Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 10 bakanın bulunduğu heyetle birlikte 5. Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısına katılmak üzere Pazartesi günü Türkiye'ye geliyor. ÜDİK zirvesinde iki ülke arasındaki mevcut sorunların masaya yatırılması, başta ekonomi ve enerji olmak üzere ikili ilişkilerinin geliştirilmesi için fikir alışverişi yapılması ve yeni anlaşmaların imzalanması bekleniyor.
RS FM olarak, 1 Aralık'taki kritik zirve öncesinde, iki ülkenin her sene periyodik olarak gerçekleştirdiği ÜDİK toplantılarının önemine mercek tutuyoruz.
İlk olarak, ÜDİK zirvelerinde alınan tarihi kararları ve atılan tarihi imzaları hatırlayacağız. Ardından Ankara Politikalar Merkezi Başkanı Hasan Kanbolat ile Türk-Rus ilişkilerinde ÜDİK boyutunu değerlendireceğiz.
ÜDİK, 2010'DA MEDVEDEV'İN ZİYARETİ SIRASINDA KURULDU
Rusya ve Türkiye arasındaki ÜDİK, 11-12 Mayıs 2010 tarihinde dönemin Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev’in Türkiye ziyareti sırasında kuruldu. İlk ÜDİK toplantısı, konsey kurulduğu gün gerçekleştirildi.
ÜDİK bünyesinde ikili ilişkilerin dış politika ve strateji boyutunun ele alındığı Ortak Stratejik Planlama Grubu (OSPG) ve ticari ve ekonomik boyutun konuşulduğu Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantıları düzenleniyor. ÜDİK kapsamında sivil toplum düzeyindeki temaslar üzerine yoğunlaşan "Türk-Rus Toplumsal Forumu" da faaliyet gösteriyor.
ÜDİK toplantılarında Rusya'yı 2010 ve 2011 yıllarından Medvedev temsil ederken, 2012 ve 2013 yıllarında Vladimir Putin masaya oturan isim oldu. Türkiye ise daha önceki 4 toplantıda o dönemlerde Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan tarafından temsil edildi. Erdoğan ve Putin arasındaki yakın ilişkiden istifade etmeyi tercih eden Ankara, 1 Aralık'taki toplantıda da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından en üst seviyede temsil edilecek.
2010 — ANKARA: VİZE MUAFİYETİ VE AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ İÇİN İLK İMZALAR ATILDI
Şüphesiz, 12 Mayıs 2010 tarihindeki ilk ÜDİK zirvesi, iki ülke ilişkileri açısından en önemli kararların alındığı toplantı oldu.
Toplantıda 17 anlaşmaya imza atıldı. İki ülke arasında imzalanan en önemli anlaşma vize muafiyeti ile ilgili olandı. Atılan imzalar sayesinde 2011 yılında vizelerin kalkmasıyla sonuçlanan süreç başlamış oldu.
Tüm dünyanın konuştuğu bir diğer anlaşma ise Akkuyu'da inşa edilecek nükleer santrale ilişkindi. Erdoğan ve Medvedev'in attığı 20 milyar dolarlık anlaşma ile Rusya, Akkuyu'daki nükleer santrali inşa etme hakkını resmen kazanmış oldu.
2010 yılında uluslararası gündemde İran'ın nükleer faaliyetleri ve İsrail-Filistin krizi yer alıyordu. Erdoğan, Türkiye'nin bölgesinde asla bir nükleer silahı kabullenemeyeceğini belirterek, bunu sürekli olarak İran'a telkin ettiklerini söyledi. Medvedev de İran konusunda Moskova'nın bilinen tutumunu yineleyerek, siyasi ve diplomatik çözüme işaret etti.
Medvedev, Gazze konusunda ise bölgedeki insani durumun iyileştirilmesi için uluslararası toplumun bir çare bulması gerektiğini kaydetti.
2011 — MOSKOVA: VİZELER RESMEN KALKTI
3 Mart 2011'deki ÜDİK toplantısında Akkuyu Nükleer Santrali'nin yeri ve inşaatla ilgili takvimin belirlenmesi geniş yer tuttu.
Ticari alandaki ilişkilerin geliştirilmesi, KOBİ'ler arasında diyalog kurulması ve büyük projelerin sürdürülebilmesine vurgu yapan Medvedev, "Samsun-Ceyhan, Güney Akım, bu konuda önemli projeler. Türkiye'nin ilk nükleer santrali Mersin Akkuyu'ya inşa ediliyor. Japonya'nın yüz yüze kaldığı afet nedeni ile güven konusu tartışılıyor. Bütün teknolojik yatırımlar risk içeriyor. Ne kadar bu riskleri bertaraf edebildiğimiz önemli… Deprem tehlikesi olan alanlarda nükleer santral inşaatlarımız var. Nasıl tedbir almamız gerektiğini biliyoruz" dedi.
Geri Kabul Anlaşması ve Vize Muafiyeti anlaşmaları ile ilgili nota değişimi ile birlikte iki ülke vatandaşları 17 Nisan 2011'den itibaren vizesiz seyahat etmeye başladı.
