Çağatay, konuya ilişkin şunları söyledi:
Türkiye'de gelecek yıl yapılacak bir zirve var. COP31 iklim zirvesi gelecek yıl kasım ayında Türkiye’de gerçekleştirilecek fakat zirvenin moderatörlüğü ve yöneticiliği başka bir ülkenin, Avustralya’nın ellerinde olacak. Kendi ülkenizde yaptığınız bir etkinliğin başkaları tarafından yönetilmesine rıza göstermek, ancak üçüncü dünya ülkelerinin gösterebileceği bir davranıştır. Zirveyi Türkiye’ye alabilmek için her türlü ödün verildi. Yaklaşık 50 bin ile 70 bin arasında kişinin katılacağı zirvenin yönetimi, denetimi ve kontrolü Avustralya’ya bırakıldı. Konferansın bir ayağı Antalya’da, bir ayağı İstanbul’da yapılacak ancak bütün müzakerelere Avustralya başkanlık edecek. Ev sahibi biziz ama COP tarihinde bir ilk yaşanıyor. Bu, utanç verici bir manzara. ‘Davul bizim boynumuzda, tokmak Avustralya’nın elinde olacak.’ Türkiye yaklaşık 100 milyon dolar harcayacak ama tüm süksesi Avustralya alacak. Ülkenin bu kadar lüks harcamaya ihtiyacı yokken milyonlarca dolar harcanıyor. COP31’in bu şartlarla kabul edilmesi de gereksiz bir yük. Kendi ülkemizde misafir gibi olmayı kabul ediyoruz. COP31’de harcayacağımız paranın onda biri turizm geliri olarak geri gelecek. Gerisi tamamen kayıp. Bu zirvede Türkiye’ye ‘sus, otur, sesini kıs’ deniyor.