"Ali Topuz ile Dünya Hali"ne konuk olan Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'den Yard. Doç. Emre Erşen, dünya siyasetini etkileyen önemli olayları değerlendirdi:
"Özellikle yeni ülkelerin NATO bünyesine alınmaya başlaması NATO-Rusya ilişkilerinde sorun yarattı. Çünkü bu yeni üyelerin neredeyse tamamı eski doğu bloğuna mensup ülkelerdi. 90'larda ilk olarak Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'yle başlayan bir süreç vardı. Sonra 2000'lerde üç baltık ülkesine kadar uzandı. NATO genişlemesi ki bu üç ülke Estonya, Litvanya ve Letonya bizzat Sovyetler Birliği'nin parçası olan ülkeler oldukları için Rusya'yı oldukça rahatsız etti. Dolayısıyla sürekli olarak Rusya'ya doğru genişleyen bir askeri ittifaktan bahsediyoruz.
GÜÇ DENGELERİ DEĞİŞTİ
NATO, 2008'de en son olarak Ukrayna ve Gürcistan'a doğru genişleme bile gündeme geldi ve bu noktada Rusya'nın daha fazla NATO'nun genişlemesine müsaade etmeyeceğinin altını çizmeye başladığını görüyoruz. 2008'de Rusya ve Gürcistan arasında bir savaş yaşandı. Geçen sene Ukrayna'da yaşananlar, tüm bunlar aslında bize Rusya'nın bu konuda ne kadar kararlı olduğunu da gösteriyor aslında. 2008 yılında küresel ekonomik krizle karşı karşıya kaldık. Öncesinde Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği bir hakimiyeti varken, geçici bir süreliğine Rusya, Çin, Hindistan gibi yükselen bazı ekonomiler öne çıktılar. Tabi burada Rusya'yı diğer ülkelerden ayıran çok önemli bir durum vardı.
Rusya, kendi ekonomik gücünden ziyade daha çok enerji ihraç ederek bu gücü sağladı 2008'den sonra. Dolayısıyla tekrardan batı güç kazanmaya başladığında son dönemde, Rusya'nın en önemli yumuşak karnı olarak görülen bu petrol üzerinden ve doğalgaz üzerinden vurması çok şaşırtıcı olmadı. Elbette Şanghay İşbirliği Örgütü bunun dışında Avrasya Ekonomik Birliği gibi yeni projeler Rusya'nın ilgisini çekmeye devam edecektir. Bu bağlamda Türkiye'de aslında bunlara ilgi duyuyor. Fakat Türkiye'nin orada batıyla ilişkilerinin Rusya'ya göre çok daha istikrarlı olduğunun da altını çizmek lazım.
Burada bir Türkiye-Rusya ortaklığından bahsedilebilirse bile bunun daha konjonktürel ve daha pragmatik bir işbirliğinin olduğunun da altını çizmek lazım. Çünkü özellikle Türkiye ve Rusya arasında siyasi konularda Kırım başta olmak üzere Suriye başta olmak üzere çok önemli görüş ayrılıklarının da olduğunun altını çizmek lazım.
TARAFLARIN UZLAŞMAYA GİDECEK
Dünya ekonomisi uzun bir süredir aslında çok entegre hale gelmiş durumda. Dolayısıyla bir noktadan sonra Rusya'nın bu küresel ekonomi içerisinde çok ciddi bir darbe yemesi aslında bütün ülkeleri etkiledi. Doğu batı fark etmiyor burada… Bu küresel ekonomi birbiriyle çok iç içe geçtiği için eninde sonunda batı ülkeleri de özellikle Avrupa ülkeleri buna bir noktada artık dur demek noktasında kalacaklardır. Fakat şu anda aslında iki tarafta kendi pozisyonlarını karşı tarafa kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bunu Rusya'da yapıyor, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri de yapıyor. Bu bir süre daha devam edecektir. Ama açıkçası bir noktadan sonra ben bütün tarafların bir noktada bir uzlaşma içerisine gireceğini düşünüyorum."