“Türkiye’de avukatlık kanununa göre barolar hukukun üstünlüğünü savunmak ve insan haklarını korumak çifte hükümlülüğüne sahiptir. Bu açıdan bakıldığında İstanbul Valiliği 19 Mart-23 Mart tarihleri arasında yalnızca toplantı gösteri yürüyüş değil kent içi dolaşımı, ulaşım hakkını da aksatan ve Anayasa’ya aykırı genel yasaklama kararı verdi. O kararın mağduru yüzlerce yurttaş oldu. Birçoğu da özgürlüğünden yoksun kılındı. Bu karar da bu durumların hukuka uygun olması gerektiğini tescilleyen önemli bir karar. Mahkemenin kararı hukukun ne olduğunu ortaya koyan bir karar. Bu 4 günlük zamana yayılan ve sınırları belirsiz olan bir kararın alınması olağan hukuk döneminde görünmeyen, ancak sıkıyönetim dönemlerine özgü olan bir durum. Valiliğin bu kararları dikkate alarak ‘Taksim’e gidişi kolaylaştırıyorum’ demesi gerekir. Bu durum seçimlere giden yolu da tıkayan bir karar. İstanbul’da 2025 yılında tanık olduğumuz gözaltı ve tutuklamaların yüzde 99’unun Anayasa madde 19’a aykırı olduğunu görmekteyiz. Adli kontrol tedbirleri gibi seçenekler varken siz tutukluyorsanız toplum için tehlike arz eden bir şahsiyet olması gerekiyor. Yapılan hukuki işlem yasaya aykırı ise haksız tutuklama yapanlara karşı gerekli yasal yollar işletilebilir.”