Görüşmede, Türk-Rus Toplumsal Forumu'nun kuruluş protokolü ile TRT ve Rus Devlet Televizyon ve Radyo Şirketi arasında işbirliği protokolü de imzalandı.
Toplantıda sanayiden tarıma, dış politikadan enerjiye, turizmden ticari ilişkilere kadar Türk-Rus işbirliği geniş bir çerçevede ele alındı.
2012 – İSTANBUL: İLİŞKİLERDE SURİYE FAKTÖRÜ ÖNE ÇIKTI, 11 ANLAŞMA İMZALANDI
3 Aralık 2012’deki Türkiye-Rusya 3. ÜDİK toplantısı Suriye krizinin Moskova ve Ankara’ya yansımaları nedeniyle gecikmeli yapıldı. Ankara’nın Moskova-Şam uçağını indirmesi, Türkiye’nin Suriye sınırındaki patlamalar ve Türk jetinin düşürülmesi gibi sıcak gelişmeler, Ankara ve Moskova’daki tansiyonu yükselmişti.
Zirveden bir hafta önce Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Bogdanov ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasındaki görüşmenin ardından yapılan “Suriye krizinde ortak hareket etme konusunda hemfikiriz” açıklaması, gerilimli sürecin ardından peşi sıra dillendirilen ve olumlu bir gelişmeye işaret eden gelişmelerdi.
Nitekim zirvede Putin ve Erdoğan, üçüncü ülkeler nedeniyle Türk-Rus ilişkilerinin zarar görmeyeceğine vurgu yaptı. Rus liderin “Suriye konusunda pozisyonlarımız aynı” açıklaması ön plana çıktı.
Erdoğan-Putin zirvesinde iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler de ön plandaydı. İki liderin ekonomik istikrara önem vermesi, siyasi sorunları bir kenarda tutup ekonomi konularına eğilebilmeleri ve ikili ticaret hacmini 100 milyar dolara yükseltme hedeflerini yinelemeleri, Rusya ve Türkiye arasındaki karşılıklı yatırımların devam edeceğini gösterdi.
Putin’in Basın Danışmanı Dmitriy Peskov'un, Rusya’nın Sesi Radyosuna verdiği özel röportajda “Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne katılmasından memnun oluruz” demesi, Türkiye'de gündemin değişmesine neden oldu.
Toplantı kapsamında iki ülkenin şirket, kurum ve bakanlıkları arasında toplam 11 işbirliği anlaşması imzalandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda imzalanan Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) ile Rusya Federasyonu Mali Denetim Servisi arasında kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda mutabakat muhtırası, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Rusya Federasyonu hükümeti arasındaki 2012-2015 Ticari, Ekonomik, Bilimsel ve Teknik Alanlarda İşbirliği Orta Vadeli Programı anlaşması, Türk-Rus Toplumsal Forumu Eylem Planı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında kültür merkezlerinin kuruluşu ve faaliyetlerine dair anlaşma, Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında iki ülkede bulunan askeri şehitliklere ilişkin işbirliği anlaşması ön plana çıktı.
2013 – ST. PETERSBURG: ERDOĞAN, ŞİÖ’YÜ ÖNE ÇIKARDI, 5 ANLAŞMA İMZALANDI
Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin (ÜDİK) Dördüncü Toplantısı 22 Kasım 2013 tarihinde St. Petersburg’da gerçekleştirildi.
Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eşbaşkanlıklarında gerçekleştirilen ÜDİK toplantısında, Türkiye-Rusya ikili ilişkileri tüm boyutlarıyla ele alındı ve başta Suriye olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren temel bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında kapsamlı görüş alışverişinde bulunuldu.
Erdoğan, Türkiye ve Rusya arasında son yıllardaki gelişmelerin birçok ülkeyi kıskandıracak noktaya geldiğini ifadeyle farklı alanlardaki işbirliğinin her geçen gün artarak devam ettiğini vurguladı. Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 35 milyar dolara ulaştığını, 2020'de ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini belirtti.
İki ülke Suriye krizindeki konumunu korumaya devam ederken, Erdoğan, Putin’e Türkiye’yi Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) almasını önerdi. Putin'in Rusya-AB ilişkileri konusunda "Türkiye'nin tecrübelerinden faydalanmak isteriz" demesi üzerine Erdoğan, "50 yıllık tecrübe kolay değil. Ben Sayın Başkan'ın bu tespitine karşılık, başka bir tespitle diyorum ki, Şangay İşbirliği Teşkilatına gelin Türkiye'yi alın. Bizi de bu sıkıntıdan kurtarın" yanıtını verdi. Erdoğan, Avrasya'daki ülkelerle de serbest ticaret anlaşması imzalamaya hazır olduklarını da söyledi.
İki ülke arasındaki turizm ilişkileri de masaya yatırıldı. Liderler, Türkiye’yi ziyaret eden Rus turist sayısının 4 milyon civarında olmasından memnuniyet duyduklarını vurguladı.
