'İsrail saldırıları sadece Gazze’ye değil, barış gücündeki ülkelere de saldırı kabul edilmeli'
'Batı Şeria kararı sonrası Trump’ın Netanyahu’ya tavrı değişebilir'
'Amerika ile çözemediyse entegrasyonu Rusya var'
“Suriye’de entegrasyon meselesini taraflar kendisine göre yorumluyor ve tam bir süreç başlatılamıyor. YPG/PKK/SDG terör örgütü, entegrasyonu ‘Biz Şam’ı tanıyacağız, Şam da bizi tanıyacak ve buradaki yapının korunmasını sağlayacak’ şeklinde okuyor. Ahmed eş-Şara yönetiminin ve Türkiye’nin bakış açısı ise şu: Entegrasyon denilen şey, silahlarını bırakıp Suriye’nin yeni yönetimine ya katılacaklar ya da bölgelerini bırakacaklar. Bu aslında bir entegrasyon süreci değil. Çok karmaşık bir süreç yaşanıyor. YPG silah bırakır mı, bırakmaz mı? Bana göre YPG’nin oradaki bazı yapıları göstermelik olarak silah bırakacak fakat bunu kendi bölgelerindeki diğer gruplara teslim ederek yapacak. Silahlarını Şam’a silah bırakmayacaklar. Yıllardır devlet dışı silahlı örgütleri çalışıyorum. Silahlı bir örgüt, başka bir silahlı örgüte silahlarını teslim etmez. Koordinasyon kurar ama silahlarını teslim etmez. Ahmed eş-Şara’nın da en büyük sorunu şu: Yönetimdeki HTŞ görüntüsünü maalesef daha resmi orduya dönüştürerek ortadan kaldıramadı. Birleşmiş Milletler’de de bu görüntüyü kaldıramadı. Devlet yönetimi, nizami bir ordunun kurulması kolay değil. Suriye’de askeri güç veya nizami ordunun ortaya çıkması en az beş yıl sürecek. En iyimser tahminle beş yıl diyorum. Suriye’de aşama aşama bir değişim gerçekleşecek bundan sonraki süreçte. Suriye’nin önceliği nedir? Özellikle Şara yönetiminin? Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, terör örgütlerinin tamamen ortadan kaldırılması ve YPG’nin olduğu bölgelere yeni yönetimin güçlerinin yerleşmesi. Yabancı savaşçıları ancak ileri bir aşamada ülkeden çıkartabilir.
Ortadoğu’da 21. Yüzyıl sistemi çok değişik. Normal gördüğümüz anormal, anormal bildiğimiz normal burada. HTŞ’nin Suriye’de olmaması gerekirdi. Ahmet eş-Şara’nın eski CIA Ortadoğu şefiyle bir görüşmesi oldu. Orada şunu gördüm: Amerika’nın çıkarlarına destek verirseniz dost, vermezseniz düşmansınız. Amerika ve Batı sistemi ‘Ya karşımdasın ya yanımdasın’ şeklinde kurmuş. Alternatif bir yol yok. Türkiye’nin de en büyük sorun olarak gördüğü YPG’nin tasfiye edilmesi meselesi şu anda en büyük sorun. YPG’ye Amerika’nın verdiği silahlar şu anda Lübnan ordusunun elinde yok. YPG’deki askeri güç Lübnan’ın düzenli ordusunda yok. 53 bin askeri var Lübnan ordusunun. YPG’nin 70 bine yakın bir yapısı var. ABD’nin verdiği ağır silahlar var. ABD, bu silahların Ahmet eş-Şara yönetimine geçmesini asla istemez. İstermiş gibi yapar. Biz Türkiye olarak 2019’da Barış Pınarı harekatı sırasında Amerikalılara hep şunu ifade ettik: ‘YPG, IŞİD ile mücadele ediyor dediniz. IŞİD bitince bu silahları toplayacak mısınız, toplamayacak mısınız?’ sorularını sordu Türkiye yıllarca. ABD’nin bugün gelinen noktada bu silahları toplama niyeti yok. Entegrasyon nasıl olacak? Açıklamak lazım. İstenilen entegrasyon, en kötü haliyle SDG’den üç tugayın, Suriye Güvenlik Güçleri’ne bağlanması. Bu tam bir entegrasyon anlamına mı geliyor? Hayır. Irak’ta da bunu yaptılar. 2003’ten sonra ABD işgali sırasında elinde gücü vardı Amerika’ın. İstediğini Irak ordusuna aldı, istemediğini almadı. Irak’ta Kürtler Peşmerge gücünün belli tugaylarını Irak ordusuna entegre etmişti. Daha önce peşmergelik yapmış benim de tanıdığım bazı isimler general olarak oraya bağlandı.
Suriye’de de aynı planı işletmeye çalışıyor Amerika. Türkiye buna direniyor. Amerika’nın istediği plan bu. Adem-i merkeziyetçi bence en iyi niyetli şeydir. Tamamen özerk bir yapı. Üçüncü bir seçenek de şu: Kimse kimseye saldırmasın, dondurulmuş bölgeler olarak kalsın. Kendi aralarında zamanla ticaret yapsınlar, sınır kapılarını ortaklaşa kullansınlar şeklinde bir formül. Ama bunun için de bir anayasa lazım. Şu an bir anayasa yok. Geçici anayasa var. Şara, üç yıl içinde daimi anayasanın yazılacağını belirtti. Fakat üç yıl sonra nasıl bir Suriye olacağı belli değil. Aslında bu entegrasyon sürecinde de beklemelerin sebeplerinden birisinin, Suriye’nin geleceğini kimsenin kestirememesi. Ama benim gördüğüm kadarıyla artık Suriye’nin yeni yönetimi de denge politikalarına doğru geçiyor.
Amerika ile çözemediyse entegrasyonu, Rusya var. Ahmed eş-Şara en son Moskova’yı ziyaret etti. Dünya ne kadar tuhaftır, siyaset ne kadar tuhaftır. 5 Mart 2020 tarihinde Türkiye ve Rusya arasında mutabakat muhtırası imzalanmıştı. Orada M4-M5 otoyolundaki HTŞ üyelerinden arındırılmış 15-20 kilometrelik tampon bölge oluşturulması istenmişti Türkiye’den. Putin bugün o uzaklaştırmak istediği, eskiden Colani olan Ahmed eş-Şara ile görüştü. Uluslararası ilişkilerde duygusal olmamak lazım. Ulusal çıkarlarınız doğrultusunda hareket etmeniz lazım. Dış politikada ideolojik ve duygusal hareket edemezsiniz. Putin ve Şara’nın ideolojisi normalde çatışır ama çıkarlar örtüştüğü için bir araya geldiler. Şara’nın ABD ile anlaşamama ihtimaline karşın Rusya alternatifi oluşturmaya çalıştığını görüyorum. Rusya’nın etkisi olacağını da görüyorum. Ama entegrasyon ve Suriye’nin geleceği meselesi çok karmaşık. Suriye’nin geleceğinin belirginleşmesi lazım önce.”