'Yaklaşık 55 bin kişinin yasadan faydalanması bekleniyor'
Doluluk oranı yüzde 140 seviyesinde. Bu tablo, infaz düzenlemesinin sadece hukuki eşitliği sağlama amacı taşımadığını, aynı zamanda cezaevlerindeki aşırı yoğunluk nedeniyle zorunlu bir adım olarak da gündeme geldiğini gösteriyor. Cezaevi yapımı zaman alan, maliyetli bir süreç; suç oranlarındaki artışla birlikte mevcut yapılar bu yükü taşıyamaz hale geldi. Buna rağmen, doğrudan herkesin denetimli serbestliğe çıkarılması mümkün değil. Böyle bir adım, af niteliği taşır ve Anayasa’daki prosedürlere tabidir. Kanun koyucu bu nedenle en azından belirli bir süre kapalı ve açık cezaevinde kalınmasını şart koşuyor. Beş yıl ceza alan biri, en azından 4 ay cezaevini görsün, cezasını içeride infaz ettiğini hissetsin anlayışıyla hareket ediliyor. Bu, cezasızlık algısını tamamen ortadan kaldırmasa da, ‘hiç yatmadan çıkma’ görüntüsünü yumuşatmayı hedefliyor.
'Önleyici politikalarla da hareket edilmesi gerekir'
Mağdur açısından bakarsanız, ‘Beş yıl ceza aldı, dört ayda çıktı’ duygusu oluşuyor. Suçu işleyen açısından da ‘Nasıl olsa kısa sürede çıkarım’ düşüncesi pekişebiliyor. Bu noktada esas tartışılması gereken şey, suçun neden işlendiği ve bu nedenleri ortadan kaldıracak sosyal, ekonomik, hukuki politikaların geliştirilip geliştirilmediğidir. Suçla mücadelede sadece infaz düzenlemesiyle değil, önleyici politikalarla da hareket edilmesi gerekir.
Örgütlü suçlar ve terör suçlarının kapsam dışı bırakılması ayrı bir tartışma konusu. Özellikle örgütlü suçlar bakımından adaletsizlik iddiaları gündeme gelecek. Bu dosyalar da muhtemelen Anayasa Mahkemesi’ne taşınacak. 2023 düzenlemesi ile ilgili başvurular hala sonuçlanmamışken, yeni düzenleme de benzer itirazlara konu olacak gibi görünüyor. Mahkemenin iş yükü dikkate alındığında bu başvuruların karara bağlanması da yıllar alacaktır. Meclis’teki görüşmeler sırasında tarih sınırının 31.07.2023’ten daha ileri bir tarihe çekilmesi ya da sürelerin biraz daha esnetilmesi teorik olarak mümkündür. Kanuni açıdan buna engel yok. Tarih 2024’e de taşınabilir. Bu sadece siyasi irade ve yapılacak etki analiziyle ilgili bir tercihtir. Şu ana kadar komisyonlarda bu yönde detaylı bir çalışma yapıldığına dair bir bilgi yok. Ancak istenirse UYAP verileri üzerinden kısa zamanda yeni bir etki analizi çıkarılabilir ve kapsam genişletilebilir.