IŞİD gibi terör örgütlerinin etkisini artırması üzerine, Suriye krizinde siyasi çözüm sürecinin yeniden hayata geçirilmesini hedefleyen Rusya, Moskova Platformu girişiminin zemini hazırlamak için uzun süredir yoğun bir diplomasi faaliyeti yürütüyordu.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Kremlin Orta doğu Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov, 7 Aralık 2014'te İstanbul'da Suriye Muhalif ve Devrimciler Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi Bahra ile görüştü. Bogdanov, Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile de ikili görüşme yaptı. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de kısa bir zaman önce Moskova'ya gelerek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksandır Lukaşeviç, Suriyeli tarafları Moskova'da bir araya getirecek toplantının Ocak ayının sonunda yapılacağını açıkladı, ancak net bir tarih vermedi. Lukaşeviç, BM Suriye Özel Temilsicisi Staffan De Mistura'nın ise müzakerelerde yer alabileceğini söyledi.
Moskova'daki görüşmelere Suriye hükümeti ve muhalefetinden 20'ye yakın ismin katılması bekleniyor. Muhalefeti Suriye Devrimci Güçler Koaliasyonu'nun yanı sıra Suriye içinde faaliyet gösteren gruplar da temsil edecek.
Suriyeli taraflar, Geçtiğimiz Ocak ayında Cenevre-2 Konferansı'nda bir araya gelmiş, ancak sonuç alamamışlardı. Şimdi Suriye krizine siyasi çözüm bulma çabalarına Moskova'da devam edilecek. Rusya ve BM'nin öncülüğünü yaptığı Moskova platformu, "Halep ve birkaç bölgede ateşkes ilan edilmesi, ardından ateşkes bölgelerinin artırılması ve geçiş hükümeti kurulması" aşamalarını kapsıyor.
"FOTOĞRAF NET DEĞİL"
"Ali Topuz'la Dünya Hali"ne konuk olan Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Ululslararası İlişkiler Bölümü'nden akademisyen Barış Adıbelli, Suriye krizine çözüm arayışlarında gelinen son aşamayı yorumladı.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye konusundaki politikalarının arkasında ciddi olarak durmadığına işaret eden Adıbelli, "ABD'nin diplomatik çözüm mekanizmalarında ciddi bir şekilde hareket etmemesi, konuya sahip çıkmaması karışık mesajlar veriyor" dedi.
Obam yönetimin bazen Esad yönetimiyle devam etme şeklinde bir takım mesajlar gönderdiğine, bazen de muhalefete eğit-donat şeklinde yeni bir yol haritası çizdiğine vurgu yapan Adıbelli, şu değerlendirmede bulundu:
"ABD, dünyaya çok karmaşık bir mesaj veriyor ve sanki aklı karışmış gibi bir tutum içinde. 2000'li yıllardan bu tarafa, Amerikan dış politikasında bu görüntü hep var. Bir türlü Amerika'dan net bir izlenim elde edemiyorsunuz. Amerika, ortaya net bir fotoğraf koyamıyor."
"ESAD YERİNDE KALACAK"
Suriye ve Irak'ta ilerleyişini sürdüren IŞİD'le ilgili politikaları da yorumlayan Adıbelli, şunları ifade etti: "IŞİD gidiyor, IŞİD'den sonra ne gelecek? Hep birilerinin gelmesi konuşuluyor ama sorun hiç ortadan kalkacak gibi gözükmüyor. Görünen nokta şu: Esad yerinde kalacak. Gerçi Halit Hoca ‘Biz Cenevre görüşmelerinde varılan kararı istiyoruz, Suriye önce bir geçici yönetime devredilsin, ondan sonrasını konuşalım' diyor. Bu geçici yönetimin ne kadar tehlikeli olabileceğini şu anda artık görüyoruz. IŞİD gibi grupları geçici yönetimle yok edemezsiniz. Ki geçici yönetim dediğiniz şeyin içinde her türlü muhalif unsur olacak ve her birinin kendi gündemi olacak. IŞİD de bir zamanlar bu muhalif grup içindeydi, şimdi başka bir yöne gitti."
"KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE BELLİ DEĞİL"
Suriye krizine çözüm için Rusya'nın öncülüğünde atılacak yeni adımlara da değine Adıbelli, Batı'nın topyekun karşısına geçeceği bir Rusya senaryoyu ya da fotoğrafı beklemmediğine işaret etti.
"Dolayısıyla işler Rusya'nın kontrolü dışında gelişiyor. Rusya'nın her şeyden önce iyi bir kriz yönetimine geçmesi gerekiyor"diyen Barış Adıbelli, şu bilgileri verdi: "Ukrayna, Ortadoğu krizi ve Asya Pasifik'te çıkması muhtemel bir takım krizleri Rusya ayrı değerlendirmeye girişiyor. Aslında hepsi birbiriyle bağlantılı ve Batı dünyasının Rusya'ya bakışı 1950-1991 arasındaki temel algı neyse, aynen o. Bugün Suriye cephesinde hiçbir büyük gücün etkisi yok ve bu da bölgede kaos ve anarşiyi doğurdu. Kimin eli kimin cebinde şu anda belli değil. Suriye giderek bir kara deliğe dönüşüyor ve bu kara delik başta çevresindeki ülkeler olmak üzere içine çekerek bölgeyi giderek daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecek. Bugün Suriye krizi olmasaydı, Ortadoğu'da IŞİD belası olmayacaktı."