeniyle olabilir mi?
Genel olarak, evet. Giulietto Chiesa önemli bir İtalyan gazeteci, kamu figürü ve entelektüel. Kendisi, Batı'nın Rusya'ya yönelik politikalarına yanı sıra ABD'nin dünya hegemonyası için kendi arzularını kapsayan politikalarına dair eleştirileri ile tanınan bir isim. Chiesa Abhazya'nın bir dostudur ve Roma'da, İtalyan Parlamentosundaki böyle bir konferansta sunum teklif etmesi, Chiesa'nın İtalyan siyasi topluluğunda Abhazya'nın konumunu netleştirme arzusundan kaynaklıdır. Tüm bunlar Estonya'nın kamu kuruluşlarındaki akbabalar tarafından hoş karşılanmamıştır ve onlar pek Avrupalı olmayan bir harekette bulunarak onu gözaltına aldılar. İtalyan basınındaki eleştiri rüzgarı, İtalyan Dışişleri Bakanlığı ve AB Dış Politika Başkanları'nın resmi girişimlerine rağmen ünlü halk figürünü inançları nedeniyle sınırdışı ettiler.
-Abhazya her zaman uluslararası anlamda tanınma konusundaki kararlılığını ifade ediyor. Rusya Federasyonu'yla Batı ile ana müttefiki ilişkilerimizin ağırlaşması Abhazya dış politika stratejisini etkileyecek mi?
Hayır, etkilemeyecek. Dünya üzerindeki dost ve bağlantılarımızın sayısını artırarak, aynı zamanda Abhazya'ya karşı olan Gürcü entrikalarının karşısında, aynı yolda devam edeceğiz. Tanınmak için, yeni Abhaz-Rus anlaşma metninde açıklandığı gibi, Rusya Federasyonu'nun yardımı için de sabırsızlanıyoruz. Eğer müreffeh bir ekonomi oluşturmak için kendi ayaklarımız üzerinde durmayı başarırsak —bunun için tüm önkoşullar var- sonrasında bağımsızlığımıza karşı olan, yurt içindeki veya yurt dışındaki hiçkimsede herhangi bir argüman kalmayacağını vurgulamak istiyorum. Kuşkusuz, mevcut uluslararası ilişkilerin bozulması, Rusya'ya karşı savaş yaptırımları, Batı'daki bazı çevrelerdeki Rus karşıtı duyguların artması, tanınmayı sağlamak adına gerçekleştirdiğimiz çabaların üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmuştur. Hem ekonomik hem de diplomatik alanda tam bir başarıyı hala elde edebiliriz.