İngiltere’de yapılan kapsamlı bir araştırmada, antidepresanların fiziksel sağlık üzerindeki yan etkileri ilk kez sistematik olarak sıralandı. The Lancet dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, bazı ilaçlar sekiz haftalık kullanım sürecinde hastalarda 2 kiloya kadar kilo artışına veya kalp atış hızında dakikada 21 atıma kadar değişime yol açabiliyor.
Bazı antidepresanlar kilo alımına, bazıları kalp hızında artışa yol açıyor
Araştırma, King's College London ve Oxford Üniversitesi’nden bilim insanları tarafından yürütüldü. Ekip, 58 binden fazla hastayı kapsayan 151 klinik çalışmayı analiz ederek depresyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan 30 farklı antidepresanı karşılaştırdı.
Sonuçlara göre, bazı hastalarda 2,4 kilogramlık kilo kaybı ve ya 2 kilogramlık kilo artışı; bazılarında kalp atış hızı yavaşlarken diğerlerinde kalp atışlarında hızlanma görülerek 21 atımlık fark gözlemlendi.
King’s College London’dan Dr. Atheeshaan Arumuham, “Hiçbir antidepresan birbirinin aynısı değil. Bu farklar, kalp krizi veya felç riskini artırabilecek düzeyde klinik olarak önemli sonuçlar doğurabilir” dedi.
Araştırmacılar, bu farklılıkların bireylerin tedaviye uyumunu etkileyebileceğini vurgularken, antidepresan seçiminin kişinin sağlık durumu ve önceliklerine göre yapılması gerektiğini belirtti.
Doktor ve hastaların kullanabileceği çevrimiçi araç üzerinde çalışılıyor
Araştırma ekibi, doktor ve hastaların kişisel özelliklere göre uygun antidepresanı seçmesine yardımcı olacak ücretsiz bir çevrimiçi araç üzerinde de çalışıyor. Uzmanlar, araştırmanın yalnızca tedavinin ilk sekiz haftasındaki etkileri incelediğini, ancak elde edilen verilerin uzun vadede de benzer eğilimler gösterebileceğini belirtiyor.
Bath Üniversitesi’nden ve çalışmaya dahil olmayan Dr. Prasad Nishtala, bulguları “yenilikçi ve değerli” olarak nitelendirerek, “Gerçek yaşam koşullarında hastalar antidepresanları aylar veya yıllar boyunca kullanıyor. Bu durumda risklerin birikerek artması olası” dedi.
Türkiye’de kullanım iki kat arttı
Türkiye’de ise tablo dikkat çekici. İstinye Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’nun aktardığı verilere göre, son 10 yılda antidepresan kullanımı iki katına çıktı. Her 100 kişiden 6’sı antidepresan kullanırken, kullanıcıların yaklaşık %70’i kadın. Pandemi sonrasında iki yılda 10 milyon kutuluk artış yaşandığı belirtildi.
OECD verileri Türkiye’nin hala Avrupa’daki en düşük antidepresan kullanım oranına sahip ülkelerden biri olduğunu gösterse de, uzmanlara göre bu durum toplumun ruhsal açıdan daha sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor. Uzmanlar, psikoterapiye erişimin sınırlı olmasının ve reçetesiz ilaç kullanımının artmasının tabloyu şekillendirdiğine dikkat çekiyor.
Geleceğin antidepresanları: Mikrobiyom temelli ilaçlar yolda
Diğer yandan, Rus bilim insanları depresyon ve nörodejeneratif hastalıkların tedavisi için insan bağırsak bakterileri bazında geliştirilen “canlı antidepresanlar” üzerinde çalışıyor.
Rus biyoloji uzmanı Dr. Valeriy Danilenko, bağırsak mikrobiyomunun “ikinci beyin” gibi işlev gördüğünü belirterek, bu ilaçların nörotransmitter ve nöromodülatör üretimini düzenleyerek depresif bozuklukların önlenmesinde kullanılabileceğini söyledi.
Danilenko, söz konusu nörobiyotiklerin pilot klinik denemelerinin başladığını ve ilerleyen dönemde fermente gıdalardan çikolataya kadar farklı formlarda kullanılabileceğini aktardı.