Van Barosu Kadın Hakları Merkezi, üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Biyolojik İhtisas Dairesi’nin hazırladığı raporda, Rojin’in göğüs ve vajina iç bölgesinde iki ayrı erkeğe ait DNA tespit edildiğini açıkladı.
Konuyla ilgili Yeri ve Zamanı programında gazeteci Güçlü Özgan’ın sorularını yanıtlayan eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, şunları söyledi:
“Van Adli Tıp Kurumu’nda gerçekleştirilen otopsi işleminde Rojin’in bedeni üzerinden 80 ayrı sürüntü örneği alınmıştı. 1 Kasım 2024’te rapor tanzim ediliyor ve iki erkek şahısa ait DNA’nın bulunduğu raporu İstanbul Adli Tıp’a gönderiliyor. Bunun sonucunda nihai bir rapor hazırlanıyor. Raporda bu iki DNA örneğinin Rojin’in bedeninin neresinden alındığı belirtilmemiş. Belirtilmeyince biz Van Cumhuriyet Başsavcılığından bu şüpheli durumun giderilmesini istedik. Yazışmalar yapıldı ve İstanbul Adli Tıp Kurumu maalesef yazışmalara yanıt vermedi. Son olarak 25 Eylül’de ailenin avukatları olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu’na görevi ihmal ve soruşturmayı etkisiz kılmaktan suç duyurusunda bulunduk. Nitekim 10 Ekim’de dosyaya talep ettiğimiz konu başlığından rapor gönderildi. Birinci sürüntü örneğinin göğüs bölgesinden ikinci DNA örneğinin ise vajinal bölgeden alındığı bize söylendi. Peki bu bilgi neden ilk rapora yansıtılmadı? Bunun sadece bir bulaş olabileceğini değerlendirdi. Ancak herhangi bir adli tıp çalışanından bulaş olmadığı sonucuna da varıldı. Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz ihmal bu bilgilerin ilk rapora yansıtılmamış olmasıydı. Yansıtılmış olması dosyanın bu seyirde incelenmesini sağlayacaktı.”
Bulgular soruşturma sürecini nasıl etkileyecek?
“Bu sadece kamuoyuna yansıyan bir eksiklik. Biz raporda bulunan onlarca eksikliği daha önce savcılığa bildirdik ama maalesef bizi tatmin edecek cevaplar gelmedi. Soruşturmayı genişletip Rojin’in Van’a gittikten sonra temasta olduğu birçok kişiden DNA karşılaştırması konusunda işlem yapılması gerekiyor. Biz bu DNA’ların kime ait olduğunu tespit etmediğimiz sürece neticeye varamayız. Bunun hukuk sistemi içerisinde giderilmesi gerekiyor.”