2014 – ANKARA: SURİYE KRİZİNE UKRAYNA VE IŞİD KRİZİ DE EKLENDİ
İki ülke arasında şimdiye kadar gerçekleştirilen 4 ÜDİK toplantısında toplam 34 anlaşmaya imza atıldı. 1 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eşbaşkanlıklarında, iki ülkeden ilgili bakanların da iştirakiyle düzenlenecek ÜDİK toplantısında, Türkiye-Rusya arasındaki ikili ilişkiler kapsamlı şekilde ele alınacak, ayrıca iki ülkeyi ilgilendiren temel bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunulacak.
Putin’in açıklamasına göre, iki ülkeler yeni işbirliği alanları belirleyecek.
5. ÜDİK zirvesinde önceki toplantılara ek olarak Ukrayna krizi ve IŞİD’in faaliyetleri de önemli gündem maddesi olarak yerini alacak.
HASAN KANBOLAT: İKİ ÜLKENİN PERİYODİK OLARAK EN ÜST DÜZEYDE BİR ARAYA GELMESİ ÖNEMLİ
Türk-Rus ilişkilerinde ÜDİK faktörünün etkisi ne? İlişkilerin son yıllarda kazandığı ivmeyi dikkate aldığımızda, ÜDİK ne anlam ifade ediyor?
Ankara Politikalar Merkezi Başkanı Hasan Kanbolat, ÜDİK toplantılarının iki ülke için büyük önemi olduğunu belirterek, iki ülkenin periyodik olarak en üst düzeyde bir araya gelmesiyle ilişkilerin sağlamlaştığını ve sorunlara çözüm bulunabildiğini kaydetti.
Kanbolat, ÜDİK toplantılarının Rusya ve Türkiye açısından başarılı geçtiğine de vurgu yaptı:
“Hem Türkiye için hem Rusya için ÜDİK toplantılarının büyük bir önemi var. Çünkü iki ülkenin periyodik olarak en üst düzeyden bir araya gelmesi ve bir araya geldiği zaman da her ilgili bakanın hem bakanlar düzeyinde hem bürokratlar düzeyinde hem de aydınlar düzeyinde ilişkileri sağlamlaştırması, sorunları çözmesi herkesin kendi sorununu ortaya koyarak bir çözüm yoluna gidebilmesidir. Bunun şu ana kadar başarıyla gittiğini görüyoruz ki sonuçları da alınmaktadır. Bundan dolayı ben ÜDİK toplantılarının iki ülke açısından da son derece gerekli ve başarılı bir şekilde yürüdüğünü düşünüyorum.”
“TÜRKİYE’NİN RUSYA’YA İHRACATI ARTTIRMASI İÇİN ÖNLEMLER ALINMALI”
Putin, geçen hafta yaptığı açıklamada, Erdoğan ile yeni işbirliği alanları üzerinde duracaklarını söyledi. İlişkilerin bugünkü durumunu ele alırsak, sizce Putin ve Erdoğan, hangi konulara yoğunlaşmalı?
2020 yılına kadar 100 milyar dolarlık karşılıklı ticaret hacmi hedefi bulunduğunu ancak bu hacmin 32-38 milyar dolar seviyelerinde izlediğini belirten Kanbolat, Türkiye’nin Rusya’ya ihracatının artması için Moskova’nın yumuşama göstermesi gerektiğini belirtti.
Kanbolat, ekonomik ilişkilerde enerjinin etkisinin azaltılması gerektiğine de dikkat çekti:
“İki ülke arasında ekonomi, önemli bir kalem. 2020 yılında iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin 100 milyar Dolar’a çıkarılması gündeme gelmişti. Fakat ben bunu fazla gerçekçi bulmuyorum, çünkü görüyoruz ki iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi genelde 32 ila 38 milyar Dolar civarındadır. Ana sorun da Türkiye’nin Rusya’ya ihracat yapamamasıdır. Bunun için Rusya’nın daha yumuşaması gerekiyor, Soğuk Savaş döneminden kalma bazı bürokratların sıkıntı yaratmaması gerekiyor. Türkiye’nin Rusya’ya ana ihraç maddelerinden biri olan yaş sebze-meyve de bile Türkiye büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Maalesef liderlerin, siyasi otoritenin istemesine rağmen bürokratik engeller çıkarılmaktadır. Türkiye Rusya’ya ihracat yapamadığı sürece iki ülke arasındaki ekonominin sağlıklı yürüyeceğini düşünmüyorum. Ki Rusya’nın Türkiye’ye olan ihracatına da baktığımız zaman genelde bunun başta doğalgaz olmak üzere enerji ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Aslında bu bile sağlıksız bir noktadır. Enerjiyi iki ülke arasındaki dış ticaretten çektiğimiz zaman dış ticaret birden bire cüceleşiyor. Bu iki ülkenin ilişkisi açısından ileriye dönük, son derce sağlıksız bir durumdur. Fakat ben bunun aşılabileceğini düşünüyorum, çünkü siyasi otoritelerde iyi niyet var, istek var.”