Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur-Sen Sempozyumu'nda konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Yüzyıl önce geldiler cihan devletini yıktılar. Yüzyıl önce bu millet Sarıkamış'ta, Çanakkale'de, Sakarya'da direndi. Silahla indirilemeyen sancağımıza çok acımasız suikastler düzenlendi. Yeni büyük Türkiye Gazi Mustafa Kemal'in, Adnan Menderes'in, Turgut Özal'ın, Necmettin Erbakan'ın hayaliydi.
İnançların, değerlerin, dillerin üzerindeki baskılar tek tek kaldırılmıştır. Başörtüsü yasağı, katsayı engeli, Kur'an-ı Kerim'e, Siyer-i Nebi'ye giden yoldaki engeller eski Türkiye'nin acı birer hatırası olarak artık sadece hafızalarda kalmıştır. İnançların, dillerin üzerindeki baskılar tek tek kaldırılmıştır. Yeniden büyük Türkiye mazlumun sesi, mazlumun umudu olmuştur.
"ESKİ TÜRKİYE'Yİ DİRİLTMEK İSTİYORLAR"
Birileri eski Türkiye'yi canlı tutmak, diri tutmak için mücadele vermiştir. Sanmayın ki ısrarlarından, eski Türkiye gayretlerinden vazgeçtiler. Darbe girişimi eski Türkiye'yi diriltme çabasıdır.
Milletten hazzetmeyenler eski Türkiye'yi diriltmek için çaba sarf ettiler. Hizmet maskesi altında vatanına ihanet edenlerin kirli mücadelesi, unutmayın eski Türkiye'yi diriltme mücadelesidir. Darbelerden medet uman siyaset eski Türkiye'yi diriltme çabasıdır. Bizim mücadelemiz hiçbir zaman nihayete ermeyecek, rehavete asla mahal vermeyeceğiz. Eğer bir an rehavete kapılırsak, istiklal ve istikbalimizi esir almaktan geri durmazlar. Biran bile olsa dava şuurunu kaybedenler, hak mücadelesi sancağını 'yoruldum' deyip bir kenara bırakanlar, okçular tepesini terk edip ganimet peşine koşanlar ülkenin ve milletin yeşeren umutlarına haksızlık ederler.
"ARKADAN HANÇELEYEN ALÇAĞI HAZMEDEMİYORUM"
Saldırının nereden geleceğini tahmin edemezsiniz. İhanetin nereden geleceğini kestiremezsiniz. Sizi sırtınızdan kimin hançerleyeceğini göremezsiniz. Yiğit ne diyor, 'Karşımdan gelerek beni vursa gam yemeyeceğim ve ona diyeceğim ki erkekçe geldi beni öldürdü. Ama arkadan hançerleyerek vurduğu zaman işte o alçağı hazmedemiyorum' diyor.
Siz dost zannedersiniz, ama dost bildiğinizin iradesini, idrakini, inancını, vatanını ve milletini karanlık odaklara pazarladığını bilemeyebilir, fark edemeyebilirsiniz. Bunları yaşıyoruz. Önemli olan her an uyanık olmak. Her ihtimal karşısında dimdik sabırla sebat edebilmektir.
"MAALESEF YANILDIK, YANILTILDIK"
Açık konuşayım. Özeleştiri… Biz de bu konuda maalesef yanıldık, yanıltıldık ve şu anda biraz da daha erken netice alabilecekken gecikmesinin sebebi bu olmuştur. Şimdi önemli olan gerekirse canını ortaya koyup istiklal ve istikbal mücadelesini verebilmektir. Hep birlikte biz üzerimize düşeni yaparsak, inanın millet arkamızda olacak.
Hala beddua seansları düzenliyorlar. Akla hayale gelmeyen sıfatlar kullanıyorlar. Artık yer değiştirdiler artık Pensilvanya'da yapıyorlar. Bilin ki sizin tuzaklarınızın üzerinde Allah'ın tuzağı vardır. "Paralel yapı"yı maşa olarak kullananlar başka yollara tevessül edecek. Yeni kuklalar, maşalar arayacaklar. İnlerine girince feryat figan ortalığı velveleye başladılar. Bu konuyu çok iyi biliyorlar. Basının susturulduğunu söyleyecek kadar pervasızlar, ilkesizler ve ahlaktan yoksunlar.
"NEREDE BU GAZETECİLER?"
Cezaevinde 7 gazeteci var. Tutuklanan gazetecilerin bir grubu terör örgütleriyle ilgilidir, bir grubu da öldürme eylemine olayına karışmıştır. Son olarak bu operasyonda içeri alınan gazeteci de legal görünüm altında illegal bir yapının şekillenmesinde gayreti olanlar arasında. Ama onun dışında alınan üç kişi emniyet görevlileri. Nerede bu gazeteciler? Belki onunla beraber başka alınan da olacaktır, olabilir.
Şimdi ben soruyorum, ey eli kalem tutanlar, acaba gazeteciler suç işlemez mi? Suç işliyorsa o da bunun bedelini ödemek durumundadır. Gazetecilerin eli sadece kalem tutmuyor ki, yeri gelir silah da tutar. Yeri gelir çok daha farklı suç sayılan birçok işlemi o da işleyebilir. İşlediği zaman o gazetecilik zırhı altında bunlar masumdur diyebilir miyiz? Hukuk neyse bu hukuk içerisinde onlar da bunun karşılığını görecektir.
Dünyanın hiçbir yerinde medya Türkiye'deki kadar serbest değildir. Aileme yapılan hakareti dünyanın hiçbir yerinde yapamazlar. Bu manşetleri Avrupa Birliği içinde atamazlar.
"ÖNCE YÜZLERİNDEKİ GAZETECİ KANINI TEMİZLESİNLER"
Önce aynaya bakmaları lazım. Önce kendi ellerine, kendi yüzlerine bulaşan gazeteci kanlarını temizleyeceklerdir. Önce kendi özeleştirilerini yapacaklardır. Bunu yapmadıkları sürece manşetleriyle, raporlarıyla, açıklamalarıyla sadece ve sadece kendi itibarlarına zarar verirler.
Biz Avrupa'nın günah keçisi değiliz. Biz Avrupa'nın keyfice eleştireceği, kendisi aynaya bakmadan söz söyleyeceği, hele hele parmak sallayacağı, hele hele azarlamaya kalkışacağı bir ülke hiç değiliz. Eski Türkiye yok. Artık yeni Türkiye var. Artık yeniden büyük Türkiye var. O günler geçti. O günler eski Türkiye'de kaldı.
Avrupa bizi eleştireceğine gitsin içindeki faili meçhul cinayetleri aydınlatsın. Biz reformlarımızı yaptık, yapıyoruz ve daha da yapacağız. Biz daha ileri standartlara koşarken Avrupa geriye doğru gittiğini lütfen bir zahmet görsün, kabul etsin ve tedbirlerini alsın."