Cizre'de PKK yanlıları ile Hüda-Par’lılar arasındaki çatışmalarla ilgili Konya'da açıklama yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'nin özellikle sınır ilçelerinde bir şekilde şiddete başvurarak dışarıdaki huzursuzluğu ve çatışmayı içeri taşımak isteyenlere kesinlikle müsamaha gösterilmeyecektir. Bu çerçevede bütün halkımıza sükûnet tavsiye ediyorum" dedi. Davutoğlu, vatandaşların düzeni sağlamayı devlete bırakması, kendi tedbirini kendisinin almaya çalışmaması gerektiğini söyledi. Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Devlet, her yerde her türlü tedbiri almaya muktedirdir. Olayı daha da tırmandırmak isteyen bazı provokatif unsurların Cizre'ye sızma çabalarına karşı da çok etkin tedbirler alınmıştır. Kamuoyumuzun bunu yakından bilmesini isterim ki bu provokatörler, hem yakalanmış, bazıları da bu süreç içinde kontrol altına alınmışlardır. Bunlar da bir provokasyonla karşı karşıya olduğumuzu açık şekilde göstermektedir. Sadece devlete dönük bir provokasyon değil, değişik siyasi gruplar arasında da bir çatışma ortaya çıkarmak istediler. İkisine karşı da hazır olmak lazım. Olaylar, ilk aşamasındayken sosyal medya üzerinden ve diğer yayınlarla sanki 'Cizre'de kontrol kayboldu, Cizre'de tam bir kaos var' görüntüsüyle neredeyse bu provokasyonlara katkıda bulunmaya çalışan bazı unsurlara da dikkatinizi çekmek isterim. Bu unsurlar da Cizre olayları üzerinden özellikle bu paralel yapılanmanın hangi kanallarla bu olayları daha da abartarak toplumda huzursuzluk çıkarma çabaları içinde olduğunu da gözümüzden kaçmadı."
Türkiye'de kamu düzenini bozmak isteyenlere karşı her türlü tedbirin alındığını ve alınacağını söyleyen Başbakan Davutoğlu, "provokasyonların çözüm sürecinde atılan adımları engellemeyeceğini" vurguladı. "Cizre'ye şu veya bu şekilde sızmak ve orada huzursuzluk çıkararak, Suriye ve Irak’taki ateş çemberine Türkiye’yi de almak isteyen provokatörlere karşı her türlü tedbiri almaya kararlıyız" dedi.
DEMİRTAŞ: YAŞANANLAR TEZGAH, OYUN
Cizre'deki PKK ve Hüda-Par çatışmasını değerlendiren HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da şunları söyledi: "Cizre'deki olay muhtemeldir ki, iki tarafın içine sızma yapmış ve bilinçli bir şekilde çatışma, katliam yaratmak isteyen güçlerin tezgâhı, oyunudur. Bu oyuna kimsenin düşmemesi, gelmemesi lazım. Sabırlı, sağduyulu, metanetli davranılırsa bu tür provokasyonları atlatmak kolay olur. Tarafların kullandığı dile mutlaka dikkat etmesi gerekir. Tahrik eden, kışkırtan, birbirine düşürmeye çalışan kim varsa provokasyonun oradan geldiği bilinmelidir. Acaba hükümetten birilerinin de bu provokasyondan haberi var mıydı, merak ediyorum. Mesela Bülent Arınç, 'Orada Hüda-Par'lılar mağdur konumda, diğerleri saldırıyorlar' diye demeç verirken hükümet sözcüsü olarak hangi bilgiye dayanıyordu? Cizre’deki provokasyonda senin parmağın var mı, yok mu? Daha olayların devam ettiği dakikalarda, saatlerde kim mağdur, kim provokatör, ne oluyor?" dedi. Bunları araştırmadan bir hükümet sözcüsü olarak nereden biliyordun, merak ediyorum. Sana bağlı gazeteler de hemen provokatif yayın yaptığına göre Bülent Arınç’a sormak lazım, tanıyor mu provokatörleri?"
Cizre'de 3 kişinin öldüğü olaylarla ilgili DBP ve Hüda-Par yetkilileriyle görüşen DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle de, "Olaylar çözüm sürecine yönelik gelişmeleri içine sindiremeyen ve toplumu uçlaştırarak bundan çıkar sağlayan derin güçlerin bir provokasyonudur" demişti.
AKDOĞAN: KANDİL'E NANİK YAPTILAR
AK Parti Kırıkkale 5. Olağan İl Kongresi'nde konuşan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Cizre'deki PKK-Hüda-Par çatışmasıyla ilgili açıklamalar yaptı. Akdoğan da Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dediği gibi çözüm sürecinin provoke edilmek istendiğini söyledi: "Biz her şey yolunda derken en son Kandil'den bir açıklama yapıldı; 'Birileri eylemde yüzünü kapatırsa, molotof atarsa bunlar bizden değil, ajandır' diye. Bir gün sonra Cizre'de olaylar oldu. Birileri yüzünü kapattı, gidip molotof attı, insanların evini yakmaya çalıştı. Bu, açıkça Kandil'e nanik yapmaktır, 'Ben sizi takmıyorum' demektir. İşte ne zaman sonuca yaklaşsak provokatörler devreye giriyor, hemen süreci bozmak istiyor."
Akdoğan, kamu düzeni ve güvenliğinden asla taviz vermeyeceklerini vurgulayarak, "Cizre'yse Cizre, Silopi'yse Silopi, neresi olursa olsun devletin polisi, askeri orada olacak, vatandaşı koruyacak. Hiç kimse durumdan vazife çıkartmasın. Devlet, vatandaşının can ve mal güvenliğini koruyabilecek güç ve kudrete sahiptir" dedi. Başbakan Yardımcısı ayrıca, "Derin devlet yapılanması, paralel devlet yapılanması, alternatif devlet yapılanması, ister Ergenekon'u, ister paralel devleti, ister KCK'sı milletin iradesine, devletin otoritesine musallat olan her kim varsa bunlara eyvallah etmedik, etmeyeceğiz" diye konuştu.